Geçtiğimiz günlerde “TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın” bütçe görüşmeleri yapıldı.
Geçtiğimiz günlerde “TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın” bütçe görüşmeleri yapıldı.
.
Görüşünü bildirmek için söz alan CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül:
“AKP’li sözcü arkadaşı dinleyince yani on sekiz yıl önce araba yoktu, uçak yoktu, tren yoktu, on sekiz yıldan beri telefon yoktu, yani on sekiz yıldan beri olmaya başladığını gördük. Bunlar, La Fontaine Masalları bunlar. Bunlar, a Haber’de olacak şeyler” dedi.
.
Bunun üzerine AKP Denizli Milletvekili Nilgün Ök kendisine laf atarak şöyle dedi:
“Araba var mıydı araba?”
.
“18 yıl öncesinde araba yoktu” diyebilen, her kullandığı teknolojinin kendi iktidarları tarafından ülkeye getirildiğini savunan bir vekil.
.
Hani ne olursa olsun anketlerde, AKP oyları hiç yüzde 25’in altına düşmüyor ya.
İşte bu ve bunun gibiler yüzünden.
Öylesine körü körüne bağlılar ki, ne denilse inanıyorlar.
.
Tabi işin başka boyutu da var.
.
Hani biz “Yerli Araba” yaptık ya!
.
Hani bırakın motorunu, daha kaportasının bir santimetre karesi bile ortada yokken tanıtımını yaptığımız.
.
Hani “hibrit” olup, dünyaya kafa tutacağımız arabamız.
.
Bu vekil belki de onu kast etmiş olabilir.
.
Ama tarih bilmediğinden olsa gerek:
1961 yılında Türk mühendis ve işçileri tarafından üretilen ilk yerli otomobil “Devrim Arabası” nı bilmiyor kanımca.
.
Bugün Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok ki.
Eğer araba üretmek istiyorsanız,
Çocukların oynadığı Puzzle gibi:
Dünyanın çeşitli yerlerinden motorunu, kaportasını, elektronik malzemeleri, mekanik aksamı alıp toplatıveriyorsunuz.
Alın size araba.
.
Geçtiğimiz şubat ayında KKTC, bahsettiğim şartlarda “Ürettik” dedikleri araba olan “Günsel”i tanıttı.
.
Bu araba tasarlandı ve
10 bin parça bir araya getirilerek üretildi.
.
Şimdi ben size sorayım:
18 yıl önce araba var mıydı, yok muydu?
Şimdi varsa bile neresi yerli?
***
Adam çıktı ortaya söyledi.
“Eğer Covid-19 ile mücadele etmek istiyorsak 4M kuralına uymak zorundayız.”
.
Neymiş bu kural?
.
Birincisi: Maske
Yani herkes muhakkak maske takacak.
.
İkincisi: Mesafe
Mesafe kuralına itirazsız uyulacak.
.
Üçüncüsü: Mekân
Kapalı mekânlarda bulunulmayacak.
.
Dördüncüsü: Müddet
Zaruri hallerde kapalı mekânlarda bulunulsa bile zaman kısa olmalı.
.
Doktor iddia ediyor.
Bunları yapsak, Covid-19 bizi terk eder.
.
Öyleyse ne duruyoruz?
Haydi kurallara uymaya…
***
Bizim sağlık bakanına vahiy geldi.
Aylardır açıklanmayan rakamlar (tabi birçok neden sunuluyor) birden bire açıklanmaya başlandı nedense?
.
Şimdiye kadar, “Konsantre rakamlar” kaile alınarak açıklamalar yapılmıştı.
.
21 Nisan Erdoğan’ın konuşması:
“Geldiğimiz noktada salgını yatay seyre geçirmeye başladığımızı görüyoruz. Bayram sonrası ülkemizin normal hayata geçişini hedefliyoruz.” dedi.
.
25 Mayıs konuşması:
“Ortaya çıkan tablo doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor” dedi.
.
21 Kasım konuşması:
“Salgınla mücadeleye destek vermek için önümüzdeki haftadan itibaren kongrelerimizi erteliyoruz. Yeni dalgayı kırdığımızda aydınlık günler gelecek. Salgın kontrolden çıkarsa daha büyük problemler çıkar.”
.
Şimdi gerçek rakamlar açıklandı.
Türkiye 6 binli vaka sayısından,
28 binli (ki bu rakamın bile az olduğu yönünde itiraz var) vaka sayısına çıkarak:
“Avrupa’da en çok vaka görülen ülke” oldu.
.
Bilim insanları şunu diyor:
“Gerçek veriler bilinseydi hastaneler pandemi koşullarında çalışacaktı. Daha fazla önlem alınacaktı…”
Eh, haklılar.
Bu kadar yaygınlaşmasının sebebi rakamlar değil mi zaten?
.
Peki neden böyle bir karar alındı?
.
İşte iddialar:
“Bu konuda bir duyumumuz var ancak teyit edilmiş değil. Bu duyum da Dünya Sağlık Örgütü’nün aşıya ulaşım konusundaki tavsiyesiyle ilgili.”
.
“DSÖ’nün vaka sayının çok olduğu yerlere daha fazla aşı gönderilerek küresel salgının kontrol altına alınmasını isteyeceği için, gerçek sayılar bunun ardından açıklandı…”
.
Daha fazla bir yazmak istemiyorum.
Moralim bozuldu.
Zaten evden pek çıkmıyordum, iyice eve kapanacağım sanırım…
***
ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü Moleküler Biyoloji ve Genetik Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağdaş Devrim Son ile Kimya Mühendisi Parfümör Hüseyin Erdoğmuş tarafından yürütülen projede “Solunduğunda Corona virüsün hava yoluyla bulaşmasını ve hastalığın akciğerlere yerleşmesini engelleme potansiyeli olan, antiviral etkiye sahip koku moleküllerini” keşfetmişler.
.
Her zaman dediğimiz gibi:
“Fırsat verildiğinde başaramayacağımız bir şey yok…”
Allah yollarını açık etsin.
“Kısa zamanda insanlığın hizmetine sunarlar” diyorum.
***
CUMARTESİ FIKRASI:
Temel arkadaşı Dursun’a, arabayı nasıl aldığını anlatıyormuş:
-“Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve ‘Benden ne istersen alabilirsin’ dedi, ben de arabasını aldım.”
Dursun arkadaşı Temel’den gurur duyarak:
-“İyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı.”