Daha önce korona salgını nedeniyle bir dizi tedbirler alınmıştı.

Daha önce korona salgını nedeniyle bir dizi tedbirler alınmıştı. Milletin pek umurunda olmayınca korona salgını artmaya devam etti. Ardından Ramazan ve Kurban Bayramlarında yasaklar ortadan kaldırılınca korona virüsü hemen her alana bulaştı. Kendini korumaya çalışan insanlar mümkün olduğunca virüsten kaçmaya çalıştı. Bir dereceye kendini kurtardı sayılır. Ancak çember daralmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanının Salı günü açıkladığı ama pek anlaşılmayan tedbirlerden bazılarına bakalım. Bir süredir tedbirler genişletilmeye çalışılıyordu zaten. İçişleri Bakanlığı açıklayacağı genelge ile tedbirleri detaylı olarak millete duyuracak. Özetler canlı yayında gerçekten pek anlaşılmadı. Tedbir kararlarına göre tüm spor müsabakaları seyircisiz olacak. Yine sinemalar yıl sonuna kadar kapalı olacak.
İnsanların sosyal mekânlarının başında gelen kıraathaneler faaliyetlerine bir süre ara verecek. Kapalı olacaklar.
Alışveriş merkezi, market, restoran, berber ve kuaför gibi işletmelerin çalışma süreleri saat 10.00 ile 20.00 arası olarak sınırlanacak. Bu saatlerin dışında kapalı olacaklar.
Hafta sonları tedarik ve üretim zincirleri aksamayacak şekilde, saat 10:00 ile 20:00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı uygulanacak.
Ara tatilde olan okullardaki eğitim-öğretim, yıl sonuna kadar online olarak sürdürülecek.
Sokağa çıkma yasakları sosyal medyada geyik muhabbetine konu olmaya devam ediyor. Daha önceden uygulanmaya başlayan tedbirlerde, 65 yaş üstü vatandaşların saat 10 ile 16 arasında sokağa çıkma serbestlikleri vardı. Bu tedbire 20 yaş altında olanlar da dahil edildi.
Şimdi hafta sonları uygulanacak sokağa çıkma yasağını anlamak mümkün değil. Cumhurbaşkanının ifadesi de, gazetelerin canlı yayından sonra yazdığı da aynen bu şekilde. Saat 10 ile 20 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı uygulanacak. Yani bu saatlerin dışında sokağa çıkmak serbest. Bu yasağın elbette anlamlı olduğunu uzmanlar, yasağı getirenler iyi düşünmüştür. Diğer saatlerde esnaf kapalı olduğu için sokağa çıkma serbestliğinin de pek anlamı kalmıyor olsa gerek.
Okulların açılması doğru değildi zaten. Okullar ne kadar tedbir almış olsa da, çocukları gençleri hastalığın bulaşmasını önlemede disipline etmek zordur. Oyun oynarken, birbirleriyle şakalaşırken hastalık tedbirlerini unutuyorlar.
Kahveleri kapatıp, alışveriş merkezlerini açık tutmanın elle tutulur hiçbir gerekçesi yok. Seyahat kısıtlaması getirmediler Allahtan. Zaten seyahatlerini kısıtlamıştı millet.
İnsanlar kurallara, maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyduğu sürece hastalığın yayılması yavaşlayacaktır. Yediden yetmişe herkesin buna sahip çıkması gerekir. Elbette en çok da devletin.
Devlet sahip çıkarsa millet salgınla savaşın ardında durur. Tuzu kuru kesim salgından pek fazla etkilenmiyor. Ancak nüfusun yarıya yakını ekonomik anlamda olumsuz etkilendi. Zarar görmeye devam ediyor. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, esnaf ve sanatkâr, nakliye, kafe, lokanta işletmecileri başta olmak üzere yüzbinlerce esnafı kredi vermekle, borçlarını ertelemekle salgından korumak imkânsızdır. Karşılıksız destek vermekten başka çare yoktur. Fakir ülkeler bile öyle yapıyor. Yoksa sosyal kırılmaların önüne geçemezsiniz.