Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç bir konuştu, pir konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç bir konuştu, pir konuştu.
Ortalık ayağa kalktı.
.
Ne demişti hatırlayalım:
Bülent Arınç, katıldığı bir televizyon programında, “(HDP) eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tahliye olabileceğini ve iş insanı Osman Kavala'nın tutuklu kalmasına hayret ettiğini” söylemişti.
.
Bu söylem, tam da Erdoğan’ın “Hukuk reformu başlatacağız” söylemine denk gelmişti.
.
Ancak:
Erdoğan, bu sözlere oldukça sert tepki verdi ve:
“Hiç kimsenin şahsi ifadeleri, Cumhurbaşkanı ile hükümetimizle partimizle ilişkili hale getirilemez.”
“Terör örgütleri ile el ele, kol kola, omuz omuza Ankara’dan İstanbul'a yürüyenlerle biz birlikte olamayız” dedi.
.
Bu açıklamayı haliyle üzerine alınan Arınç:
“Ben duygusal bir insanım. Dünkü konuşma beni çok rencide etti. Sayın Cumhurbaşkanı çok ağır bir konuşma yaptı. İstifa ettiğim yönünde bazı söylentiler çıkmış, ama şu an için bu doğru değil. Ben başkaları gibi Twitter'dan, Instagram'dan istifa etmem. Oluşan durumla ilgili, Sayın Cumhurbaşkanı ile bizzat görüşmeyi bekliyorum” dedi.
.
Bu söylemler üzerine siyasetçiler, yorumcular ikiye ayrıldı.
.
Bir taraf: “Arınç Erdoğan’ın haberi olmadan bu söylemi yapamaz” derken,
Diğer taraf: “Arınç kendine bir rol biçerek siyaset yapmaya kalkmıştır” dedi.
.
Eskiden de kendi halinde böylesine çıkışlar yapan Arınç’ın, parti başkanından tepki görmesiyle suskunluğa geçtiğini eski mesai arkadaşları söylüyor.
.
Ancak,
Yargı reformu söylemlerinin arifesinde söylenmiş bu cümlelerin özenle seçildiği ve Erdoğan’ın haberi olmadan servis edilemeyeceği de iddia ediliyor.
.
“Böylesine bir söylemle kamuoyunun tepkisi tartıldı ve tepkiler gelince Arınç harcandı” şeklinde yorumlar yapıldı.
.
Sebep?
İktidarın oylarının yüzde otuzların altına düştüğü iddiası ile oluşan sinirlilik hali.
.
Bu söylemlerinin doğru olma olasılığı,
Yıllardır Batıyı kötüleyen, liderlerini aşağılayan bir siyasetten “Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz” cümlesine gelmemizden ve yeni bir siyasetmiş gibi sunulmaya çalışılan, “Ekonomi ve hukukta reformlar yapacağız” söylemlerinden anlaşılıyor.
.
Anlaşılan gemi karaya oturmuş.
Bunu:
İç çekişmelerden ve
Sürekli alınan keskin virajlardan da apaçık anlıyoruz…
***
Dün 24 Kasım Öğretmenler günüydü.
En başa M. Kemal Atatürk’ü koyarak, bizlere emeği geçen tüm öğretmenlerimi vefat edenleri rahmetle, hayattakileri ise saygı ve sevgi ile anıyorum.
(5 gün önce ilkokul öğretmenimin vefat haberini almıştım. Cennet mekânı olsun…)
.
Yine bir öğretmenler gününde ülkemizdeki öğretmenler, hakkını alamayan meslek grubu olarak içimizde yer aldı.
.
Hele özel okullarda görev yapan öğretmenlerin çoğunun ücretle çalıştırıldığını göz önünde tutarsak, geleceğimizin de ne kadar vahim olduğu ortadadır.
.
Atatürk’ün “Öğretmen maaşları, vekil maaşları ile aynı olsun” talebine bakarsak, 24 bin lira maaş alan vekillerin maaşının yanında “Devede kulak” sayılacak bir maaşları var.
.
Ülkemiz geleceği açısından “taşımalı sistem” ile köylerden el çektirilen öğretmenlerin değeri hala bilinemedi.
.
Daha önce olduğu gibi, son günlerde de Pandemi dolayısı ile “Çorbaya” dönen eğitim sistemimizde öğretmenler ne yapacaklarını bilemez halde çaba içindeler.
Bir gün kapalı, bir gün açık olan,
Kiminin yüz yüze,
Kiminin online bağlandığı eğitimin geleceği içler acısı.
.
Aynı şekilde öğrencilerin durumu da vahim.
Sokağa çıkma yasakları ile evlere hapsedilen oyun çağındaki çocuklar, kafayı sıyırma noktasında çabalayıp duruyorlar.
.
Neticede bu 24 Kasım’ı inşallah bir daha bu şartlarda kutlamayız.
Bu günler en kötü günlerimiz olsun…
***
Tüm bu olumsuzluklara rağmen içimizi ısıtacak bir öğretmen haberi.
Bildiğiniz türden değil.
Azmin zaferi sayılabilecek bir öğretmen haberi.
.
Konya’nın Karapınar ilçesindeki Fevzipaşa Ortaokulu’nda 7 yıldır sosyal bilgiler öğretmenliği yapan 38 yaşındaki Gazi Baştürk, hem öğrencileri hem de mesai arkadaşları tarafından çok seviliyor.
Gazi öğretmenin her sınıfta gönüllü bir yardımcı öğrencisi bulunuyor.
O gelmeden yoklamayı yapan öğrenci, derste de öğretmenine yardımcı oluyor.
Gazi öğretmen, dersi anlattıktan sonra soru sorarken, küçük yardımcısı da parmak kaldıranları ona söylüyor.
.
Peki öğretmenlerine neden yardımcı oluyorlar?
Çünkü Gazi öğretmen görme engelli…
.
Yaşama azmini kaybetmediğini vurgulayan Baştürk, “Engelli olduğuma hiçbir zaman üzülmedim, hayata küsmedim. Hayata daima pozitif baktım. Karapınar Lisesinden birincilikle mezun oldum. Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesindeki eğitimimi başarıyla tamamladım. Sonrasında girdiğim sınavda başarılı olup, sosyal bilgiler öğretmeni olarak atandım. Şimdi bir işim var. 7 yıldır öğretmenliği severek yapıyorum. Milletimize faydalı insanlar yetiştirmekten onur duyuyorum” dedi.
.
Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günün kutlar, ellerinden öperim…