Efendim cümleten hayırlı cumalar.
Efendim cümleten hayırlı cumalar.
Bu kelimeyi aslında her gün “Hayırlı pazartesiler, hayırlı salılar” diyerek çoğaltabilirdim elbette.
Ama adet olmuş, cuma günleri söylüyoruz.
Yoksa Allah,
Sadece Cuma gününü hayırlı yaratıp, diğer günleri hayırsız yaratmadı elbette.
.
Veya Cuma günü yapılan iyiliklerin katlaması yoktur ve diğer günlerde yapılan iyiliklerle sevabı eşittir.
.
Öyle olsaydı “Askıda Ekmek Projesi” Cuma günü açıklanırdı değil mi?
.
17 yıldır ülkeyi yönetenlerin:
Uçuyoruz,
Başardık,
Kıskanılıyoruz,
Şeklindeki laflarına istinaden tümünü es geçip, “Askıda Ekmek Projesi” sunması, anlaşılır gibi değil.
.
Hele ki,
Sokak ortasına ip gererek ekmekleri poşetle asmak ve ortasına “Bahçeli” fotoğrafı koyarak ona zarar vermek, CHP’nin bile aklına gelmemiştir.
.
Öyle ya,
Yapılan iyiliklerin görünmemesi için gizlilik esastır.
Hangi gariban cadde ortasına asılı duran ekmeği gelip alır ki?
Hangi gurur yoksunluğu bunu ona yaptırır?
.
Şimdi soruyorum:
Günümüz Türkiye’sinde “Ölmek istiyorum” diyen bir esnaf varsa bunun sorumlusu kimdir?
.
Kendi halinde kenarda oturup, 9 seçim kaybetmiş bir başkanla durumu idare eden ve tüm bu oynanan senaryoları seyreden ana muhalefet partisini, mesul olmadığı birçok olaydan ötürü suçlayarak iftira atmak günah mıdır, değil midir?
.
Koskocaman bir işletmenin çalışanını, sırf “Eldiven takmadı” diye hakim olup, “Kapatın” hükmünü vererek rızıklara müdahale eden bir valiyi oraya atayan kimdir?
.
Partisinin başında sürekli “Gaz alan başkan” sıfatı ile oturup parti içi gruplaşmaları önlemeye çalışan kendi halinde biri varken,
İktidar partisi liderinin sürekli “Karadeniz’de gaz bulduk” diyerek millete “Gaz vermesinin” karşılığı nedir?
.
Gittikçe yükselen işsizliğin,
Açlık sınırı altındaki asgari ücretin,
Gerçeği yansıtmayan geçiş garantili köprülerin,
Müşteri garantili havaalanların,
Cemaati olmadan yapılan devasa camilerin,
Hasta garantili hastanelerin,
Çökmekte olan ekonominin,
Yapılan dış borcun,
İç borcun,
Varlık fonunun,
Atamaların,
Müsebbibi kimdir?
.
Şu mübarek Cuma günü,
Namaz kılarken,
Allah’a avuç açıp dua ederken,
Şu yazdıklarımı bir düşünün.
.
Ve artık,
Lütfen:
Başarısızlığı kabul edin,
Suçu başkasına atmayın,
Başkalarını dinleyin,
Her sahada siyaset yapmayın,
Milletimizi bütünleyin,
Değerlerimize sahip çıkın,
Arap geleneklerini bırakın,
Dinimizi tarikatlara bırakmayın…
.
Adaletli olun,
Kimseyi ayırmadan;
Gereğini yapın…
.
Kıssadan hisse:
Çok eski zamanlarda bir fırıncı, tereyağını yakındaki bir çiftlikten alıyordu.
Bir gün 3 kiloluk tereyağı paketini çok hafif buldu ve tereyağlarını tartmaya başladı.
Tereyağı gittikçe daha hafif geliyordu.
Fırıncı sonunda çok kızdı ve bir dava açtı.
Dava Kadının önüne geldi.
Kadı çiftçiye sordu:
“Senin terazin ve kiloların yok mu?” diye
Çiftçi “Var efendim. Ama kiloya gerek yok” yanıtını verdi.
Hâkim bu yanıta biraz sinirlendi:
“Kiloya gerek yoksa nasıl tartıyorsun be adam?” diye sordu.
Çiftçi kendini savunmak için gerekli açıklamasını yaptı:
“Çok kolay. Fırıncı benden tereyağı aldığı sürece bende ondan ekmek alıyorum. Terazinin bir kefesine ondan aldığım 3 ekmeği koyuyorum, diğer tarafa da tereyağımı. Eğer tereyağı noksan gelmişse bu benim hatam değil onun eksik olan ekmeğinin hatasıdır.”