Geçtiğimiz gün yapılan Çanakkale Meclis Toplantısında Başka ile İYİ Partili üye arasında geçen tartışma sonrası söylenen sözler ortalığı ayağa kaldırmıştı.
Geçtiğimiz gün yapılan Çanakkale Meclis Toplantısında Başka ile İYİ Partili üye arasında geçen tartışma sonrası söylenen sözler ortalığı ayağa kaldırmıştı.
.
Bu konuyu bu satırlarda sizlere “Yorumlayarak” nakletmiştim.
.
Bunun üzerine Başkan arayarak “Yanlış anlaşıldığını” söylemişti.
“Ama hiç karşı tarafı yazmıyorsunuz?” Diye de sitem etmişti.
.
Evet haklıydı.
.
Madem ortada bir mesele vardı, yazmak lazımdı.
.
Videoyu tekrar tekrar izledim ve Başkan ile Burak Bey arasındaki tartışmada şunlar söylenmişti.
.
Başkan:
“Yasal olarak ne Milliyetçi Hareket Partisinin, ne İYİ Partinin o komisyona girme şansları yok. Siz gözcü olarak o komisyona katılıp adaba uygun davranmadığınız için arkadaşlar sizin katılmamanızı talep etmişler.”
(Karşı taraftan ‘adap’ kelimesine itiraz)
.
CHP’li bir meclis üyesi açıklamalarda bulundu:
“Aradan 14 ay geçince bazı şeyler unutulmuş olabilir. Burak Bey komisyonumuzda gözlemci olarak bulunuyordu ve kendisi incelemenin devam ettiği konu hakkında parti binasında eline boru alarak bazı açıklamalarda bulundu. O açıklamalar sonrası başkanımızı ve idaredeki arkadaşlarımızı suçlar nitelikteydi. İnceleme yaparken böylesi bir açıklama yapması tabi ki doğru değildi. Bunu bir manipülasyon olarak gördük. O yüzden komisyonla ilişiğini kestik. Olaylar böyle gelişti, şimdi olayları çarpıtmanın âlemi yok…”
.
Neden komisyon dışı kaldığı da böyle açıklandı.
.
Burak Bey bunun böyle olmadığı konusunda sürekli itiraz etse de, konuşamadı ve başka konuya geçildi…
.
İşte size yerel televizyonların, medyanın gücü.
Şimdi Çanakkale’nin seyredebildiği,
Sahip çıktığı bir kanalımız olsaydı her iki tarafı da davet eder, televizyonda demokratik bir şekilde tartıştırırdık.
.
Maalesef televizyon kurma ve yürütme şartlarının ağır olmasından dolayı bundan mahrumuz.
.
İnşallah siz halk olarak bize sahip çıkarsınız da bizler de televizyon yayını ile karşınıza geliriz…
***
KARMAŞIK BİR YAPI…
Son yıllarda kadınlar üzerinde “Anlaşılmadıkları” şeklinde bir takım tartışmalar yaşanıyor.
.
Erkek beyninde Siyah-Beyaz olduğu,
Kadınlar da ise arada gri ve gri tonları olduğu şeklinde bir takım iddialar var.
.
“Bunu ispat edin” şeklindeki soruya şöyle açıklama gelmiş:
Eşlere “Bu akşam yemeğe gidiyoruz, siz de gelin” şeklindeki soruya beyinlerin düşünceleri şöyleymiş.
.
Erkek Beyni:
“Gidelim tabi, hem bir şeyler atıştırırız hem de eğleniriz...”
.
Kadın beyni:
“Ne giyeceğim? Kürk giyemem havalar pek soğumadı. Ayağıma çizme giysem olmaz, siyah rugan giysem, çorap ne giyeceğim? Üzerime yeni aldığım bluzu giyerim de altıma ne giyeceğim? Etek giysem diz üstü olması lazım, zira çizmeyle gitmez. Mini giysem o ortamda olmaz. O bluzun üzerine tek sıra inci kolyem olmaz. Hem küpeleri de yok. Gittiğimizde o kadınla yan yana gelmek istemiyorum. Bir kelime konuşturmuyor, bütün gece onu dinlemek zorunda kalıyorum. Hem ne yiyeceğim? Et söylesem ayıp olur mu acaba? ‘Kilo alacaksın’ derler. Sadece çorba içsem, aç kalacağım. Aman ya Rabbim çantam yok. O bavul gibi çantayı taşıyamam o kıyafetle. Ne yapacağım bilmem. Zaten o yelloz kim bilir ne güzel giyinmiştir. Ben onun yanında sönük kalacağım. En iyisi bu yemeğe gitmemek. Evet evet en hayırlısı bu… Zaten saçlarım da süpürge gibi…”
“Sevgilim bu akşam yemeğe gitmesek olur mu?”
