Bu Pazar “Ne yazayım” derken çocukluğum aklıma geldi. .

Bu Pazar “Ne yazayım” derken çocukluğum aklıma geldi.
.
Biz çocukluğumuzda inanın çok mutluyduk.
Televizyon yoktu mesela,
Cep telefonunu bırakın, normal telefonu evimizde 70’li yıllarda gördük.
Arabası olan zengin sayılırdı.
Sinema vardı eğlence olarak.
Radyo vardı, tiyatrosu meşhurdu.
.
Şimdi öyle mi?
.
Dedim “Hatırladıklarımı birbir yazayım da, o günleri yâd etmiş olayım.”
.
Sanki biri benim sesimi duymuş, sosyal medyada o günleri yazmış.
.
Hani meşhur replik vardır:
“Ağanın …. Üzerine … olmaz” diye.
İşte o misal ben de o yazıyı size aktarmak istedim.
.
Eğer 50 yaşın üzerindeyseniz muhakkak hatırlayacaksınız…
.
“Eski dostlar…
Not: “50 yaşın altıysanız bu yazıyı okumayın!”
“Neden” diye sorarsanız…
Söyleyeyim:
“Sıkılırsınız…”
Çünkü bu yazıya konu olan “abileri ve amcaları” pek tanımazsınız…
Onlar benim gibi; yani ALTI on’luğu devirmiş dinozorların arkadaşları…
.
Haa, “Bilmezsiniz” demiyorum…
Duymuşsunuzdur mutlaka babalarınızdan…
Hatta dedelerinizden…
Ama yine de, pek bir şey ifade etmez bu isimler size…
.
Biz onları “Siyah-Beyaz” televizyondan daha önce tanıdık…
Çok ama çok eski dostlar hepsi de…
.
Radyonun içinde “Küçük adamlar”ın olduğunu sandığımız yılların kahramanları…
Koca mahallede sadece bir çocuğun bisikleti olduğu dönemlerin yıldızları…
Yirmi beş kuruşa leblebi tozu ile gazoz alınan günlerin dostları…
.
Kısacası…
60’lı, 70’li yılların vazgeçilmezleri, yol arkadaşları bu “Çizgi” adamlar…
Onlarla yatar, onlarla kalkar, hatta tuvalete bile onlarla giderdik…
Zaman zaman birbirimizle “Değiş-tokuş” yapardık bu kahramanların resimlerini…
Yeni maceralarını, kasabın önünde ciğer bekleyen kediler gibi beklerdik…
.
Kim mi O’nlar?
Bakın bakalım 50’lik çocuklar, kaçını hatırlayacaksınız…
Ammaaa!..
Google amcaya sorup kopya çekmek yok!
Valla salarım “Kırmızı Urbalılar”ı üzerinize…
.
* “Yüzbaşı Tommiks” ile kankaları,
“Doktor Salloso” ve “Konyakçı”
Ayrıca, Kulver Kalesi’nin Hulusi Kentmen tadındaki komutanı,
“Albay Brown”
Tom’un platonik aşkı,
Suzi”
Kahramanımızın atı “Napolyon”
Genç yüzbaşının can düşmanı “Binbir surat…”
* “Teksas” Nam-ı diğer “Çelik Blek” ve ekürüleri “Profesör Okillus” ile bacaksız “Rodi”
Haa, bir de bu ekibin gizemli patronu “Avukat Connely” var…
* “Baltalı ilah Zagor” ve sakar “Meksikalı Çiko”
* “Tom Braks”ın köfte delisi “Tonton”u ile beceriksiz “Baron”u…
* “Kaptan Swing” ve ekibi…
“Bin kunduz Gamlı Baykuş”
“Mister Blöf”
Ayrıca Kaptan’ın manitası “Bety”
Ontorio Kalesi’nin maskotu “Pire torbası Puik”i de unutmayalım…
* En suratsız Ranger:
“Teks Willer”
* Kellerin kralı:
“Boynuzlu Kinova”
* Saçının yarısı siyah, yarısı beyaz olan hasta Beşiktaşlı, karizmatik,
“Pilot Mister No”
* “Kızılmaske” de olarak tanınan, yumruğu kodumu iz bırakan “Fantom”
* Tarzan’ın Avustralyalı versiyonu:
“Zembla”
* Haddini bil, “Pekos Bill”
* Gökler hâkimi, “Gordon”
* Sevgili meslektaşım yaman gazeteci “Tenten”
Tenten deyince, “Kaptan Haddok” ile “Turnusol biraderler”i ve sevimli köpek “Boncuk”u da anmadan geçmeyelim…
* Kovboyların en cool’u “Red Kid”
Ama onu “Kahraman” yapan dörtlünün de hakkını vermek lâzım…
Evet, “Dalton biraderler”den bahsediyorum…
En avanakları, “Averel”
En kurnazları “Joe”
Ortalarda kaynayan “William” ve “Jack”
Ayrıca atların en zekisi “Düldül” ile köpeklerin en aptalı “Rin Tin Tin”e de o güzel günleri bizlere yaşattığı için sevgilerimizi sunuyoruz…
* Son olarak da bizden biri:
“Tarkan” ve her angarya işe Atılan “Kurt”u…
Hadi çıkın gelin eski dostlar…
Bu kadar çakma kahramanın olduğu bu günlerde size çok ihtiyacımız var…
Adnan Sökmen
 
Hatırladınız mı?
Ne günlerdi be!
.
Suat Yalaz’ın “Karaoğlan”ı filan da vardı.
Abdullah Turan’ın “Kara Murat” ve “Tolga”sı vardı.
.
Bunların yanında,
“Gırgır”, “Fırt”, “Çarşaf”, gibi mizah dergileri vardı.
Siyasileri öylesine alaya alırlardı ki, inanamazdık.
.
Şimdi bu dergiler olsa, çizerlerini “Terörist” diye gözaltına alırlardı.
Düşünün işte,
Nereden nereye gelmiş demokrasimiz…