Küresel ısınma, yerküreye düşen yağış miktarının azalmasına neden oluyor.

Küresel ısınma, yerküreye düşen yağış miktarının azalmasına neden oluyor. Kuraklık hemen bütün coğrafyalarda kendini gösteriyor.
Her ne kadar kuraklık artsa da yağışlar da toptancılık yapıyor. Uzun süren kuraklıklar daha da uzun sürebiliyor. Ancak iki günde düşen yağışlar, bir yıllık yağışa denk gelebiliyor. Yağış düzensizlikleri dünyanın hemen her tarafında ortaya çıkıyor. Çöllere yağmur dahi düşmezken kar yağabiliyor. Aslında tüm bu vakalar dünyanın ısınmaya devam ettiğini gösteriyor.
Sel, dünyada ekonomik anlamda en fazla yıkım oluşturan doğal afetlerden biri olarak kabul edilmektedir. Küresel çapta en maliyetli doğal afetler arasında yer almaktadır.
Yapılan bütün hesaplama ve tahminler, iklim değişikliği ve nüfus artışı gibi faktörlerin etkisiyle sel vakalarının daha da artacağını göstermektedir. Sel vakalarının artması kaçınılmaz görünmektedir.
1990’lı yıllardan sonra enerji tüketiminin artması ve bunun için gerçekleştirilen kömür ve petrol tüketimi, atmosferde karbondioksit oranını arttırmaktadır. Bu artış, atmosferde suyun daha fazla tutulmasına ve kuraklığa neden olmaktadır. Bununla birlikte, yağış rejimleri değişmekte, sıra dışı zamanlarda dünyanın değişik bölgelerinde aşırı yağışlar görülmektedir.
Aşırı yağış ve sellerle ilgili olarak daha önce hiç hesaba katılmayan baraj ve göletlerin taşkınları önlemede çok etkili olmaya başladıkları fark edilmeye başlandı.
Yapılan araştırmalara göre 100 yılda bir meydana gelse de dünya üzerinde yaşayan insanların önemli bir kısmının sel vakalarından etkilendiği, can kaybı veya maddi zarar gördüğü dikkati çekiyor. Dikkati çeken başka bir tespit de, baraj ve göletlerin sel vakalarının olumsuz etkilerini %15 oranında azalttığı yönünde.
Hâlihazırda dünya genelinde büyük nehirlerin yaklaşık yarısının üzerinde baraj bulunuyor. Akış sistemleri barajlarla düzenleniyor. Yine mevcut nehirler üzerinde halen yapımı devam eden 3700’den fazla baraj inşaatı bulunuyor.
Nehirler üzerinde inşa halinde olan barajları hemen tamamı elektrik enerjisi üretecek şekilde planlanıyor. Hidroelektrik santralleri aynı zamanda küresel ısınmayla mücadele kapsamında değerlendiriliyor.
Barajların su taşkınlarını önlemesi ve suyun akışını kontrol altına alması hesap edilirse sel zararlarının etkilerini azaltmada önemli rol oynayacağını gösteriyor. Kırk yılda, yüz yılda bir de meydana gelse, selin telafisi imkânsız can ve mal kayıplarına neden olduğunu hemen herkes bilmektedir.
Barajların taşkın koruma alanında etkileri konusunda çok fazla bilgi bulunmuyor. Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç bulunuyor. Barajların sel ve su baskınlarının önüne geçilmesinde etkinliklerinin tespit edilmesi, gerekiyorsa bu alanda da yeteneklerinin geliştirilmesinde yarar bulunuyor.
Barajların aslında tesis edildiği bölgelerde olumsuz yönleri de bulunuyor. Hem akarsu habitatlarını değiştirmesi, hem de kapladığı alanda tür kayıplarına neden olması nedeniyle baraj inşaatları çevrecilerden ciddi tepkiler alıyor. Bu anlamda, barajların elektrik üretimi, su kaynaklarının sürdürülebilirliği ve taşkınların önlenmesi boyutlarıyla yeniden değerlendirilmesinde yarar bulunuyor.