Orta Asya’dan göçlerin temelinde Aral Gölünü besleyen nehirlerin kodlarının düştüğünü, kuraklığın kurulu medeniyetleri yerinden ettiğini paylaşmıştık.
Orta Asya’dan göçlerin temelinde Aral Gölünü besleyen nehirlerin kodlarının düştüğünü, kuraklığın kurulu medeniyetleri yerinden ettiğini paylaşmıştık. Aral Gölü, Marmara Denizi’nin beş katı büyüklüğünde bir iç deniz olduğunu bilmekte yarar var.
Aslında Aral Gölünün son yetmiş yılda farklı bir hazin hikâyesi var. TEMA Vakfının yayınlarında da bulunan bu hikâye, suyun insan hayatında nasıl etkili bir faktör olduğunu anlatıyor. Stalin döneminde Sır Derya ve Amuderya nehirleri üzerine yapılan barajlar ve ovaların pamuk tarımına geçmesi, Aral Denizini daha da küçültmüştür. Elliden fazla balık işleme fabrikası kapısına kilit vurmuş, on binlerce insan bölgeden göç etmek zorunda kalmıştır.
İklim değişikliği okyanusları ve okyanuslardaki akıntıları ciddi bir şekilde etkilemektedir. Ancak esas etkiler iç göller üzerinde gerçekleşmektedir.
Dünyanın en büyük gölü olan Hazar Denizi, iklim değişikliklerine karşı bir su kütlesinin nasıl değişebileceğini açık bir şekilde göstermektedir.
Hazar Denizi, dünyadaki diğer pek çok gölün temsilcisi olarak görülebilir. Araştırıcıların modellemelerine göre, kayda değer bir şekilde küçülüyor. Ancak insanlar bunun farkına varmıyor.
Büyüklüğü nedeniyle hemen dünyada deniz olarak kabul edilen Hazar Denizi, aynı zamanda okyanuslardaki tuz içeriğinin üçte birine sahiptir. Yüksek tuz içeriği nedeniyle de deniz ismini hak etmektedir.
Hazar Denizi Volga Nehri tarafından beslenmektedir. Herhangi bir deniz veya okyanusla doğal bağlantısı bulunmamaktadır.
Su seviyesi, Volga Nehrinin akışına, aynı zamanda su yüzeylerinden gerçekleşen buharlamaya göre değişmektedir. Küresel ısınma, hava sıcaklığının artması, buharlaşmayı arttırmakta ve Hazar Denizinde su seviyesini düşürmektedir.
Hazar Denizi, önemli bir bölgesel su rezervuarıdır ve tuz içeriğine rağmen biyolojik ve ticari bir merkezdir. Kazakistan, Türkmenistan, İran, Azerbaycan ve Rusya ile sınırı bulunmaktadır. Yapılan iklim ve su akış modellemelerine göre bu yüzyılın sonuna doğru Hazar Denizinde su seviyesinin 9 ila 18 metre civarında düşmesi beklenmektedir.
Hazar Denizindeki düşüşün biyolojik çeşitliliği, çeşitli türleri ve yok olacak habitatları etkilemekle kalmayacak. Limanlar, balıkçılık ve balık üretimi de dahil olmak üzere tüm komşu ülkelerin ekonomileri etkilenecektir.
İnsanoğlu ne hikmetse, kendine dokunmadığı sürece iklim değişikliklerinin farkına varmıyor. Türkiye’de göller bölgesindeki göller, Konya Ovasının gölleri bataklığa dönmek üzereler neredeyse. Her geçen yıl suları çekiliyor. Oysa geçmiş yüzyıllarda meydana gelen kuraklıkların nasıl büyük insan göçlerine neden olduğu gün gibi ortada duruyor.
Küresel ısınmanın nedenleri bilimsel olarak ortaya konuyor. Ne yapılması gerektiği de ayan beyan ortada duruyor. Ancak insanoğlu doğal yaşamı tahrip etmeye devam ediyor.
Karbon tüketiminin kesinlikle azalması gerekiyor. Enerji ana kaynaklarının değişmesi gerekiyor. Kömür ve petrol tüketiminin azaltılması, beyaz enerji kaynaklarına yönelmek gerekiyor.