Pazar yazısı olduğuna göre illa bir “uzay, uzaylı, göktaşı” haberi oluyor.

Pazar yazısı olduğuna göre illa bir “uzay, uzaylı, göktaşı” haberi oluyor.
Hani yazmak istemesem bile bu tip haberler dönüp, dolaşıp gelip beni buluyor.
.
Abone olduğum bir haber platformu var.
Diğer haberleri es geçip, nedense özellikle uzay haberlerini e-mail ile yolluyorlar.
Ben de kendilerini kıramıyorum tabi.
.
Efendim bu haftaki uzay haberimiz şu:
Eski İsrail uzay güvenlik şefi Prof. Haim Eshed: “Uzaylılar var, ama insanlık buna hazır değil…” demiş.
.
Adam ciddi ciddi bunu demiş.
Belki inanmazsanız ama vallahi demiş..
.
Peki uzaylıların böyle düşündüğünü nereden biliyor?
Orasını pek anlayamadım.
.
Yok, eğer “Tahmin” ediyorsa, o zaman sorulacak bir başka soru şu:
“Nasıl hazırlanacağız?”
Merak ettiğim:
“Hazırlanma aşaması nasıl olacak?”
.
İnşallah “Üzerimize hafif bir şey giymekle” ilgili değildir.
.
Profesör amcayı görsem şöyle derdim:
“Amcacığım;
Bu uzaylı dediğin yaratıklar bizim galaksiye gelebilmeleri için ‘Işık hızına’ erişmiş olmaları lazım. Zira kendi galaksimiz içinde akıllı varlıkların olmadığı neredeyse kesin.
Öyleyse gelecek olan uzaylılar Kepez’den gelmeyecek ki? Bilmem kaç ışık yılından gelecekler. Diyelim geldiler. Ne yapacaklar?”
.
Birincisi “Sevinecekler”
Çünkü,
“Aaaa… Uzayda bizden başka yaratıklar da varmış.” derler.
.
İkincisi: “Sevinecekler”
Çünkü,
 “Dünyamıza götürüp madenlerde çalıştıracağımız kölelerimiz oldu.” derler.
.
Üçüncüsü: “Sevinecekler”
Çünkü,
 “Bizim dünyada az olan madenleri bulduk, yaşasın…” derler.
.
Dördüncüsü: “Sevinirler”
Çünkü,
 “Oğlum Xzdtymsn. Bunlar bırak ışık hızını, ses hızına yeni ulaşmış bir dünyadayız. Korkulacak bir şey yok…” derler.
.
Beşincisi: “Sevinmezler”
Çünkü,
Dünyayı yönetenlere bakınca zekâ seviyelerini anlayıp, “Biz bunlarla nasıl anlaşacağız lan!” derler.
.
Gelelim en başa.
Yani hazır olup, olmamamıza.
.
Ne hazırı yahu?
2020 yılında “Ebesinin örekesini” görmüş bir dünyalı olarak uzaylı görsek ne olur, görmesek ne olur?
Asında felaketler açısından bakarsanız:
Bir o eksikti…

Bir başka iddia şöyle
Ancak, inanılır gibi değil.
.
New York Post Gazetesi bu profesör ile ilgili bir haber yapmış.
Prof. Haim Eshed şunu demiş:
“Trump uzaylıların varlığıyla ilgili gerçekleri gün yüzüne çıkarmanın eşiğindeydi ama Galaktik Federasyon’daki uzaylılar ‘Bekle, önce insanların sakinleşmesine fırsat ver’ dedi. Onlar toplu histeri başlatmak istemiyor. İlk olarak bizim aklıselim ve anlayışlı olmamızı istiyor…”
.
Habere bakalım ve inceleyelim:
Trump uzaylıları öğrenmiş ve açıklamak istemiş.
Fakat…
ABD başkanı Trump’un niyetini anlayan “Galaktik Federasyondaki uzaylılar” ona telkinde bulunup “Bekle” demişler.
.
Bak! Bak! Bak!
Kendi ülkesinde bile muhatap alınmayan birine uzaylılar federasyonu haber yollayıp: “Bekle” demişler öyle mi?
.
Şunu iyi anladım ki:
Uzaylılar her b.ktan anlayabilirler belki ama deliden anlamadıkları kesin…
.
Profesör amca devam ediyor iddialarına:
“Onlar insanlığın evrilmesini , uzay ile uzay gemilerinin ne olduğunu daha iyi anlayacak düzeye ulaşmamızı bekliyor…”
.
Yok evrilecekmişiz,
Yok gemiyi anlayacakmışız?
.
Yahu biz uzay filmlerinden “Uzay gemisinin nasıl çalıştırılacağını” bile biliyoruz, ne düzeyi?
Basıyorsun direksiyonun yanındaki düğmeye, ışık hızına geçiyorsun.
Hey yavrum, hey!
Bunlar bizi ne sanıyor acaba?
.
Tamam uzay konusunda biraz acemi olabiliriz ama tedbiri de elden bırakmayız.
Aynı Temel gibi:
.
Temel ile Dursun, araştırmalar yapmak üzere aya gönderilmiş.
Aya indiklerinde Dursun Temel’e: “Temel, sen mekikte kal, ben biraz ayda dolaşıp etrafı kontrol edeyim” demiş ve dışarı çıkmış.
Yarım saatlik bir uzay yürüyüşünün ardından geri gelmiş ve mekiğin kapısını çalmış.
İçeriden Temel bağırmış:
-“Kim oooo?”
.
Uzaya giderse Türkler gider.
Çünkü en iyi biz kavrarız da ondan.
Aynı Temel gibi:
.
Bir mecliste konuşulurken,
Amerikalı: “Biz Mars’a gideceğiz” demiş.
Alman: “Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz” demiş.
Fransız: “Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var” demiş.
Bizim Temel oradakilere küçümser bir tavırla süzerek: “Bunlar ne ki? Biz güneşe gideceğiz” demiş.
“Güneşe gidemezsiniz, Güneş yakar.” Diye itiraz etmişler.
Temel gülümsemiş ve son noktayı koymuş:
“O kadar da enayi değiliz tabi… Akşam serinliğinde gideceğiz.”