Sarı alarm Kırmızı alarm, Sağnak uyarısı, Kar uyarısı…

Sarı alarm
Kırmızı alarm,
Sağnak uyarısı,
Kar uyarısı…
.
Ne oluyor?
Sürekli bir biçimde insan psikolojisini bozacak hava raporları peşpeşe haberleri süslüyor.
.
Eskiden “Havalar nasıl?” diye sorardık,
Şimdilerde korkudan kimse ağzına almıyor.
.
Sürekli kullanılan cümle şu:
“Kuraklık, tasarruf, su sıkıntısı…”
.
Bakınız,
Cumhurbaşkanı bile susuzluğa dikkat çekti.
Yani sadece Çanakkale değil,
Yurt genelinde kuraklık can sıkıcı hal aldı…
.
Eh sormak lazım:
Maden için,
Tarla için,
Arsa için,
Villalar için
Kesilen ormanların miktarı ne kadar?
.
Gençleştirme adı altında kıyılan ağaçların sırası mıydı?
.
Daha öncede yazdık:
Gidin bakın.
Sırf yapılacak köprü için köklenmiş ormanlara bakın.
.
Şimdide:
“Kuraklık…” cümlesi yerde yatan ağaçlara nazire yapar gibi başımıza musallat oldu bile...
.
Görünen köy kılavuz istemedi,
Ormanlar bitti,
Yağmurlar gitti…
 
***
Geçenlerde “Hamsilerin küçük, küçük satıldığından” bahsetmiştim.
Tek şikâyetçi ben değilmişim eğer.
.
Hükümet 10 günlüğüne hamsi avlamayı yasakladı.
“Büyüsünler” diye.
“En azından yoktan iyidir.”
.
Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle:
“Yapılan gözlem ve denetimler ile araştırma kuruluşları tarafından yapılan izleme çalışmaları sonucunda, İstanbul Boğazı'nda ve Karadeniz'de hamsi balıklarında yasal avlanabilir boy uzunluğunun altındaki bireylerin oranında artış olduğu ve et verimlerinin ise oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Özellikle bu yıl yaşanan çevresel ve iklimsel faktörlerin etkisine bağlı olarak gerçekleşen bu durum nedeniyle, gerek balığın avlanabilir yasal boy uzunluğuna, gerekse de balığın biyolojik yapısına uygun olmayan avcılık giderek artış göstermiştir. Sonuç olarak da mevcut avlanılan balıkların avlanma miktarlarında, değerlendirilmeyen ve pazara sunulmayan balık miktarlarındaki oran artışı devam etmektedir. Yaşanan bu durumun, gelecek yılların hamsi stoklarına ve anaçlarına olumsuz etki edeceğinden, balıkçılık yönetimi açısından acil bir önlem alınması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Sektör paydaşlarımız, bilim insanları ve çok sayıda balıkçı ve balıkçılık örgütleri temsilcileriyle yapılan istişareler sonucunda, 'Hamsi Avcılığı'nın kısmi olarak durdurulması kararı alınmıştır.”
.
Ama sonuna ekliyor:
“Yeterli boya ulaşılmadığı takdirde 10’ar günlük periyotlarla yasaklama devam edecektir…”
.
Peki, hamsilerin küçük olmasının sebebi neymiş?
Ormanlar!
.
“Oha!” demeyin,
“Ne alakası var?” diye sormayın.
.
Adam anlattı geçen televizyonda:
“Yağmayan yağmurlar hamsiyi besleyen besileri denize dökmeyince aç kaldılar, büyümediler... Sadece Türkiye değil, tüm Karadeniz mağdur oldu…” dedi.
.
İşte size Orman-Hamsi bağlantısı.
.
İşte size bir orman faydası daha.
.
Ama
Siz kesin ve
Kesmeye, kestirmeye devam edin…
Aynı gemide olduğumuzu anlayana kadar orman kalırsa ne ala…
 
