Nihayet geldi çattı. Bugün “Asgari ücret” belirlemek için heyetler toplanıyor.
Nihayet geldi çattı.
Bugün “Asgari ücret” belirlemek için heyetler toplanıyor.
.
Yapılan yorumlara göre net 2 bin 324 lira olan asgari ücrete eğer enflasyon tahmini uygulanırsa, net ücret 2 bin 542 lira olacak.
.
Ancak işçi tarafı ise:
En az net 2 bin 750 lira olmasını bekliyor.
.
Gazetelerde partilerin istekleri şöyle yer aldı:
.
“İyi Parti 2021 yılında uygulanacak asgari ücretin 3 bin TL olmasını ancak işverene maliyetinin 2020 yılı asgari ücretinde olduğu gibi 3 bin 458 TL’de sabitlenmesi gerektiğini belirtti.
.
MHP ise asgari ücretin 2021 yılında açlık sınırında tutulmasını ve işçilere ulaşım desteği sağlanmasını bildirdi. (2020 Yılı açlık sınırı 2 bin 517 TL)
.
CHP asgari ücretle ilgili en az 3 bin 100 TL olması gerektiğini sözcüsüyle basına duyurdu.
.
HDP asgari ücretin net 4 bin TL olması yönünde görüş bildirmişti.”
.
Peki, iktidar ne diyor?
Çalışma Bakanı cevaplıyor:
“Bu yıl asgari ücretin, tüm tarafların uzlaşısı ile tespit edilmesini diliyorum.”
Rakam verse de boş.
Zira son kararı kendisi vermeyecek!
.
Asgari ücretin ilgilendirdiği kesim olarak çalışanların ülke nüfusuna göre oranı yüzde 41.
Bu Avrupa ülkelerinde rekor demek.
Zira onlarda bu oran yüzde 7.
.
Bir de işveren açısından bakmak lazım.
Sanayiciler, ihracatçılar bu artışlardan pek etkilenmeyebilir.
.
Peki esnaf olup, sigortalı çalışanı olan ne yapacak?
.
Zaten işlerin kesat olduğu,
Pandemi dolayısı ile dibe vurduğu bu dönemde esnaf işveren ne yapacak?
.
Çoğunun mevcut çalışanının:
Maaşını bile ödeyemediği,
Sigortası hiç yatıramadığı,
Bir dönemde asgari ücretin artması onları da perişan edecektir.
.
Asgari ücret ile ilgili 4 toplantı yapılacak.
Ben o komisyonda olsam, ne yapacağımı şaşırırdım doğrusu…
***
Pandemi dolayısı ile halkın perişanlığına çare olması için, Çanakkale Belediyesi ile Çan Belediyesi kiracılarına zam yapmadan ödemede erteleme kolaylığı gösterirken Bingöl’de Diyanet, bırakın kolaylık göstermeyi, kiracılarına zam yapmış.
.
Diyanet Vakfı Başkanlığı’nı arayan esnaflara cevap olarak:
“Burada her şey üç dört kişinin ağzına bakıyor. Onların kararıyla yapılan bir şey. Hakkınızı arayın” denmiş.
.
Bir sonuç alamayan esnaf son umut olarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvurmuşlar.
Ancak oradan da kendilerine:
“Doğrudan vakfa müracaat etmeniz gerekmektedir” cevabını verilmiş.
.
Ne diyeyim?
.
Halkın derdini anlamayanlar, cemaate dert anlaması için 5 vakit ders veriyor.
***
Çanakkale Belediye Başkanı ile yaptığımız röportajda bize:
“Çanakkale’nin 9 aylık kullanma suyu kaldı” dedi.
.
Eğer önümüzdeki 4 ay boyunca yağmur, kar yapmazsa halimiz perişan.
.
Türkiye aslında kuraklıkla karşı karşıya.
Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerinde su kaynakları tükenmek üzere.
.
Peki biz ne yapıyoruz?
DSİ’nin bağlı olduğu Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile Katar Enerji İşleri Bakanı Saad Bin Sherida El Kaabı arasında ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Su Yönetimi Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı’ anlaşması imzalıyoruz.
.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ise açıklamasında:
“Katar'ın Türkiye’de değil, Türkiye’nin Katar’da su yönetimi konusunda çalışmalar yapacağını” söyledi.
.
Ancak anlaşmanın metni ortada yok.
Kesin “Gizli” sıfatıyla korunmuştur.
.
Neyse.
.
Bu su meselesi ile ilgili çarpıcı bilgiler var.
.
“Tatlı su kaynaklarının sadece yüzde 5 gibi küçük bir kısmı içme suyu olarak kullanılırken, yaklaşık yüzde 70’i ise tarımda kullanılırken geri kalanı da sanayi ve diğer alanlarda kullanılıyormuş.”
.
“Tarımda vahşi sulamayı azaltmak ve uygun bölgelerde kuru tarımı sürdürmek önemli.”
.
Fakat bu mümkün değil zira:
“Türkiye’nin tarım politikası sulu tarımı teşvik etmek üzerine kurulu.”
.
Sürekli “Gölet” yapmakla övünen iktidarın politikası ortada.
“DSİ durmaksızın sulama göletleri yapıyor ve tohumdan gübreye, pestisitten herbisite büyük ölçüde bağımlı bir üretim modeli olan sulu tarım üreticiye adeta dayatılıyor.”
.
“Oysa diğer yandan mercimek, buğday, nohut gibi kuru tarım ürünleri de ithal ediliyor.”
.
Gelecekte:
Dünyada petrolden çok suyun daha önemli hale geleceği biliniyorken, suyumuzu “Har vurup, harman savurmamız” neden?
.
Akılcı politikalarla suyun başında oturup, gelenden geçenden haraç almak varken, su gibi bulunmaz hazinemizi ucuz şekilde harcamamız neden?
.
Yapılacak iş belli.
Suyumuza sahip çıkacağız, onu gerekirse silah olarak kullanacağız.