Kyoto anlaşmasıyla başlayan küresel ısınmayla mücadele eylem planları ne yazık ki iş görmüyor.

Kyoto anlaşmasıyla başlayan küresel ısınmayla mücadele eylem planları ne yazık ki iş görmüyor. Karbondioksit salınımının 1990’lı yılların öncesine çekme çabalarına rağmen kömür ve petrol tüketimi katlanarak devam ediyor. Hali hazırda en güçlü çevre kirletici karbondioksit olmakla birlikte diğer sera gazlarında da artış devam ediyor. Bunlardan biri de azot oksit.
Dünya çapında gıda üretiminde azotlu gübrelerin artan kullanımı, atmosferde azot oksit emisyonunu artırmaya devam ediyor. Kaldı ki azot oksit karbondioksitten 300 kat daha tehlikeli bir gaz olarak nitelendiriliyor.
14 ülke ve 48 araştırma kurumunun ortak yürüttüğü bir çalışmaya göre atmosfere salınan azot oksit miktarı %20 artttmış görünüyor.
1750'li yıllarda sanayi devrimi başlarında milyarda 270 birim olan azot oksit miktarı 331 birime yükselmiş görünüyor. Özellikle yeşil devrim hareketinden sonra başlayan aşırı ve bilinçsiz gübre uygulamaları atmosferde azot oksidin artışında önemli rol oynuyor.
Atmosferde azot oksit artışının baskın itici gücü tarımdan geliyor. Gıda ve yem talebinin artması küresel azot oksit emisyonlarını artırıyor.
Karbondioksit gibi azot oksit de uzun ömürlü bir sera gazı. Azot oksidin en önemli özelliği ozon tabakasını oluşturan ozon gazının tükenmesine neden olması. Daha önce buzdolabı ve yangın tüplerinde kullanılan itici gazlar, ozonu tükettiği için yasaklanmıştı. Bu defa azot oksit tüketmeye devam ediyor.
Araştırma 1980 ve 2016 yılları arasında 21 doğal ve insanla ilgili sektörü kapsıyor. Tarım alanlarına uygulanan azotlu gübre miktarı son kırk yılda %30 artmış görünüyor.
Çalışmaya göre, küresel azot oksit salınımlarının çoğu Doğu Asya, Güney Asya, Afrika ve Güney Amerika'dan geliyor. Sentetik gübrelerden kaynaklanan emisyonlar Çin, Hindistan ve ABD'de salınırken, Afrika ve Güney Amerika'da gübre salınımların çoğunluğu ise hayvancılık çiftliklerinden geliyor. Gelişmekte olan ekonomiler de azot oksit salınımında dikkati çekiyor. Bu meyanda Brezilya, Çin ve Hindistan öne çıkıyor.
Avrupa'da tarım ve kimya endüstrisinde azot oksit salınımları azalmış görünüyor. Bunun temelinde naylon malzeme üreten tesislerin bacalarını kontrol altına almaları yatıyor. Batı Avrupa ülkelerinde azotlu gübre kullanımının yasalarla kontrol altına alınması da emisyonun azalmasında etkili görünüyor. Aynı ülkelerde çiftlik gübresi kullanımı da azot içeriğine göre sınırlandırılmış durumda. Avrupa ülkelerinin çoğunda azotlu gübre kullanımının sınırlandırılmasında, yeraltı sularında nitrat birikiminin önlenmesi etkili oluyor. Su kirliliğini azaltma çabaları, aynı zamanda azot oksit emisyonunu da azaltıyor. Diğer yandan yavaş salınımlı gübre kullanımı da azot oksit salınımının azaltılmasında etkili oluyor.
Küresel ısınmayla mücadelede karbondioksit dışında azot oksit salınımının da azaltılması için yeni tedbirlere ihtiyaç duyuluyor. Azotlu gübre kullanımının azaltılması gerekiyor. Bunun için öncelikle gıda ve yem israfının önüne geçilmesi, saklama ve depolama koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Aksi halde ozon delinmeye devam edecek gibi görünüyor.