Arı ve böcekler değişen şartlara en hızlı uyum sağlayan canlılardan.
Arı ve böcekler değişen şartlara en hızlı uyum sağlayan canlılardan. Birkaç nesil sonrasında arıcının kendine özgü ırkı geliştirmesi mümkün. Küresel ısınmaya karşı da arılarda değişim kaçınılmaz görünüyor.
1950'lerden bu yana, Afrika bal arıları Amerika kırasında daha geniş coğrafyalara yayılmaya devam ediyor.
Kaliforniya Üniversitesi Evrim ve Ekoloji Bölümü'nde yürütülen bir yüksek lisans tezinde Afrika kökenli arıların Amerika kıtasının değişik bölgelerinde gözlendiğini ortaya çıkardı.
Avrupalı göçmenler, 1600'lerin başlarında Amerika kıtasına göç ederlerken Avrupa ve Anadolu orijinli bal arısı ırklarını da götürürler. Kovanlarla götürülen arıların çıkardıkları oğullar, izleyen yıllarda doğal alanlara da yerleşir. Ormanlık alanlarda doğal hayata uyum sağlamış, ağaç kovuklarında binlerce arı kolonisi bulunmaktadır.
1957 yılında Afrika bal arısı araştırma amaçlı Brezilya’ya götürülür. Deneme amaçlı Amerika’ya getirilen bu ırk, deneme kovanlarından çıkan oğullarla doğal yaşam alanlarında hızla yayılmaya başlar. Afrika bal arısı, arı ırkları içerisinde savunma gücü en yüksek olan ırktır ve arıcılar 3 kat maske giyerek ancak sağım yapabilirler. Anadolu arıları, arılıkta bir vukuat olduğunda insanı sadece 100 metre takip ederken, Afrika arıları 5 kilometre takip eder. Düşmanını öldürünceye kadar uğraşır. Varroayı yaşatmayan tek ırktır.
Deneme kovanlarından çıkan Afrika arıları, Brezilya’da Avrupa’dan gelen ırklarla melezleşmeye başlar.
Yürütülen tez çalışmasında tropikal bölgelerde melezleşmenin çok yaygın olduğu, ancak kuzeye ve güneye doğru gidildikçe melezleşmenin azaldığı ortaya çıkıyor. Afrika bal arısı ırkı kışı soğuk geçen bölgelerde kış şartlarına dayanamıyor.
İklim hassasiyeti ve kışın hayatta kalmayla ilgili genetik yapının karmaşık olduğu dikkati çekiyor. Afrika ırkının kuzey ve güney enlemleri istikametinde çok fazla uzağa gitmesi bunu gösteriyor. Yapılan genetik analizlerde kışı nispeten soğuk geçen bölgelerde Afrika ırkına ait genlerin bulunması, ırkın kendi içinde de evrildiğini gösteriyor.
Afrika arıları ve melezleri, Avrupa arılarından çok daha fazla genetik çeşitliliğe sahip görünüyor. Akdeniz iklimine sahip Kaliforniya eyaletindeki arılarda dahi genlerine rastlaması çeşitliliğin ne kadar yüksek olduğunu ispatlıyor. Normalde mevsimin olmadığı coğrafyalara uyum sağlayan Afrika ırkı, mevsimlerin yaşandığı coğrafyalara da uyum sağlayabiliyor.
Normalde kış şartlarına dayanıklı olmayan bir ırkın, doğal yaşam alanlarında, 60 yıl gibi süre içinde kış mevsiminin bulunduğu coğrafyalara da yayılması bilim insanlarını şaşırtıyor. Bu gelişim bir yerde, soğuk bölgelere uyum sağlamış ırkların da daha ılıman bölgelerde evrilebileceğini gösteriyor. Soğuğa dayanıklılık özelliği çok sayıda gen tarafından ortaya çıkarıldığından, ılıman bölgelerde de Afrika arılarında görülen değişimin meydana gelebileceğini ihtimali bulunuyor.
Uzmanlar kuzey bölgelerde arı ırklarının en önemli sorununun varroa olduğunu, bu anlamda Afrika ırkı arılardan yararlanılabileceğini belirtiyorlar. Melezleme ve seçim yapmak suretiyle bu amaca ulaşmak mümkün görünüyor. Ancak saldırganlık azaldıkça varroya dayanıklılık da azalıyor.