Cuma günü meydana gelen depremden dolayı başta tüm milletimiz olmak üzere, İzmirlilere geçmiş olsun diyorum.
Cuma günü meydana gelen depremden dolayı başta tüm milletimiz olmak üzere, İzmirlilere geçmiş olsun diyorum.
.
Can kayıpları için “Allah’tan rahmet”, geride kalanlara “Başınız sağolsun” temennilerimi sunuyorum.
.
Kolay değil tabi.
“Can” bu.
.
Hoş, ölümün nereden ve nasıl geleceği belli olmaz ancak,
En azından depremin değil de,
“Binanın öldürdüğünü” bir anlasak…
.
Deprem coğrafyasında yaşamamıza rağmen hala ders almama gibi bir inatçılığımız var.
.
Elbette kolay değil insanların sahip oldukları binalarından çıkarmak.
Devlet güçlü olunca her şey olur aslında
Ama biz Doların yükselişi ile uğraşıyoruz beceriksiz iktidarlar sayesinde.
.
Yol yapmakla, köprü yapmakla övünen mevcut iktidarımız ise nedense bu meselelere uzak yaşıyor.
.
Sosyal medyada bir arkadaşımız yazmış:
“İzmir’de depremin en büyük hasarla vurduğu bölgenin aslında iki dere arasında kalan alüvyon bölgesi olması tesadüf olmasa gerek” diye.
.
Bakınca doğru.
.
Bu yerleşimlerin zemin olarak müsait olmayan bir bölgede olması, deprem sonuçlarında ağır yaralara sebep oluyor.
.
Mimar İsmail Erten kardeşim bu tespite cevap vererek:
“Bundan çıkan feyz... Çanakkale kent merkezi derhal boşaltılmalı, desantralize edilmeli, kentsel boşaltım Kordondan başlatılmalı... Yeni imar planlarında yeşil alanlı, 2 katı geçmeyen hafif ahşap, çelik konstrüksiyon olan yapılara öncelik vermeli... 1999’dan beri bunu söylüyorum…” demiş.
.
Haydi buyurun.
İşte kayıp yaşanmamasının çözümü.
Cesareti olan gelsin beri.
.
Ömer Erdoğan İzmir’deki depremden bahsederek bu yazıların altına yorum yapmış:
“92-95 yılları arasında o bölgede bir kooperatife üye olarak ev sahibi oldum. Temel atımı esnasında 2 metrelik temel çukurunun dibi neredeyse 50 cm su doluydu. O temelin üstüne 9 katlı bina dikildi. O bölgedeki tüm binalar çok yüksek katlı ve ezici çoğunluğu kooperatif yapımı binalardır. Hemen hemen tamamına yakını da 99 depremi öncesinde yapılmış binalardır. Videolarda yıkılan binalardaki görüntülerde büyük bir toz yığını gözlenmesi binaların kalitesiz oluşunun bir göstergesidir.”
.
Bizde nasıl?
.
Sanki Çanakkale tarif ediliyor.
.
Yıllardır sürüncemede bırakılan “Sosyal Konutlar Projesi” ne âlemde?
.
“Allah korusun” demekten başka elimizden gelebilecek tüm önlemler “Siyasete” kurban ediliyor.
.
Olası bir deprem ve can kaybından bu projeye karşı çıkan kimler varsa hepsi zan altında kalacaktır.
.
Dikkat edin;
Bunun vebali büyüktür,
Diğer dünyada hesabını veremezsiniz.
.
İzmir depremi bize ders olmalıdır.
Kendimize çıkarımlar yapmalıyız.
Şehri yönetenler ve devleti idare edenler bir araya gelip acil çözümler bulmalılar,
ve
“İnşallah bizde deprem olmaz” gibi safça düşünceleri bir kenara bırakıp, acilen harekete geçilmeliler…