Türkiye’nin gündemi oldukça kalabalık.

Türkiye’nin gündemi oldukça kalabalık.
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Kim kime cevap veriyor belli değil.
Karıştı ortalık.
.
Ekonomi unutuldu,
Erken seçim unutuldu,
Baskılar,
Başarısızlıklar…
Gitti,
Dağıldı,
Gündem değişti…
.
Gündem ne?
Boğaziçi…
.
Gündem ne?
Yeni Anayasa…
.
Yani?
İktidar yine başardı.
Asıl meseleyi unutturdu,
Muhalefete hapı yutturdu…
.
Peki,
Madem öyle iktidarın gündemine gelelim.
.
Neydi,
Boğaziçi…
.
GBV açıklama yapmış ve gündeme dair soruları cevaplamış:
“Boğaziçi Üniversitesi üzerinden ikinci bir gezi kurguluyorlar” diyor.
.
Neye göre?
Alınan istihbarata göre.
Hangi istihbarat bu?
.
Çocuklar silah kullanmamış,
Saldırmamışlar,
Yaralama yok.
Sadece sloganla itiraz etmişler.
.
Sizi gidi geziciler sizi…
.
Zaten
Ya Terörist,
Ya FETÖ’cü,
Ya Ergenekoncu,
Olacaklardı.
.
Bu sefer “Gezicilikte” karar kılınmış belli.
.
Devam ediyor açıklamasına:
“Olaylar sonucunda gözaltına alınanlara bakıyorsunuz, 108 şüpheliden sadece 7’si Boğaziçili. 15 şüpheli üniversite öğrencisi bile değil. Ayrıca gözaltına alınanların 79’u DHKP/C, TKP-ML dâhil olmak üzere terörle iltisaklı.”
.
Çok güzel!
.
Bakın!
Teröristler,
Bölücüler,
Gezicier,
Nasıl da suçüstü yakalanmışlar.
Süper bir iş…
.
Ama bir sorun var.
Tutuklu sayısı (bugün itibari ile) 9 kişi.
.
Geri kalanı?
Serbest…
Nasıl oldu bu?
Hani teröristler?

Açıklama devam ediyor:
“Bu süreçte CHP’den ‘YÖK kaldırılsın ya da yapısı değiştirilsin’, ‘rektör atamaları yeni bir hukuki düzenlemeye kavuşturulsun’ şeklinde herhangi bir öneri geldi mi? Hayır. Yapıcı muhalefet, yıkıcı muhalefetten çok daha kıymetlidir.”
.
İşte bu soru:
Doğru mu,
Yanlış mı?
Bilemedim.
.
Ancak,
Allah’tan elimizin altında İnternet denilen online kütüphane var da, hemen girip çabucak baktım tabi.
.
“CHP kaç tane kanun teklifi vermiş?” Diye.
Aldığım cevap şuydu:
“Muhalefet partilerince geçen yıl TBMM’ye verilen 662 kanun teklifinden hiçbiri gündeme alınmadı ve yasalaşmadı.”
.
İktidar partisi sadece bir yılda verilen 662 kanun teklifini gündeme bile almazken,
CHP’nin vereceği YÖK ve Rektör atamaları ile ilgili teklifleri mi gündeme alacaktı?
.
Buna inanmak pek sağlıklı olmaz sanırım.
“Oxford vardı da okumadık” mantığı burada geçerli değil.
“Siz hazır Ortadoğu Üniversitesi’nde okumamışsınız, Boğaziçi’nde de okumamışsınız ama çıkıp Oxford olsaydı okurduk” yakıştırmasına dayanıp, “YÖK ile ilgili kanun teklifi verselerdi” demek akıl karı değil.
.
Bu 662 rakamı sadece bir senelik rakam.
Bunu 18 sene ile çarparsak?
Boşa kürek çekilmiş gibi bir his var içimde…
.
Neyse efendim biz gelelim ikinci gündem konusuna.
Yeni Anayasaya…
.
Türkiye’de bugün kimse ortak akılla yapılacak “Milli Anayasaya” hayır demez.
.
Ancak kuşku şu:
“Mühürsüz oylar sayılacak mı?”
.
GBV açıklaması devam ediyor:
“Yeni bir anayasa yapılacaksa, gereksiz kavgalara, tartışmalara, sığ siyasi hesaplara heba edilmesine müsaade etmemeliyiz.”
.
İyi de tartışılmadan Anayasa nasıl olacak?
Herkesin her konuda anlaşması mümkün değil ki?
Asgari müştereklerde anlaşılır.
Kimse kimseye hiçbir şeyi dayatamaz.
.
Ama siz derseniz ki:
“Bir kişi ‘Şunlar olsun’ desin, diğerleri kabul etsin…”
O başka…
.
GBV açıklamasına devam:
“Sayın Bahçeli’nin yapıcı yaklaşımı oldukça değerli. Süreç belirlenirken bu tecrübelerden de faydalanılmalı. 83 milyonun imza atabileceği bir metin tabii ki mümkün değil; ama ortak paydalarımızı büyütmeliyiz. Yeter ki iyi niyet olsun. Herkes sürece soğukkanlılıkla yaklaşmalı ve üzerine düşeni yapmalı.”
.
Kısaca yeni Anayasaya,
Devlet Bahçeli’nin teveccühü ile karar verildi.
83 milyon bir tarafa, Bahçeli bir tarafa…
.
Açıklamada daha önce defalarca gündeme getirilen “Barajı düşürelim” şeklindeki istekler red edilirken, bu sefer birdenbire bunu tartışma isteği ön plana çıkıyor.
.
Bakın ne denmiş?
“Yeni sistemle birlikte özellikle ittifak yasasıyla Türkiye’de siyasi konjonktür de değişti. Siyasi Partiler Kanunu’ndan Seçim Kanunu’na, barajın düşürülmesinden seçim bölgelerindeki daraltılmış alternatiflere kadar birçok konuyu tartışmak gerektiği kanaatindeyim.”
.
Sürekli;
Reddedilen,
İnkâr edilen,
Kabul edilmeyen,
“Anketler” galiba doğru söylüyor.
 