***
KAPATILSIN MI?
Son günlerin en çok el yakan konusu HDP.
.
Kimse bu konuyla ilgili net bir görüş açıklayamıyor.
Hep “Kıyı, kıyı” gidiyor.
.
Sebep?
Elbette siyasi.
Çünkü kendi siyasi getirisine göre hareket etmeye çalışıyor...
.
Anayasa’ya göre (ki bu halk tarafından çoğunlukla kabul edilen bir Anayasadır), partilerin kapatılma şartları açık açık belirtilmiştir.
.
Hukukçular şunu der:
“HDP’nin davranışları bu kurallara uymuyorsa kapatılır.”
Bu kadar net.
.
Hiçbir hukukçu:
“Yahu kapatmayalım zira kapatılsa bile yenisi kurulacak ve mağduriyetten dolayı daha çok oy alacaklar” diyerek Anayasaya aykırı bir düşünce ortaya koyamaz.
.
Adam hukukçu,
Anayasaya göre konuşur ve eğer şartlar uyuyorsa partiyi kapatır.
.
Ancak siyasiler şöyle der:
“Bunu kapatırsak oyları rakip partiye gider, o sebeple kapatılmasın.”
.
Bir başkası:
“Kapatılırsa oyları bize gelir, kapatalım…”
.
Bir başkası:
“Kapatılsın demeyelim, HDP seçmeninin yanında gözükelim, kapatılırsa oylarına talip olma hakkımız olur…”
.
Kapatmak için ikide bir televizyonlara çıkıp demeç vermeye, “Kapatılsın” diye basbas bağırmaya gerek yok ki:
“Anayasa mahkemesine başvurursun, onlar da kanuna bakarlar ve uygunsa gereğini yaparlar…”
Bu kadar basit.
.
Yıllar önce:
“Halkı sokağa çağıranları ve sonucunda akan kanları gördüğünüz halde neden kapatılması için neden harekete geçmediniz?”
.
Şimdi durup dururken aklınıza mı geldi?
Bunun hesabını vermeyecek misiniz?
Yoksa erken seçim mi var kafanızda da, yetmeyen oylarınıza bir takviye arıyorsunuz?
.
Kapatmayı erteleyerek:
Rakiplerinizi “Bunlar HDP ile ittifak yapıyorlar, terörist” diye suçlama hakkınızı koz olarak mı saklamak istiyorsunuz?
.
Anayasa referandumunda “Parti kapatılmasını zorlaştıracağız” diyenlerin şimdi kapatmayı gündeme getirmeleri anlaşılamıyor bir türlü.
.
Bana sorarsanız ben hukukçu değilim,
Haliyle hukukçu gibi düşünmeyebilirim.
.
Bir tarafta:
İnsanların etnik yapılarını kendi çıkarları için kullanan bu partinin arkasında 6 milyon seçmen var.
.
Diğer tarafta:
Çoğunluğu masum oyları kendi saflarına çekemeyen diğer partiler var.
.
Soru şu:
İsteklerini,
Beklentilerini,
Gerçekleştiremeyip,
Onları o coğrafyada yalnız bırakan partilerin hiç mi suçu yok?
.
İnsanlar kendilerine yakın gördüklerine (belki de mecburen) oy veriyorlar.
.
Bu fırsatı kullanan ve Türkiye Partisi olmayı bir kenara bırakıp, etnik köken kullanarak teröristlere yakın olmayı seçen bir takım partililerin oyunlarına geliyorlar.
.
Kapatılırsa bunca oy ne olacak?
“Muhakkak kurulacak yeni bir partiye gidecek.”
Daha önce olduğu gibi.
O halde parti içinde teröre bulaşan her kim olursa olsun cezalandırmak ve bu seçmenin oylarını terörden arındırmak gerekiyor.
.
Yapılacak iş budur.
.
Sıkıntı:
Kimsenin net olmaması.
.
Ülkede hukuk sistemi bile siyasi tercihlere göre işlediğinden, “Ne yapılacağı konusu?” yine onların ağızlarında çıkacak cümlelerde saklıdır.
.
Zira:
“Dilin dediği ile kafasında gezen tilkinin dili farklıdır.”
.
Bizim buradan ahkâm kesmemiz, abes ile iştigaldir.
 
