Solunum yolu enfeksiyonu için ilk antibiyotik reçetesinin alınmasıyla birlikte, devamı fazlasıyla geliyor.
Solunum yolu enfeksiyonu için ilk antibiyotik reçetesinin alınmasıyla birlikte, devamı fazlasıyla geliyor. Harvard Tıp Fakültesi ve Harvard Halk Sağlığı Okulu tarafından yapılan araştırmada, gelişigüzel alınan antibiyotiklerin, vücutta hastalıkların dayanıklı ırklarının çoğalmasına neden olduğunu ve antibiyotik kullanımını sürekli hale getirdiğini bildirilmektedir.
Klinik bulaşıcı hastalıklarda klinisyenlerin antibiyotik reçeteleme modellerindeki değişimin, hastaların çare arama davranışını ve uzun vadede antibiyotik kullanımını nasıl etkilediğini araştıran uzmanlar, bu tür reçetelerin bir viral enfeksiyon için uygunsuz bir şekilde verildiğinde, daha fazla antibiyotik kullanımına açılan bir kapı olabileceğini ifade etmektedirler.
Doktorların antibiyotik reçeteleme konusunda yaptıkları seçimler, hastaların bireysel olarak kontrol olmayı seçtiklerinde uzun vadeli etkilere neden olmakta, antibiyotik kullanımını sürekli hale getirebilmektedir.
Uygun olmayan antibiyotiği reçete eden bir doktor, bunun zararsız bir antibiyotiğin sadece küçük bir reçetesi olmadığını, çok daha büyük bir soruna açılan potansiyel bir kapı olduğunu bilmek gerekiyor. Bitkisel üretimde ve hayvan sağlığında da benzer gelişmeler gözleniyor. Pestisitler ve ilaçlar hiçbir zaman kesin çözüm olmuyor. Her ilaç, ikinci bir ilacı davet ediyor.
Araştırmacılar, ABD’de 736 acil servis merkezinde akut solunum yolu enfeksiyonları için 200.000'den fazla hasta ziyaretine ait verileri değerlendirmişler ve çok ilginç sonuçlara ulaşmışlardır.
Akut solunum yolu enfeksiyonları için antibiyotik reçeteleme oranları yönünden acil servis doktorları arasında büyük farklılıklar bulunmuştur. Reçete yazanların %80'i viral solunum yolu enfeksiyonları için antibiyotik reçete etmiştir.
İlk akut solunum yolu enfeksiyonu için gelen hastalardan uygunsuz antibiyotik yazılanlar, diğer hastalara göre ek olarak üç antibiyotik daha almışlardır. Aynı zamanda bu hastalar diğer hastalara göre daha fazla hastane ziyareti gerçekleştirmişlerdir.
Araştırmacılar, aynı zamanda tekrarlanan ziyaretlerde antibiyotik alma olasılıklarının daha yüksek olmadığı halde, antibiyotik alma fırsatı sağladığını gözlemlemişlerdir.
Viral bir hastalık durumunda, hastalar yanlış bir şekilde hastalıklarındaki iyileşmeyi antibiyotiklere bağlamaktadır. Haliyle, benzer hastalık belirtilerinde antibiyotikle iyileşeceklerine inanmaktadırlar. Hatta bunu diğer hastalarla paylaşmaktadırlar. Pek çok insan her kış bronşit olduğunda antibiyotik alarak iyileşeceğini sanmaktadır.
Uzmanlara göre antibiyotikler aslında yardımcı olmuyor, ancak hastalar bir fayda algılama eğiliminde bulunuyorlar. Aslında eğilim psikolojik olarak ortaya çıkıyor.
Araştırmacılar, uygunsuz antibiyotik kullanımının ciddi bir sorun olduğunu belirterek, uygulamanın harcamaları gereksiz yere artırdığını, hastalık etmenlerinde antibiyotiğe dirençli ırkları ortaya çıkardığını belirtmektedirler.
Bazı doktorların, hasta memnuniyetini artırmalarını isteyen hastalara antibiyotik verdiklerini söylediklerine dair pek çok anekdot kanıtı olsa da, araştırmacılar, hekimin reçete yazma davranışının etkiyi artırıp artırmayacağını ve nasıl artıracağını bilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Güçlü antibiyotik yazmak, hastayı memnun edebiliyor ama daha sıklıkla hastane ziyaretine ve daha fazla antibiyotik alma eğilimine neden oluyor.
Araştırmayı yürüten uzmanlar, klinik hizmeti veren doktorların, ilk reçetelemelerle ilgili hizmet içi eğitim almalarında yarar olduğunu belirtiyorlar.