Bugün 17 Aralık. Yani benim nikâh yıldönümüm.

Bugün 17 Aralık.
Yani benim nikâh yıldönümüm.
.
Bundan tam 38 sene önce sevgili eşim ile evliliğe adım attık.
Aynı heyecan,
Aynı sevgi,
Aynı saygı ile halen de devam ediyoruz…
Allah herkese böylesi bir evlilik nasip etsin.
.
Bu güzel duygularımı sizlerle paylaşmamın sebebi şu:
Bizim nikâhımız şu anda iskele meydanında bulunmayan belediyenin, nikâh salonunda yapılmıştı.
Nikah memurumuz ise rahmetli Nilüfer Hanımdı.
.
İşte o binadan bahsetmek istiyorum.
.
Çanakkale ile yaşamak bizim hakkımız değil mi?
.
Nedir bu Çanakkale ile yaşamak?
.
Okuduğumuz okullar,
Gittiğimiz sinemalar,
Pastaneler,
Parklar,
Plajlar,
Sokaklar,
Caddeler…
Hemen hepsinin bizimle beraber yaşaması.
.
Bakın etrafınıza kaç tanesi kaldı?
.
Şehir hafızası yıkılmış,
Toprak olmuş halde.
.
Sizin gittiğiniz okuldan kaç tanesi ayakta,
Düğününüzün hangi salonu duruyor?
.
Torunlarınızı gezdirirken, çocukluğunuzdan kalma kaç bina gösterebiliyorsunuz?
.
Bu yazıyı okuyan gençler, yaşlılığınızda bu binalardan kaç tanesini görebileceksiniz acaba?
.
Benden size tavsiye:
Şehre sahip çıkın…
 
***
Şehrimizde özel idarenin büyük çoğunlukla yönetiminde olan ulaşım şirketi GESTAŞ ile ilgili “Gemi alım” haberlerini son günlerde okuyorsunuzdur.
.
Güzel…
Ne kadar çok gemi, o kadar çok ulaşım, o kadar çok kalite.
.
Peki ama ortada milyonları aşan vergi ve SGK borçları olduğu gazetelerde manşetten yazılırken bu heves niye?
.
Ayrıca:
2023 yılına (iki sene kalmışken) açılacak 1915 Boğaz Köprüsü ile geçişlerin oldukça yavaşlayacağı bir ortamda milyonlarca liralık gemi alımındaki ısrar niye?
.
Tekel’in özelleştirilmesi gündemdeyken,  şehrimizde bulunan Kanyak Fabrikası’na milyonlarca liralık teçhizat alınmıştı.
Fransa’dan getirtilen özel yapım meşe fıçıları, Almanya’dan getirtilen yüzbinlerce liralık bakır imbik kazanları, otomatik dolum akineleri…
.
Doğru dürüst kullanılamadan satıldı.
Onca makine, teçhizat heba oldu.
.
Gemilerin alım işi buna benziyor.
Birden aklıma geldi.
“Acaba bir özelleştirme mi söz konusu?”
.
O kadar borç dururken adama sorarlar:
“Tahtırevan kullanmak niye?”
 
***
Bizim gazetede çıkan bir resmi ilan vardı.
Konkordato ile ilgili.
Bunun neticesinde komiser heyeti atanmış.
.
Heyete baktım:
Mali Müşavir Yıldıray Ölçek var.
Bu isim mevcut iktidar partisi ile bağlantılı.
Ölçek, aktif olarak siyasetin içinde olup iktidar partisi ilçe başkanı konumunda.
.
Soru:
Peki bir kişi hem partide üst düzey konumda olup, hem de resmi iş yapmalı mı?
Elbette yapabilir.
Bunda bir problem yok.
.
Ancak, ortada partisi ile ilgili “Usul yönünden”  onlarca olumsuz haberler dolaşıyorken, bu görevi kabul etmemeliydi bence.
.
Elbette bir mali müşavir olarak bu görevi layıkıyla sürdürecektir, o konuda bir şüphem yok.
Ancak etik olarak uygun olmadığı fikrine sahibim.
.
İktidar partisinin üst düzey yöneticisi olarak keşke bu görevden azlini isteseydi…
 
***
Pandemi çerçevesinde hafta sonları evlere kapanıp, inzivaya çekilirken açıklanan tedbirler kapsamında yılbaşı haftasında tam tamına 4 gün evdeyiz.
.
Artık kuruyemiş yemekten,
Televizyon seyretmekten,
Tombala oynamaktan “Gına geleceği” kesin.
.
Olaya dronlardan kuş bakışı bakarsak, açıklanan kısıtlama doğru.
Başta ben olmak üzere, birçok kişi yılbaşı münasebeti ile arkadaşlarıyla beraber bir kutlama planı yapacaktı.
Yılbaşına otel odasında değil, haliyle otelin özel süslenmiş salonunda girecekti.
.
Büyük ihtimal:
Sosyal mesafe kavramı 20 santimlere kadar düşecek, maske kullanımı sıfırlanacaktı.
.
Takip eden günlerde belki de koku, ateş, öksürük, nefes problemi yaşayıp, pandemi hastanesi “Covid Polikliniği”nde alacaktık soluğu.
.
Kısaca:
Kısıtlama ile ilgili şikâyet edilecek bir durum yok.
.
Ancak,
Bunun müsebbibi olarak:
Bugünlerin yaşanacağını bile bile yaz aylarında gevşek davranan iktidarın almadığı önlemler gösterilebilir.
.
Yılbaşında alınan kısıtlama kararı değil kızdığımız,
Yaz aylarında alınmayan kısıtlama kararına itirazımız vardı.
Üzüldüğümüz şu:
Bizim dediğimiz oldu ya, ona yanıyoruz…
 
***
Günün sözü:
“Midesine kuru ekmek giriyorsa o zaman Millet aç değildir…”
 
***
Günün fıkrası:
Yılbaşı üzeri alışveriş merkezinde görevli Noel Baba’nın kucağına 20 yaşlarında fıstık gibi bir kız çıkıp oturunca Noel Baba gülümseyerek sormuş:
-“Yeni yıl için ne istiyorsun bakayım?”
-“Annem için istiyorum, lütfeenn…” diye cevap vermiş kız.
-“Aferin, çok düşüncelisin. Peki ona ne getirmemi diliyorsun?”
-“Bir damat… Lütfen yakışıklı, zengin, uzun boylu bir damat..!”