Nihayet yağmur görünüyor artık.
Nihayet yağmur görünüyor artık. Az da olsa ıslayan yağmurların ardından, sokaklarda akan suyu da görmek mümkün oluyor. Ekim başında toprağı ıslayan yağmur, biraz yeşertmişti çevreyi ama yeşeren otlar bile kurumuştur. Yaklaşık iki aydır damlası bile düşmeyen yağmur, az da olsa hızır gibi yetişti. Bir aydan bu yana ekilmekte olan kışlık hububat çıkıp çıkmamak arasında gidip geliyordu.
Meteoroloji iller itibariyle yağış uyarısı veriyor. Çok da abartmamak lazım. Olması gereken yağışları, ne yazık ki medya araçları felaketmiş gibi veriyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bile yağmur duasına davet ediyor. Oysa bu duayı ekim ayı sonlarında yaptırmalıydı.
Kışlık olarak ekilen buğday, arpa ve fiğ uzun süredir yağmur bekliyordu. Hatta daha ekim yapılacak alan da az değil. Yaz bitmek bilmedi bu sene.
Normal olarak kasım-aralık aylarında ekim yapılmakla birlikte, yağış yetersizliği, toprağın kuru olması, işleme-sürme sorunları ekimleri de geciktirdi. Zaten ekilenler de doğru dürüst çıkış yapmadı.
Yağış rejimi her geçen yıl kötüye gidiyor. Bu sene uzun yılların en kurak sezonu yaşandı. Aslında önceki seneden gelen kuraklığın üzerine binen bu kuraklık, çeşmelerin çoğunun kurumasına, gölet ve barajların boşalmasına neden oldu. Bugünlerde meydana gelecek yağmurlar çiftçimizin yüzünü güldürecektir mutlaka.
Hemen bütün bölgelerde hüküm süren bu kuraklıkların üretime yansıması doğaldır. Bununla birlikte, kışlık hububatta ilkbaharda hüküm süren iklim koşulları daha etkilidir. Ancak ekimlerin gecikmesi verim kaybının kaçınılmaz olduğunun işaretidir.
Yağışların gecikmesi ve bugüne kadar uzun yıllar ortalamalarına göre çok az yağış meydana gelmesi kuraklıkla ilgili su rezervleri konusunu gündeme getirmektedir. Normal yıllarda bu dönemlerde küçük dereler bile az da olsa akardı. Kara su kaynar çeşmelerin suyu artmaya başlardı. Günlerin kısalması ve buharlaşmanın azalmasıyla ortaya çıkan su arzı bu sene ne yazık ki gözlenmemektedir.
Aslında kuraklığın bütün belirtileri yaşanmaktadır. Gölet ve barajlarda su seviyesi en düşük düzeylere inmiştir. Oysa bugünlerde su havzalarında su seviyesinin artmaya başlaması gerekirdi. Artık günlerin en kısa olduğu, buharlaşmanın en düşük seviyelere indiği dönemlerdeyiz. Daha önceki yıllarda benzer sorun yaşanmış belli bölgelerde ikinci ürün mısır ekilişleri azaltılmaya çalışılmıştı. Çeltik ekimleri kısıtlanmıştı. Bu sene hüküm süren yağış rejimi de geçmişte yaşanan kuraklıklara benzerlik göstermektedir.
Atalarımız kış kış gerek yaz yaz demişler. Aslında bu derinlikli ifade mevsimin çiftçilikte ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Sulama imkânı olsa da ha bugün ha yarın yağar diye beklenen yağışların iki ay gecikmesi ekimlerin gecikmesine neden olmuştur.
Artık buna benzer anormal mevsimler yaşanacaktır. Kışın ortasında yağmur duasına çıkan köylerimizi de görme ihtimali vardır. Küresel ısınma artık avazı çıktığı kadar bağırıyor.