Gelişen dünya şartlarına uyma çerçevesinde ve gittikçe elimizden kayan dünyaya uzayda alternatif bulma çabaları kapsamında çalışmalar yapmamız elzem olmuştu.
Gelişen dünya şartlarına uyma çerçevesinde ve gittikçe elimizden kayan dünyaya uzayda alternatif bulma çabaları kapsamında çalışmalar yapmamız elzem olmuştu.
.
Hatta geç bile kaldığımız uzay çalışmaları için yapılan ve yapılacak atlımlar çerçevesinde belirlenen hedefler Erdoğan tarafından açıklandı.
.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenlenen “Milli Uzay Programı Tanıtım Toplantısı”nda bu konu ile ilgili olarak 10 uzay hedefini tek tek müjdeledi.
.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydumuz ‘İmece’nin entegrasyon işlemleri tamamlandı, testleri sürüyor.” diyerek, “2023 sonunda yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle Ay’a ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz.” şeklinde konuştu.
.
Son hedefin ise “Bir Türk vatandaşının uzaya gönderilmesi” olduğunu açıkladı.
.
Şimdiye kadar yapılanlar ve hedefler güzel.
İnşallah bunları gerçekleştiririz de uzay konusunda kimseye bağımlılığımız kalmaz.
.
Erdoğan, bu programı tanıtırken:
“Biz, astronomi, matematik ve tıp gibi temel bilimlere öncülük etmiş, çığır açmış bir medeniyetin mirasçılarıyız. Türk ve Müslüman âlimlerin asırlar önce yaptığı çalışmalar sayesinde bugün uzay çağını konuşabiliyoruz.” diyerek Türk ve Müslüman alimlere atıfta bulundu.
.
Bu isimleri tek tek hatırlattı:
“Güneşin kendine özgü hareketi olduğunu ilk keşfeden, Batılıların ‘Alfraganus’ adıyla bildiği İlk Türk ve Müslüman astronom ‘El Fergani’dir.
Andromeda gök adasını ilk kez gözlemleyen Batı dünyasında ‘Azopi’ adıyla tanınan ‘El Sufi’dir.
Jeodezi biliminin kurucusu, yer çekimi fikrini Newton’dan 7 asır önce dile getiren, güneşin hareketlerinden mevsimlerin başlangıç dönemine hesaplayan ve yaşadığı asra ismini veren ‘El Biruni’dir.
Gök cisimlerinin yere olan uzaklığını, yerkürenin eksenindeki eğikliğini günümüz hesaplamalarına en yakın değerde bulan, İstanbul'un enlem ve boylam derecesini belirleyen Ayasofya’nın ilk müderrisi ‘Ali Kuşçu’dur.” diyerek geçmişimizin temel bilimlere uzak olmadığımıza vurgu yaptı.
.
Konuşmasına devam ederek:
“Kontrol, denge kurma ve ayarlama bilimi olarak bilinen ‘sibernetikin’ kurucusu, su saatlerinden şifreli anahtarlara kadar birçok otomatik mekanizmayı tasarlayan ‘El Cezeri’ dir.
Trigonometri ilminin babası, sinus, kosinus, tanjant ve kotanjantın tanımı ve ispatlarını yapan, ekliptik ile Ekvator arasındaki mesafeyi ilk kez gerçeğe en yakın hesaplayanın ‘Takiyüddin’, Gökkuşağı ve halenin oluşumunu inceleyen, optik bilimi ve astronomi alanında döneminin en büyük otoritesi ‘Mirim Çelebi’dir” dedi.
.
Tüm bunları yaşamış ve bilime yön vermiş ilim adamları yetiştirmiş devletler olarak dinin,
Siyasi çekişmelere alet edilmesi ve gerçek değerinin anlaşılmaması yüzünden zararlı olduğu da “Takiyüddin” olayı ile ortaya çıkmış.
.
Erdoğan’ın bahsini ettiği bilim adamı “Takiyüddin”, İstanbul’da padişah emriyle büyük bir rasathane kurmuş.
.
Ancak, o yılarda meydana gelen veba salgınını rasathanenin kuruluşu ve bir kuyruklu yıldızın görülmesine bağlayan cehaleti kendisine elbise olarak giymiş bir takım çevrelerin baskısı sonucu Şeyhülislam Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi: “Rasathaneler bulundukları ülkeleri felaketlere sürükler” fetvasını vermiş.
.
