Sabıkalı adam son suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılmış, 2 yıl yattıktan sonra hapisten kaçmış, firarı TV'nin saat 18.00 haber bülteninde halka bildirilmiş…
Sabıkalı adam son suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılmış, 2 yıl yattıktan sonra hapisten kaçmış, firarı TV'nin saat 18.00 haber bülteninde halka bildirilmiş…
Yakalanmamak için son derece dikkat eden adam, hapishane bölgesinden uzaklaşmak için en ıssız alanları seçmiş, ağaçlık bölgelerden, mezarlıklardan sinerek, sürünerek geçmiş…
Sonunda tam gece yarısı evinin zilini çalmış.
Sinirle kapıyı açan karısı:
-“6 saattir nerdesin be! Bu saate kadar ne haltlar yedin bakiim?”
***
25. evlilik yıldönümlerinde kadın kocasına dönüp “Hatırlıyor musun?” diye sormuş, “Bana evlenme teklif ettiğinde acayip şaşırmış ve bir saat tek bir kelime bile konuşamamıştım…”
“Evet… Hatırlamaz olur muyum?” diye cevap vermiş adam iç geçirerek: "Hayatımın son mutlu saatiydi!"
***
Evlenmesine 24 saat kala genç adam bu önemli günden önce babasına herhangi bir öğüdü olup olmadığını sormuş…
“Sadece 2 şey var oğlum…” diye cevap vermiş babası…
“İlk önce haftada bir gece mutlaka erkek arkadaşlarınla birlikte olman gerektiğini söyle ona…”
“İkinci öğüdünüz?”
“O harika geceyi asla o serserilerle harcama..!”
***
-“Anneeee Neden arabayı uçuruma doğru itiyoruz?”
-“Sssssshhh... Babanı uyandıracaksın…”
***
Misyoner görev yaptığı kabilede, Afrikalı bir yerlinin 5 karısının olduğunu öğrenince ailenin hep birlikte yaşadıkları kulübeye gidip olayı yerinde görmek istemiş.
Gördükten sonra iki adam dışarı çıkıp oturmuşlar: “Tanrının emrine karşı gelinir mi? Bir erkek en fazla bir eş alır... Kulübeye girip dördüne daha fazla burada yaşayamayacaklarını, seni artık kocaları olarak tanımamaları gerektiğini söyle!” demiş misyoner.
“Yok ya…” demiş yerli, “Erkeksen gir içeri sen kendin söyle!”
***
Cenaze töreni sonrası rahip orta yaşlı taze dul kadının yanına gidip “Başımız sağ olsun efendim...” demiş üzüntüyle, “Dünyada bu vasıflara sahip bir tane adam inanın bulamazsınız...”
“Aa?” demiş kadın, “Sadece 1 taneyle yetineceğimi kim söyledi?”
***
Karıkoca farklı vardiyalarda çalışıyor, işlerine giderken evin devamlılığını sağlamak için ancak birbirlerine yazılı not bırakıp haberleşebiliyorlardı...
Kadın bir not bırakmış:
“11’de doktor ile randevum var.. Çocuklar senin…”
Ertesi sabah kadın komodinin üzerinde şu notu bulmuş;
“Çok rahatladım.. İkisinin de mavi gözlü olması yıllardır beynimi kemiriyordu!”
***
Karım evlendiğimizden beri mutfağımızın ilk 'düdüklü tencere' sini satın aldı ve ben işten çıkıp eve geldiğimde 'yemek hazır olacak' diye pek sevinçliydi…
Bu akşam büromdan çıkarken onu telefonla aradım,
“Aşkım…” dedim, “Gelirken almam gereken bir şey var mı?”
Heyecanlı bir ses tonu ile “Evet var… Gelirken portatif açılır merdiven getirebilir misin?”
“Aa? Neden?” diye sordum bana,
“Çünkü… Akşam yemeğimiz mutfağın tavanında hayatım..!”
***
Karı koca oturmuş sohbet ederlerken “Karıcığım…” demiş adam,
“Ben ölürsem sen tekrar evlenirsin… Ancak bütün eşyalarımı satacağına söz verir misin?”
