Eşimle beraber çarşıya gittik.


Eşimle beraber çarşıya gittik.
Alışveriş filan.
Karnımız acıktı ama yiyecek yer yok.
Sadece paket olarak alabiliyorsun yiyeceğini.
.
Pandemi yasakları çerçevesinde lokantalar kapılarını kapattı.
Çalıştırdıkları garsonlara mecburen çıkış verdiler.
Öyle ya,
İş yapamayınca ne yapacaklar?
Gel-al sistemi pek tutmamış belli.
.
Önünden geçtiğimiz lokantacı tezgâha koymuş yemeklerini öylece bekliyor.
Gelen, giden yok.
.
Halbuki:
Sadece dışarıdaki masalarında hizmet verebileceklere ayrıcalık yapılmalıydı.
Eşiyle, dostuyla beraber oturabilirlerdi.
Diğerleri tek başlarına otururlardı.
.
Sonuçta çoğu esnaf “Kepenk kapattı” veya camlarına “Devren kiralık” yazılarını astı.
Yazık oldu bence.
.
Alışveriş yaparken bazı dükkânlara girdik.
İçerisi ana-baba günüydü.
Pandemi kurallarından sosyal mesafeye uyan tek kişi yoktu.
.
Bekledik ki “Azıcık boşalsın” diye, ama nafile…
.
Yine maskesizler vardı…
Utanmadan geziyorlardı…
.
Tabi bu arada,
“Yapmak isteyip de yapamayanlar için” bir fıkra yazmasak olmaz.
Buyrun.
.
Madam Hayganuş’un kocası Agop ölmüş.
Hayganuş çok üzgün.
Sevgili kocasının mezarının başında oturmuş ağıt yakıyor.
Komşuları, arkadaşları da elleri önlerinde bu dramatik anı saygı içinde sessizce izliyorlar.
Hayganuş’un kocası Agop’a yaktığı ağıt herkesin gözlerini yaşartıyor:
-“Ah Agop Efendi ah... Sen ne güzel, ne âlim adam idin... Fransızca bilir idin... İngilizce’yi, Alamanca’yı fevkalade konuşur idin... Sen edebiyattan, fizikten, kimyadan, riyaziyeden çok iyi anlar idin... Şiir bilem yazar idin...”
İzleyenler suskunluk içinde bekliyorlar, ama ölçüyü kaçıran Hayganuş’un Agop’a sıraladığı övgüler bir türlü bitmek bilmiyor.
Artık biri dayanamamış ve patlamış:
-“Yahu Madam Hayganuş, amma da büyüttün ha! Agop’u hepimiz tanır idik. Rahmetli hiç de dediğin gibi bir adam değil idi. Mesela, Fransızca filan bilmez idi. Şiir de yazmaz idi. Az biraz okuması, yazması var idi. Hepisi o kadar...”
Madam Hayganuş, komşusunun bu sözlerini duyunca hemen ağlamasını kesmiş ve başını kaldırarak gururlu bir sesle şöyle yanıt vermiş:
-“Olsun... Heves eder idi.”