Bakan gerçek rakamları açıkladı: Ne oldu?
Bakan gerçek rakamları açıkladı:
Ne oldu?
.
“İnanmayanlar,
Kaile almayanlar,
Dalga geçenler,
Boş ver diyenler”,
Yüzünden şehrimizde virüs vakalarında yüzde elli ila yüzde yüz arasında arttı.
.
En sakin,
En yavaş,
En akıllı,
En çağdaş kentte,
Ne yazık ki virüs vakaları tavan yaptı.
Bizim için yüz karası bir durum…
.
Yakışı mı yani?
Sindirebildiniz mi içinize?
.
“Dışarıdan gelenler,
Yabancılar,
Antepliler”,
Gibi bahaneleri bir kenara bırakalım.
Siz ne yaptınız?
Hangi önlemi aldınız?
.
Maskelileri “Keriz” yerine koydunuz,
İnsanlara “Ürkek” dediniz,
“Amma da korkuyorsunuz yahu” küçümsemesi ile önlem alanlarla alay ettiniz…
.
Ne oldu?
.
Vaka sayısı belki de:
Geri dönülemez sayıda arttı…
.
Gözünüz aydın,
Ummadığınız virüs baş yardı
.
Varın bayram edin,
Varın kına yakın…
***
Yıllardır yazıp çizdiğimiz,
Şikâyet ettiğimiz konu:
Cumhurbaşkanının eşi tarafından dile getirilmiş.
.
“Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü” dolayısıyla görüşlerini belirten Emine Hanım’dan bu konuya parmak bastığı için Allah razı olsun.
En azından dizi senaristleri kendilerine çekidüzen veririler zannediyorum.
.
Emine hanım da bizim gibi bu tip (tabiri caiz ise: Vurdulu-kırdılı) dizilerden bıkmış olacak ki:
“Belki de delikanlı olan belinde silah taşıyan değil, sokak hayvanlarına mama taşıyan adamdır.
Makbul olan caddelerde arabasıyla yarış yapan değil, sabahın ilk ışıklarına kadar çalışan bilim insanıdır.
İlham veren, evini terk eden isyankâr gencin şöhret yolculuğu değil, ücra bir köyün çocuklarına ilim taşımak için yola çıkan genç öğretmenin yolculuğudur.
Güçlü erkek, gücü kadına yeten değil, sevgisiyle ailesine güç olandır.”
.
Ne diyelim:
“Doğru söze şapka çıkarılır…”
.
Kendisinden tek isteğim var,
İnsana:
Şiddeti,
Silahı,
Nefreti,
İntikamı,
Mafyalığı özendiren bu dizilerin takipçisi olup, ekranlarımızdan yok olana kadar savaşması…
Bu güç kendisinde var.
Lütfen…
***
Son günlerde dikkatimi çekiyor.
Muhalif televizyonlar, sürekli olarak yeni kurulan parti başkanları “Babacan ve Davutoğlu’nu” konuk ediyor.
.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde AK Partiyi temsil eden Erdoğan’ın her gün bir şekilde ekranları kullanarak vatandaşa seslenmesine misilleme olarak yapıldığını sandığım bu girişimler aslında etkili olmuş değil.
.
Anketlere baktığımızda şu anda iktidar olarak gözüken “Kararsızlar…”
.
Sonuçlar iktidarı pek korkutmuyordur sanırım.
Zira bu oyların:
Kendilerini iktidar alternatifi olarak gören muhaliflere hala gitmemesi, mevcut iktidar tarafından “Geri döndürülecek oy umudu olarak” sandıkta atıl olarak durduğuna inanılıyor…
.
Siyaset dünyasında 100’ün üzerinde parti olmasına rağmen, “Kararsızların” fazla olması manidar.
.
Sanırım insanımız, “Yeni yüzler, yeni fikirler ve güven verici söylemler” bekliyor.
.
Oy verecek kesimlerin bir kısmının “Dijital ortamlarda büyümüş genç nesiller” olduğunu,
Diğer taraftan “Geleneksel oyları kullanacak orta kuşaklar” olduğunu,
Bir de “Fanatik seviyesinde bağlılar”ı aynı havuzda harman edeceklerin iktidarı alacağı ortada.
.
Bunun nasıl olacağı konusuna ise kısaca:
“Siyaset” diyoruz.
Becerebilenler:
“Atı alıp gitmiş” olacak…
.
Bu konuyla ilgili bir fıkra aklıma geldi:
.
Temel, Dursun ve İdris oturmuşlar “Ekonomi, işsizlik nasıl çözülür?” onu tartışıyorlarmış.
İdris söz alır:
-“Uşaklar ben en hızlı kalkınmanın yolunu buldum... Bir uçak filosu yollayalım. New York’u bombalayalım... Peşinden, Amerika bize atom bombası atar, teslim oluruz. Sonra da Japonya gibi çıkarız ortaya aha zengin oldun...”
Dursun atılır:
-“Ula daha kolayı varken neden öyle yapıyoruz? En iyisi Amerika’ya savaş ilan edelim Beşinci Filo oraya çıkarma yapsın... Savaşı kaybederiz. Ardından Almanya gibi ortaya çıkıveririz ve aha zenginsin.”
Konuşulanları sakince dinleyen Temel sonunda konuya müdahale eder. Kafasını kaşır ve:
-“Ula uşaklar! Ya savaşı biz kazanırsak ne yaparız? Onu hiç hesap etmediniz...”