“Aa? Neden ki?”
“Bir manyağın eşyalarımı kullanmasını istemiyorum…”
“Yeniden bir manyakla evleneceğimi nerden çıkarıyorsun ki?”
***
Bir aile arabaları ile tatile giderlerken arabayı kullanan baba yolun karşısına geçmekte olan kurbağayı fark etmiş, frene basmış, arabadan inip onu karşı kaldırımın üzerine bırakmış..
Şükran dolu kurbağa önce teşekkür edip daha sonra adama “1 dilekte bulunmasını ve onu yerine getireceğini” söylemiş...
“Köpeğim ilk yarışta birinci olsun…” demiş adam sevinçle...
Kurbağa, arabadan inen köpeğin 3 bacaklı olduğunu fark edince “Bu imkânsız…” demiş, “Lütfen başka bir dilekte bulunun…”
“Şeyy... O zaman karım güzellik yarışmasını kazansın..!”
Kurbağa bu sefer de arabadan inip kendisine doğru yürümekte olan kadını görünce hemen adama dönüp
“Affedersiniz…” demiş, “Şu köpeğinize bir daha bakabilir miyim?”
***
Kadının biri kasabalarında kurulan panayırda şöhretini duyduğu falcının çadırına girmiş.
Falcı, karanlık ve dumanlı bir ortamda önündeki ışıklı kristal topa bakarak gelecek hakkında kendisine gelen mistik haberleri iletmeye başlamış…
“Bunu söylemem kolay değil ama sözü dolandırmayacağım…” demiş üzgün bir ifade ile, “Dul kalmaya hazırlan evladım... Kocan bu sene feci bir şekilde ölecek...!”
Kadın, titreyerek yanan mum ışığında hafif ürpererek falcının yüzüne bakmış, kendine gelebilmek için birkaç defa derin nefes alıp vermiş, heyecandan kuruyan genzini temizleyerek
“B… Bir şey sorabilir miyim?...” demiş,
“Elbette…”
“Pekii... Beraat edecek miyim?”
***
Kadın, elinde köşesinden bir pislik gibi tuttuğu ipek bir mendili sallayarak, sert bir ifade ile
“Bu…” demiş kocasına, “Bu mendil senin sekreterinin değil mi?”
“N… Ne? Nereden buldun?” diye kekeleyerek cevap vermiş kocası…
“Ben bulmadım…” demiş kadın alaylı ve manalı bir ses tonu ile: “Bizim pizza kuryesi delikanlı senin pijamanın sağ cebinde bulmuş!”
***
Eğer bir adam o sırada oynadıkları oyunu “Saçma sapan” veya “Çocukça” buluyorsa mutlaka karısı onu yeniyordur!
***
50 yıllık bir evlilikten sonra adam ölmüş, hemen arkasından onun acısına dayanamayan karısı da öteki tarafa gitmiş.
Bulutların arasında kocasını bir çıtırla kırıştırırken görünce onlara doğru koşarak
“Hayatım..!” demiş sinirle, “Ne yapıyorsun onunla?”
“Yavaş ol, bakalım..!” demiş adam çıtırı kendine doğru çekerken, “Ölüm bizi ayırana kadar diye söz vermiştim ya sana…”
***
Eğer kocanıza her gün bir balık verirseniz doyar..
Ama o adama balık tutmasını öğretirseniz hafta sonları kesinlikle ondan kurtulursunuz..!
***
-“50 yaşındaki kocanızın kalbini tekrar nasıl çarptırabilirsiniz?”
-“Ona hamile olduğunuzu söyleyin…”
***
“Evleniyorum” diye mutlu olan erkek “Yaşasın yılbaşı geliyor” diye sevinen hindiye benzer..
***
Genç kadın bebeğini çocuk arabasına koymuş kaldırımda yürürken eski bir arkadaşı gelip arabanın içine bakmış.
“Ay ne tatlı…” demiş, “Aynı babası…”
“Biliyorum...” demiş genç kadın üzüntüyle, “Oysa kocama benzemesini o kadar isterdim ki..!”