***
İŞ YAPAR AMA KÖPRÜ VAR
Muhalefetin gündeminde ise Muharrem İnce var.
Günlerdir beklenen oldu ve İnce, 40 yıldır hizmet ettiği partisinden “e-devlet” yoluyla “İstifa” etti.
(Şu sistemi icat edenden Allah razı olsun, yoksa ‘istifa’ göremeyecektik)
.
Cumhurbaşkanı adayı gösterilirken “Gel bakalım Muharrem” diye kürsüye çağrılan deneyimli siyasetçi, sanırım buna fazlasıyla alınmış ve nihayetinde CHP ile olan beraberliğini zamanı geldi diyerek sonlandırdı.
.
“Memleket Hareketi” adını verdiği yeni bir oluşumla yola çıkan İnce, yanına daha önce CHP’den istifa eden milletvekillerinin de aldı.
.
Bu kararını uygulamak için partileşme kararı alan İnce, CHP’yi “Tabela Partisi” olmakla suçladı.
.
Cumhur İttifakı içinde kesinlikle yer almayacağını söyleyen Muharrem İnce, kuracağı partinin isim, logo ve genel merkezinin hazır olduğunu söyledi.
.
Bu istifanın ardından bir açıklama yapan CHP sözcüsü Faik Öztrak, Muharrem İnce’yi eleştirerek:
“Bu partinin gerçek evladı olduğunu iddia edenlerin, CHP’yi Cumhur İttifakı ağzıyla suçlayarak partiden ayrılmalarını doğru bulmuyoruz” dedi.
.
Olaylar böylesine gelişirken ben bu istifaya başka bir gözle bakmak istedim.
.
CHP’lilerin “Cumhur İttifakı ağzıyla” dediği İnce’nin bu hareketinin partiye zarar vereceğini düşünmesi abes.
.
Köklü parti olduğunu söyleyen CHP’nin kendilerine göre bu “Cılız” hareketten korkmamaları gerek.
.
Aynı AK Partinin “Yeniden Refah, Saadet, Deva ve Gelecek Partilerinden” korkması gibi bir şey…
.
Partiler köklü ise bu tip hareketler “Vız gelir, tırıs gider…”
Ama değillerse:
“Korkunun da ecele faydası yoktur…”
.
Misal:
“Demirel 6 defa gitmiş, yedi defa gelmiştir. Etrafınıza bakın, gidecek olan bir daha geri gelebilir mi?”
“Köklü Parti” diye ona denir…
.
Tabi içlerinde şunu da diyen olabilir:
“Ah bir gelsem gitmeyi düşünürüm…”
.
Faik Öztrak’ın dediği gibi eğer CHP 2018’de neyse, 2021’de de aynıysa işleri zor.
O vakit beğenip seçmediğini şimdi halk niye seçsin?
Hangi değişikliklere göre renk değiştirsin?
Bir düşünmek lazım…
.
Neyse biz gelelim İnce’ye.
.
Muharrem İnce 40 yıldır çeşitli kademelerde görev almış deneyimli bir siyasetçidir.
Daha önce partisinden ayrılanların başına nelerin geldiğini bilecek kadar tecrübelidir.
.
Aynı zamanda Fizikçidir.
“Yoktan var, vardan yok edilemez” çizgisini bilir ve Fizik Kanunlarının değişmeyeceğini, denge problemlerini iyi bilir.
.
Oynayacağı rolü iyi seçmiş bence.
Zaten oluşumun adını “Memleket” ve “Hareket” koymakla işareti vermiş.
.
“Memleket” kelimesindeki şifreden onun ne yapacağını anlıyoruz.
.
Hoş kendisi de inkâr etmiyor ve “Siyasi yelpazenin neresinde olacaksınız?” sorusuna açık açık cevap veriyor:
“Aşıyı vururken AK Partili, CHP’li, HDP’li, MHP’li diye bakıyor muyuz? Bakmıyoruz. Aşı hepimize lazım. Türkiye’de de siyasi çözüm de hepimize lazım. Sadece solculara lazım, sadece sağcılara lazım değil. Türkiye’de iktidardan da muhalefetten de memnuniyetsiz ciddi bir kesim var. Her partiden insanlar var. Durumdan memnun değil. İlla kendimizi siyasi duruşlarla konumlandırmak zorunda değiliz. Biz Cumhuriyetçi bir yapı olacağız” dedi.
.
Kısaca:
“İktidardan da, Muhalefetten de oy alacağım” diyor.
.
Yani,
“Yönümüze değil,
Bize inanan her partiden insan oy verecek” diyor.
.
Başında “Ecevit şapkası” var,
Parti isminde “Memleket” var,
Dinamik parti olduğunu belirten “Hareket” kelimesi var,
Köylüye, dula, yetime, işçiye, memura “Süleyman Demirel” ağzıyla hitap ediyor,
Zaman geliyor sertleşiyor,
Zaman geliyor duygusallaşıyor…
.
Uzaktan bakınca,
Adam işi biliyor…
.
İş yapar mı?
Yapar…
.
Peki halk ne diyecek?
Göreceğiz.
.
Ancak,
“Bu köprünün altından daha çok suların akacağını da” unutmamalı…