Bitkilerle tedavi öteden beri insanoğlunun şifa için en fazla başvurduğu yöntemlerden birisi olmuştur.

Bitkilerle tedavi öteden beri insanoğlunun şifa için en fazla başvurduğu yöntemlerden birisi olmuştur. Sentetik kimya sanayinin gelişmesi ve ucuz ilaç elde etmenin yaygınlaşmasına rağmen hala sıklıkla başvurduğu yöntemlerin başında gelmektedir. Sentetik ilaçların yan etkilerinin fazla oluşu ve hastalık etmenlerinin dayanıklılık kazanması bitkilerle tedavinin önemini her geçen gün artırmaktadır.
Fitoterapi bitkilerle tedavi anlamına gelmektedir. Bu kelime ilk olarak Fransız hekim Henri Lenclerc tarafından bundan 150 sene evvel kullanılmıştır.
Fitoterapinin tarihi çok eskilere gitmektedir. Günümüzde ise eczacılığın farmakognozi bilim dalı tarafından ele alınmaktadır. Geçmişteki fitoterapi uygulamaları ile günümüz arasında en büyük fark, artık bitkilerin bütünüyle değil, faydalı parçaları veya etken maddelerinin çıkarılması suretiyle tedavide kullanılması şeklindedir. Örneğin eskiden bir bitkinin uçucu yağından faydalanmak için onun çayı yapılıp içilirken, günümüzde o bitkideki uçucu yağ ekstre edilerek tek başına kullanılmaktadır. Bu da bitkinin diğer faydasız ancak yan etkileri de olabilen bölümlerinden hastayı uzak tutmayı sağlamaktadır.
Bitkilerin tedavide kullanılışına ilişkin ilk yazılı belge M.Ö. 3000'lere kadar gitmektedir. Güneydoğu Anadolu’da, Mezopotamya’da Sümer, Asur ve Akad uygarlıklarında bitkisel ilaçların kullanıldığına dair arkeolojik buluntulara rastlanmaktadır. Yine Çin ve Hint tıbbında da bitkilerin önemli bir yeri bulunmaktadır. Yunan tıbbının babası sayılan Hipokrat'ın kitabında bitkisel tedaviyle ilgili kısımlar bulunmaktadır. İslam dünyasının en büyük alimlerinden olan İbn Sina ve Al Gafini'nin bitkisel tıp konusunda önemli eserleri bulunmaktadır. İbn-i Sina’nın "El Kanun fi't tıbb" kitabında şifalı bitkilerin tanıtımı ve kullanılışına geniş yer verilmiştir.
Herbalizm, bitki ve bitki özlerinin kullanımına dayalı modern tıp dışında kalan bir geleneksel tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. İlk medeniyetlerden günümüze hemen her toplumda var olan, bitkiler üzerinde araştırma yapan, çeşitli işlemler uygulayarak bitkilerden elde ettiği karışımları insan veya hayvanların tedavisinde kullanan kişilere de herbalist adı verilmektedir.
Çinlilerde, Hindularda ve Kızılderililerde hesbalistlerin toplumda saygın yerleri bulunmaktadır. Türkiye'de herbalizmin en tanınmış örneği ölümsüzlük iksirini bulduğu anlatılan efsane halk hekimi Lokman Hekim’dir. Türkiye'de herbalizm veya aktarlık hemen her şehirde bulunmaktadır. Şifalı ot, bitki, yaprak, kök ve çiçeklerini satan aktariye dükkânlara her şehirde rastlamak mümkündür. Her ne kadar reçeteli, eczaneler vasıtasıyla bitki çaylarının satışı organize edilmeye çalışılıyorsa da, bu meslek daha da gelişecek durumdadır. Çünkü insanoğlu eski çağlardan bu yana tedavi için her yola başvurmaktadır. Hatta bazı durumlarda bir doktorun tedavisiyle dahi yetinmeyenler çoğunluktadır. Bazı herbalistler ticari kaygılarla şarlatanlık yapsa da bilimsel olarak etkileri ve etken maddeleri tanımlanmış, onaylanmış bitkisel ürünler tıbbi tedavide tamamlayıcı ve destekleyici olarak önemli rol oynamaktadır.
Fitoterapinin yaygınlaşması, alternatif tıbbi tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi elbette bilimsel metotlarla geliştirilmiş bitkisel ilaçlarla mümkündür. Bu konuda çağdaş dünyada, özellikle Almanya’da çok ciddi çalışmalar yapılmakta ve bitkisel ürünler elde edilmektedir.