Hatta bazı rivayetlere göre Takiyüddin ve yanında çalışan personelin bu rasathanede “Meleklerin bacaklarına baktıkları” dedikodusu yayılmıştır.
.
Tüm bunların sonucu rasathane 1580 yılında, Padişah III. Murad’ın emriyle denizden topa tutularak rasathane yıkılmış.
İçindeki aletler parçalanmış.
.
Takiyüddin, tarihsel kaynaklarda döneminde Doğu’nun ve Batı’nın en iyisi olarak geçen ve Osmanlı Devleti tarihinde tek olan bu gözlemevi yıkıldıktan sonra köşesine çekilmiş ve en verimli yaşında (63) vefat etmiş.
.
Kısaca:
Bilim adamlarımızı, din ile hareket ettiğini söyleyen bir takım cahillerin elinden acilen kurtarmamız gerekiyor.
.
O tarihteki cehalet şerbetini günümüzde bile hala içen olduğunu unutmadan hareket etmeliyiz.
15 Temmuz olayı da bunun bir örneğidir.
.
Dinimizin:
“İlim, Çin’de de olsa gidip arayınız…”
“Bana bir harf öğretenin kölesi olurum…” şeklindeki yönlendirmelerini unutup, bilime, ilime savaş açan bu cühela takımını Allah’a havale ediyorum.
…
Boğaziçi olayları hala gündemdedir.
“İlgili-ilgisiz, bilgili-bilgisiz” herkes bir şeyler söylemektedir.
.
Dün ajanslara bir haber düştü:
Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Boğaziçi öğrencilerine atfen şunları diyor:
“Boğaziçili misiniz, Boğazdışılı mısınız onu bunu bilmem. Aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Biz abdest alır dışarı çıkmayız. Bizim zaten abdestimiz var. Bilin istedik de… Şöyle söyleyeyim. Siz hani bir ayı geçti eylem yapıyorsunuz ya. Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz bilin istedim.”
.
Türkiye’nin en iyi üniversiteleri arasında gösterilen okulun kapatılmasına yönelik şu cümleleri kullanmış:
“Şöyle yapalım. Boğaziçi üniversitesini kapatalım, yerine üniversite kuralım…”
TOPAL MOLLA…
Şimdi gelelim meşhur Topal Molla’ya.
.
Olay Afganistan’da geçmiştir.
“1919 yılında Afganistan’ın yönetimini İngilizlerden bağımsız yürütme hakkını Ravalpindi savaşı ile kazanan Emanullah Han, 1923’de kendisini padişah ilan eder.”
.
“Afganistan üzerinde ekonomik yaptırımlarını kaybetmek istemeyen İngiltere, ‘Lawrence’ tipi bir İngiliz ajanını görevlendirir. “
.
İngiliz Ajanla birlikte görevli gelen diğer ajanlar, Topal Molla lakabı verilen ajan hakkında kerametler anlatmak üzere bölgeye dağılırlar. Köy köy, kasaba kasaba gezerek Topal Molla’nın kerametlerini anlatırlar.”
.
“Molla, bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde binlerce, üç yıl içerisinde yüz bin civarı mürit toplar etrafında.”
.
“Kral Emanullah Han’a karşı, müritlerini kışkırtır ve müritleriyle beraber ülkeyi iyice karıştırır.”
.
“Ülkede kardeşkanı dökülmeye başlayınca, halkı karşısına almaktan korkan Emanullah Han, 1928’de ülkesini terk eder. Molla’nın ‘Ajan’ olduğunu bildiği halde, halkına bunu söyleyemez. Bir daha da ülkesine dönemez.”
.
“Emanullah Han, Kabil Havalimanı’nda İtalya’ya gitmek üzere uçağın hareketini beklerken bastonlu, İngiliz tipi takım elbiseli, beyaz şapkalı bir adam yanına yaklaşır.”
.
“Bu kişi Topla Molla’nın kendisidir. Kralı selamlayarak:
‘Benim ajan olduğumu bildiğin halde neden bunu halkına söylemedin? Bu benim en büyük korkumdu, ama sen bunu bile yapamadın! Bildiğin halde neden sustun?’
Kral Emanullah Han: ‘Söyleseydim daha da kötü olayların olabileceğinden korktum. Çünkü halkımın size olan güveni çok fazlaydı’ der.”
.
Siz siz olun, “Allah’tan başka kimseye inanmayın.”
Zira;
Bu devirde kimin ne olduğu belli değil…