Sınava girecek öğrencilerimiz olsun, hastamız olsun, bir yere gidecek dostumuz arkadaşımız olsun, hemen düşüveririz peşine.
Sınava girecek öğrencilerimiz olsun, hastamız olsun, bir yere gidecek dostumuz arkadaşımız olsun, hemen düşüveririz peşine. Refakat etmeyi seven bir milletiz. En güzel özelliklerimizden birisi bu.
Gelecek nesillerde de bu özelliğimiz bozulmadan devam eder inşallah. Trafiği kilitlemek, görevlilerin işlerini alt üst etmek gibi olumsuz yönleri olsa da, işin yerine getirilmesinde iyi netice veriyor. Hem dışarıdan dua da ediyor, gidene, gelene, yatana büyük moral oluyorlar.
Hastaneler refakatçiliğin en yoğun yaşandığı yerler ve tamamen kurumsallaşmış gibi görünüyor. Refakatçisi olmadan hastaneye gelen hasta yok. Servislerde yatan da yok. Yeni şehir hastaneleri refakatçiler de düşünülerek dizayn edilmiş sanki.
Refakatçi kartı çıkararak hasta başına en az bir kişi hastayla birlikte hastanenin nüfusuna yazılıyor hastası iyi oluncaya kadar. Hastanelerde kalabalık istenmez ama hastanın yanında olmak hastanın moralini yüksek tuttuğu gibi yakınlarına bilgi verme ve hastane içinde küçük hizmetlerin yerine getirilmesinde önemli işlevi var refakatçinin.
Büyük Üniversite hastanelerinde hasta başına iki üç hasta yakını refakatçilik yapıyor. Aslında bu davranış dikkate alınarak hastanelerin çok yataklı misafirhane tesis etmeleri gerekiyor. Refakatçilerin çok zoruna gitmese de uzun süreli refakatlerde arabalarda, yerlerde, hastane içinde sandalye ve banklarda uyumaya, dinlenmeye çalışan cefakâr refakatçilerimizi hep görüyoruz. Hastane önlerinde aylarca kalan arabaları görüyoruz.
Gençlerimizi evlerden gönderseydik de sınava girerlerdi kesin. Her gün okula dershaneye zaten kendileri gidip geliyorlar. Yolu nasıl olsa bulurlardı. Yolda kalan kesinlikle olmazdı. Sınav saatine doğru trafik de bu kadar sıkışmazdı. Okul önleri mahşer yerine dönmezdi. Yanlış mı yapıyoruz. Elbette hayır. Gençler daha rahat ve huzurlu bir ortamda sınava girsin diye refakat ediyoruz. Onlara güvenmediğimizden değil.
Yarın üniversite sınavını kazanacaklar. Düşeceğiz önlerine İstanbul, İzmir, Bursa, Balıkesir kayıt yaptırmaya, yer yurt bulmaya. Özgüven gelişimini olumsuz etkilese de bu himayeci tutumların etkileri zaman içerisinde azalıyor ve gençler kendi ayakları üstünde durmaya başlıyorlar.
Her sene üç dört tane sınav oluyor refakat edilecek. Eskiden büyük şehirlerde yapılırdı sınavlar. Garajlardaki ÖSYM büroları kalacak yer buluyorlardı. Gençler yurtlarda kalıyor ve sabah sınava giriyorlardı. Pek refakatçi gelmezdi. Yanlış mıydı? Yanlış değil ama gittikçe daha himayeci olunuyor gençlere. Önemli günlerinde sınav refakatçiliğinin zararı olmaz belki ama hayatlarını kategorize ediyor sanki.
Gitmesek beraberlerinde gençlerin sınavına içimizi kurt yer zaten. Onlar içerde ter dökerken bizler de dışarıda dua ediyoruz nasıl olsa.
Otogarlar da refakatin en yoğun olduğu alanlar. Otobüse bir kişi biner ama birkaç kişi uğurlar. Otobüs gözden kayboluncaya kadar el sallamalar. Güzel özellikler olsa gerek. Çok da zaman almıyor aslında.