Memlekette istikrarlı bir istikrarsızlığın olduğunu daha önce bu köşede defalarca tartışmıştık.
Memlekette istikrarlı bir istikrarsızlığın olduğunu daha önce bu köşede defalarca tartışmıştık. Ehil olmayan, sadece kendinden olan iş bilmezler yüzünden işlerin yürümediği artık bağırıyor. Siyasi alanda, demokratik açılımlar, dinci terör örgütlerine teslim edilen devlet daireleri, Cumhuriyetçi subayları ordudan atmak için düzenlenen komplolar, ardından aldanma ve yanılmalar devletin kurumsal yapısını adeta çökertti.
Koltuktan başka hevesi olmayan devlet memurlarının siyasi torpille hızla yükselişi, makam ve mevki sefaları, devletteki israfı yüzlerce kez katlayıverdi. Neyim eksik diyen valiler, belediye başkanları saray sefasına özenip, arabaları, makam odalarını değiştirirken israf ettikleri paralarda tüyü bitmemiş yetimin hakkının da olduğunu hiç akıllarına getirmiyorlar.
Medyanın da tamamen yandaş yapılmasıyla birlikte, her şey güllük gülistanlık gösterilen memlekette, son günlerde döviz ve altın aldı başını gidiyor. Buna bağlı bütün kalemler, iğneden ipliğe her şeyin fiyatı artıyor.
Uluslararası borsalarda altının değeri çok fazla artmıyor. Ancak Türkiye, dünyanın ikinci büyük ithalatçı ülkesi olunca, dolar da artınca, altın da uçup gidiyor.
Döviz ve altını piyasaya sürmek, yastık altını pazara çıkarmakla, dövize müdahale olmaz. Merkez Bankası müdahale eder. Eğer vurgunculuk yapılıyorsa, iki günde döviz yerine oturur.
Dolar yüzünden hammadde fiyatları, ithal ürünler, hizmet alımları, aklınıza ne gelirse fiyatı gün be gün artmak zorunda. Neden? Cevabı basit. Üretip sattığın, satın aldığından fazla değilse paran pul olur. Üretip sattığın ithal ettiğinden fazla olduğu sürece senin parana hiç kimse dokunamaz.
Sokakta dış güçlerin işi dediler geçtiler. Dış güçler bu kadar etkili ise idareyi de idare ediyor demektir.
Evet, bir memlekette dolar neden yükselir? Jöleli yalaka yorumcu ve danışman, küçük artışların geçici olduğunu ve Türkiye’nin en büyük güç olduğunu dile getirip, dövizi artıranlara meydan okuyordu. Aylardır sesi soluğu çıkmıyor. Çünkü inandırıcılığını yitirdi. Kenara çektiler. Başka yalancılar buldular. Onların da yalan söyledikleri anlaşılınca onlar da kenara çekilecek.
Dolar ve avro, bir hafta içinde sınırlarını aşıverdiler. Memlekette turizm gelirleri artarken de dolar zıplayıp duruyordu. Bu sene turizm salgın nedeniyle çöktü. Haliyle dolar başını aldı gidiyor.
Memleketin dış ticaret açığı uzun süredir 60-65 milyar dolar bandında seyrediyor. Damat ve diğer yetkililerin açıkladığı dış ticaret açığı kapandı gibi ifadeler külliyen yalan. Gerçek olsa döviz bu kadar yükselmez.
125 kalem tarım ürünü, et, ot, saman, fasulye, buğday, mısır, soya küspesi, binlerce ton palm yağı ithal eden bir “tarım ülkesi”nin parası değerli hale gelmez.
Üretimi körelten ekonomik uygulamalarla paranın değerini artırmak imkânsızdır.
Enerjide % 70 doğalgaz ve petrole bağımlı olan ve bunun neredeyse tamamına yakınını ithal eden bir ülkenin parası değerlenmez.
Kamu yararı ve hizmetin önceliklerini unutan uygulamalarla memleketin parası değerlenmez.
Dövizin ateşi diner mi? Gece gündüz kur takip eden bir millet ortaya çıktı. Yerli ve milli parayı pula çevirenler de takip ediyordur mutlaka.