Yobazlık pirim yapınca memlekette, oradan buradan mantar gibi bitmeye başladılar.

Yobazlık pirim yapınca memlekette, oradan buradan mantar gibi bitmeye başladılar. Yobaz; dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen kimse ya da bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan kimse anlamına gelmektedir.
Sokak ağzında boş gezenin boş kalfası diye de bir tabir vardır yobazlar için. Bağnaz ise bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen, fanatik anlamındadır.
Bağnazlık bir görüş, kanı ya da tutumun tartışma ve eleştirilere kapalı tutulması ya da en aşırı biçimiyle benimsenmesi durumu, hoşgörüsüzlük durumudur. Gericilik ise toplumda çağdaş değerlere ve yeniliklere önem vermeyen, her yönüyle eskiyi özleyen veya eski düzeni yaşamaya çalışan görüştür. Bir yerde orta çağ zihniyeti olarak da tanımlanabilir.
Dinin hoşgörü değerlerinin yerle bir edildiği yerlerde hep yobazlık, bağnazlık gibi kavramlar ortaya çıkar.
Bağnazlığın, yobazlığın pirim yaptığını bilen fırsatçılar sağdan soldan demeçler yağdırmaya, süslü eylemlerde bulunmaya başladılar.
Diplomaların cahilliği almadığını daha önce bu köşede tartışmıştık. Ne profesörlerin, ne generallerin bu memleketin istikbaliyle oynadığına yakın geçmişte şahit olduk. Güya kendilerine göre devrim yapıp memleketin içine tüküreceklerdi.
Hoş zaten tükürmüşler. Yıllarca sınav sistemlerini ele geçirerek yandaşlarını askeriye dahil devlete doldurmuşlar. Elbette iktidarın hoşgörüsüne sığınarak yaptılar bütün bunları.
Yobazlık prim yaptığı için çoğalıyor. Aslında bazıları eteklerindeki taşları döküyor. Eteklerindeki taşları dökünce, ödül alıyor veya ses çıkarılmıyorsa taşların daha büyükleri de dökülmeye başlıyor.
Bir süre önce, bir ilahiyat profesörü; milletin cahili daha makbuldür, inandırması daha kolaydır dedi, devlet bu eğitime inanmayan eğitimci görünen yobazı yükseköğretim kurumlarının tepesine kurul üyesi olarak taşıyıverdi.
Kim kime hoşgörüyle bakacak. Ayrışmaya vesile olan bütün kavramlar, ne yazık ki siyasi iktidar tarafından ödüllendiriliyor. Atatürk büstlerine yapılan saldırılar, temeli olmayan, aslından uzak saptırmacalarla yapılan hakaretler ne yazık ki prim yapmaya devam ediyor. Ne hikmetse temelde dinci olan bu karakterlerde ve eylemlerde, cemaatlerin İngilizler tarafından beslendiğini görmemek için kör olmak lazım.
Demokrasinin, erdemin, hoşgörünün, ahlakın, insani değerlerin, eğitim seviyesine, diploma düzeyine bakarak memleketin çağdaş dünya standartlarına ulaşması beklenirken daha da geri gittiği açık bir şekilde görünüyor.
Geçmişte hiçbir din adamı şunun namazı kılınır, bunun kılınmaz dememiştir. Kendini Allah yerine koymamıştır.
Sahte diplomalar, aşırma tezler, yayın hırsızlığı ne ararsan var bu yobazlarda. Kendine güvenleri olmayan bu çakma din alimleri ne yazık ki iktidar tarafından korunuyor, kollanıyor ve hatta ödüllendiriliyor.
Eskiden bu zihniyet Humeynici olarak nitelendiriliyor ve pek üstünde durulmuyordu. Memleketi yönetiyorlar şimdi. Milletin haberi yok. Diyanetten bir ses çıktı mı bu yobazlarla ilgili? Kendileri de aynı çizgide olmasın.