***
Bu isteğimi daha önce de yazdım.
Ve yazımı
Sosyal medyada paylaştım.
Oldukça ilgi gördü.
Yetkililerin yazıyı okumadığını varsayarak tekrar yayınlıyorum.
Belki bu sefer okuyup kulak verirler…

HAYDİ ÇOCUKLAR SOKAĞA
Bu kısıtlamada torunumla beraberdik.
Çocuk sıkıntıdan patladı. .
Elindeki tablete oyun için saldırdı,
Xbox’uyla oynadı,
Birazcık ders yaptı,
Kitap okumaya çalıştı,
Camdan dışarı baktı…
Neler düşündü kim bilir?
.
Ancak bu eve hapsedilmiş ve
Günde 4 saat dışında sokağa çıkmaları yasak çocuklar için bir öneri aklıma geldi. .
Öyle ya,
Biz çocukları değil,
Gelecek olan neslimizi içeri tıktık resmen.
Eşi benzeri olmayan uygulama yine bize aitti. .
Bu çocukların;
Oksijene,
Top oynamaya,
Koşuşturmaya,
Bisiklete binmeye,
Sosyalleşmeye,
İhtiyaçları var… .
Öyleyse,
Şu cumartesi-pazar günleri biz büyüklerin içeride olduğu,
Arabaların trafikte olmadığı zamanlarda,
Onlara izin versek:
Bisiklete binseler,
Caddelerde top oynasalar,
Koştursalar…
Ne dersiniz?
Güzel olmaz mı? .
Sayın valimiz başta olmak üzere, yetkililer lütfen sesimi duyunuz ve bu işe bir el atınız.
Şartları zorlayınız. .
Geleceğimiz olan bu güzel çocukları harcamayalım.
Onları;
Hem fiziksel, hem ruhsal kaybetmeyelim.
Tam aksine,
Mükâfatlandırmış olalım… .
Öneriyi çöpe atmayın, lütfen kaile alın,
Gelecek nesil size minnettar kalacaktır...
 
***
BİR HİNT MASALINDA
Bir fare, kedi korkusu sebebiyle devamlı endişe içinde yaşamaktadır.
.
Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür.
Ama fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de, köpekten korkmaya başlar.
.
Büyücü onu bir kaplana dönüştürür.
Kaplan olan fare, sevineceği yerde, bu kez de avcıdan korkmaya başlar.
.
Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yoktur.
Böylece onu tekrar eski haline dönüştürür ve der ki: “Sana yardım edemem, çünkü senin Korkun, cinsinden değil,
YÜREĞİNİN KÜÇÜKLÜĞÜNDEN kaynaklanıyor”
.
İnsanların da çoğu,
BÜYÜK bir YÜREK taşımadığı için
KORKAR.

Shakespeare der ki:
İnsanların çoğu,
Düşünmekten korkar,
SORUMLULUK GETİRECEĞİ için.
?Konuşmaktan korkar,
ELEŞTİRİLMEYE SEBEP OLACAĞI için.
?Duygularını ifade etmekten korkar,
REDDEDİLMEKTEN KORKTUĞU için.
?Sevmekten korkar,
KAYBETMEKTEN KORKTUĞU için.
?Sevilmekten korkar,
KENDİSİNİ SEVİLMEYE LAYIK GÖRMEDİĞİ için.
?Yaşlanmaktan korkar,
GENÇLİĞİNİN KIYMETİNİ BİLMEDİĞİ için.
?Unutulmaktan korkar,
DÜNYAYA İYİ BİR ŞEY VERMEDİĞİ için.
.
?Ve ÖLMEKTEN korkar,
ASLINDA YAŞAMAYI BİLMEDİĞİ için...
.                                 
Korku:
BİLİNCİ KİLİTLER.