“Neden?”
“Çok başım ağrıyor, dayanılır gibi değil…”
.
Bu söylem karşısında biz erkeler saf saf karımızın yüzüne bakarak içimizden şunu diyoruz:
“Ne oldu şimdi?”
.
Ömür boyu düşünsek çözemeyeceğimiz bir konu, aklımız ermiyor.
Çünkü bizim ‘karmaşık’ bir yapımız yok, biz basit düşünüyoruz…
***
İLK AŞIYI KİM OLMALI?
Aşılar nihayet geldi ve vurulmaya başlandı.
Öncelikle “Haklı olarak” sağlık çalışanlarına vuruluyor.
.
Televizyonlarda canlı olarak verilen yayında “Sağlık Bakanımız” da ilk aşıyı olmuştu zaten...
.
Hemen peşinden bir polemik başladı:
“Neden ilk aşıyı Cumhurbaşkanı olmadı?”
.
Öyle ya,
Hemen hemen her akşam televizyonlara çıkarak, Korona hakkında halkı bilgilendirmeler yapan, bilim kurulu kararlarını paylaşan olarak ilk aşıyı da kendisi olmalıydı.
.
Teoriler peşpeşe geldi sosyal medyada:
“Daha önce aşı olduğu için…”
.
“Osmanlı’da bir gelenek vardır.
Padişahın yemeğini önce ‘Çeşnicibaşı’ yerdi…”
.
“Koskoca Cumhurbaşkanı Çin Aşısı mı olsun?”
.
“İlk aşıyı Cumhurbaşkanı olsaydı, bu sefer de ‘Neden sağlık bakanı önce olmadı?’ diye sorardınız?”
.
Gördüğünüz üzere memleket hep aynı, değişen bir şey yok…
.
Çanakkale’de de başladı aşı uygulaması.
Sağlık İl Müdürü bir açıklama yaptı.
Kendisine sorulan soru şuydu:
“Çanakkale’ye kaç doz aşı geldi?
.
Cevabı şöyle oldu:
“Dozu söylemeyelim…”
.
O halde ben soruyorum:
“Neden?”
.
Nihayetinde bir rakam verilecek.
Neden gizleniyor?
Anlamak mümkün değil?
.
Nasıl bir sırdır bu:
Devlet sırrı mı?
Hükümet sırrı mı?
Bakanlık sırrı mı?
Biyolojik sır mı?
Tıbbi sır mı?
Ticari sır mı?
Uluslararası sır mı?
.
Neden?
.
Açıklamak bu kadar zor mu?
.
Nedenini açıklamak da mı sır?
***
AŞI OLACAK MIYIM?
“Aşı olacak mısın?” sorusuna cevabım:
Ülkemizde uygulanacak olan aşı çeşit olarak “İnaktif” bir aşı.
Kısaca:
Etkisiz hale getirilmiş virüs içeriyor.
.
Aşılama sonucunda vücut direnç olarak bu virüse karşı “Antikor” üretmeye başlıyor.
Yani bu virüse karşı “Savaşçı” üretiyor.
.
Virüsün canlısı vücuda geldiğinde hazırlıklı olmayı hedefliyor ve onunla avantajlı olarak savaşıyor.
.
En etkisiz hali yüzde ellinin üzerinde olarak açıklandı.
.
Bu bile Koronaya yakalananların tedavi sürecini ayakta geçirecekleri anlamına geliyor.
.
Kesin olan şu:
Ölümler olmuyor…
.
.
Peki risk faktörü nedir?
Her aşıda olduğu gibi oldukça düşük (alerjik) bazı riskleri olduğu biliniyor.
Örneğin:
Basit bir grip aşısında bile bu risk var…
Bana gelince:
Büyük ihtimal olacağım.
Zira yoğun bakımlarda uğraşmak istemiyorum…
***
Esnaflara dönüp bir bakın yahu.
Adamları dinledikçe ruhum daraldı, nefes alamadım.
Kısıtlama adı altında alınan önlemler “Karabasan” gibi.
.
Özellikle lokantalara getirilenler anlaşılır gibi değil.
.
Lokantaların önüne koyun dört tane masa, iki kişiden fazla oturmayı yasaklayın.
Adamlar satış yapsın kardeşim.
.
Güzelim yemekler her akşam dökülüyor.
Servis işi pek rağbet görmedi.
İsraf üzerine, israf…
.
İnsanlar:
Mağdur,
Mağdur,
Mağdur…
.
Anlayın artık…
.
Kusura bakmayın ama 500 lira kira yardımı yapmakla olmuyor…