Dünyanın en komik kazası, Bir duvarcı ustasının şantiyede başına gelen kaza ile ilgili şefine yazdığı mektup...

Dünyanın en komik kazası, Bir duvarcı ustasının şantiyede başına gelen kaza ile ilgili şefine yazdığı mektup:
.
Sayın şantiye şefim;
İş kazası tutanağına ‘Planlama hatası’ diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur.
Bildiğiniz gibi ben bir duvar ustasıyım. İnşaatın altıncı katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı.
Yaklaşık 250 kg kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu.
Aşağı indim, bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım ve ardından altıncı kata çıktım. İpi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım.
Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata çıkardım.
İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım.
Bütün tuğlaları varile doldurdum.
Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havalarda buldum.
Nasıl bulmayayım?
Ben yaklaşık 70 kiloyum.
250 kilogramlık varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim.
Ben yukarı çıkarken yolun yarısında, aşağı inmekte olan tuğla dolu varille çarpıştık.
Sağ iki kaburgamın kırıldığını hissetim.
Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı, parmaklarım da bu sırada kırıldı.
Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı.
Varil hafifleyince, bu sefer ben aşağı inmeye varil ise yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık!
Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı.
Yere inince can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim.
Bu sefer de başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm! Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım.
Olay aynen böyle oldu şefim…
 
***
Arkadaşları, yeni evli gence, bir çay sohbetinde: “Sen evleneli neredeyse bir sene oldu, ama maşallah sizin evden çıt çıkmıyor, siz hiç tartışmaz mısınız?” diye sorarlar.
“Hayır!” diye cevaplar yeni evli genç ve ilave eder:
-“Akşam işten geldiğimde, kapı açılınca hanıma şöyle bir bakarım. Eğer hanım, eteğinin ucunu belinde topladıysa bilirim ki hanımın günü iyi geçmemiş ve havası yerinde değil. Hiç ekmek, yemek sormadan usulca mutfağa süzülür, aceleyle birkaç lokma atıştırır ve ortalıktan toz olurum. Olur ya bazen de benim asabım bozuk olur. O zaman fesin püskülünü her zamankinin aksine soldan sarkıtırım. O da bunu görür, asabi olduğumu anlar ve hiç sesini çıkarmaz, hemen yemeğimi, çayımı hazır eder. Etrafımda pervane gibi döner. Bu nedenle biz hiç kavga etmeyiz.”
Dinleyenlerden biri: “Peki birader, kapı açıldı, yenge eteğin ucunu belinde toplamış, sen de fesin püskülünü soldan sarkıtmışsın. İki taraf da asabi, o zaman ne olacak?” diye sormuş.
Ötekiler de “Hah! Şimdi ne olacak?” demişler.
Genç gülümsemiş; “Bundan kolay ne var, fesin püskülünü hafif bir fiskeyle soldan sağa atarım” demiş…
 
***
Bir gazeteci, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında bir iş adamıyla röportaj yapmaktadır. Sorar:
-“Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?”
-“Zevkle anlatırım... 1920'lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı’nın etkileri yeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başka bir şey yoktu. Cebimdeki 5 sent ile bir elma aldım. Akşama kadar onu parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor ettim. Ertesi sabah, 10 sentimle 2 elma aldım ve onları da sattım. Sonra yarım kasa elma aldım aynı işlemi yaparak iki katı paraya sattım. Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 50 dolardan fazla para kazanmış oldum. Ertesi ayın başında, karımın dedesi öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı...”
 
***
İki yılan olan Temel ile İdris yolda gidiyorlarmış.
Birden Temel İdris’e dönüp: “Ula İdris biz zehirli miydik, yoksa zehirsiz mu?” diye sormuş.
İdris şaşırmış: “Ula ne oldu gene” demiş.
Temel de: “Ula biraz önce dilimi ısırdım da…” demiş.
 
***
Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye:
-“Biz 8’de kalkar, 9’da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?”
Hizmetçi, gayet sakin:
-“Uyanamazsam siz başlayın hanımefendi, beni beklemeyin…”
 
***
Hayli yaşlı adam çapkınlık yapmak için Paris’in “Kırmızı fenerli” otellerinden birine gitmiş.
Onu odasında gören Lolita:
-“Şaka yapıyor olmalısın amca” demiş, “Senin işin bitmiş... Bitmişşş!”
Yaşlı adam pek anlamamış ve sormuş:
-“Bitmiş mi?”
Kız ısrarla aynı şeyi tekrarlıyormuş:
-“Bitti amcacığım, bitti artık..!”
Yaşlı adam: “Hadi ya?” demiş sevinerek, “Borcum ne kadar?”
 
***
Hayli yaşlı kadın alışveriş merkezinde arabasını nereye park ettiğini unutmuş.
O kattaki güvenlik görevlilerinden biri onun telaşlı halini görüp: “Hanımefendi bir sorun mu var?” diye sormuş.
Yaşlı kadın üzüntüyle:
-“Arabamı bulamıyorum” demiş.
Yardımcı olmak için “Ne marka idi?” diye sormuş görevli.
Yaşlı kadın görevliye boş bakmış, boş bakmış: “Rica etsem” demiş, “Bana biraz marka sayabilir misiniz?”