Dünyanın dört bir yanında iklim değişimleriyle ilgili çeşitli modellemeler yapılıyor.
Dünyanın dört bir yanında iklim değişimleriyle ilgili çeşitli modellemeler yapılıyor. Geçmişten günümüze değişimler incelenerek, geleceğe dair tahminler yapılmaya çalışılıyor.
Türkiye’nin batı bölgeleri 15-20 yıldır uzun sürek güz kuraklıkları yaşıyor. Sonbaharda yağışlar geç geliyor. Pürenin çiçek açamadığı yıllar çoğalmaya başladı. Çanakkale son on yılda altı defa güz kuraklığı yaşadı. Güz kuraklıkları kışlık ekimleri geciktirdiği gibi verimin de azalmasına neden oluyor.
Tipik Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yapılan bir iklim modellemesinde sonbahar yağışlarının yaklaşık bir ay geç düştüğü ortaya çıktı. Eyalette orman yangınlarıyla mücadele eylem planları da buna bağlı olarak uzatıldı. Mayıs ve Ekim ayları arasında çalışan yangın müdahale ekipleri kasım ayında da görev yapıyor artık.
Kaliforniya'nın yağmur mevsimi, son yıllarda göreceli bir şekilde kısalmaya devam ediyor. 50-60 yıl öncesinde Ekim ayında başlayan güz yağmurları, artık Kasım ayında başlıyor.
Yapılan araştırmada, 60 yıllık iklim verileri incelenmiş ve yağışların Ocak ve Şubat aylarında yoğunlaştığı ortaya çıkmış. Uzun yıllar ortalamalarına göre de sonbahar yağışlarında 27 günlük bir gecikme olduğu görülüyor.
Yağmur mevsiminin gecikmesi, orman yangınlarının etkisini de artırıyor. Özellikle hava sıcaklığındaki keskin değişimler, rüzgâr hızını artırıyor ve çıkan yangınları kontrol altına almak güçleşiyor. Yangın çok daha hızlı yayılıyor ve çok daha geniş alanları etkileyebiliyor.
Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü coğrafyalar, küresel ısınma ve iklim değişikliğinden daha fazla etkileniyor. Yıllık yağış miktarlarında çok büyük değişimler veya azalmalar olmasa da, yağışın yıl içerisindeki dağılımı değişiyor.
Kışı ılıman geçen bölgelerde yağış toptancılık yapıyor. Kısa sürede çok yoğun yağışlara rastlanabiliyor. Bir ayda bir yıllık yağışa denk gelecek yağışlar meydana geldiği gibi kış mevsiminde kuraklık ortaya çıkabiliyor.
Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü coğrafyalarda su yönetimi, gelecekte çok daha önemli hale gelecek gibi görünüyor. Özellikle kısa sürede meydana gelen yoğun yağışların yıkıcı etkilerinin azaltılmasına yönelik tedbirlere ihtiyaç bulunuyor. Sel ve taşkın önleme tedbirleri öncelikli görünüyor. Diğer yandan uzun süren kuraklıklara karşı da su depolama alanlarının artırılması, baraj ve göletler dışında şehirlerde ve yerleşim yerlerinde su depolama havuzlarının oluşturulmasında yarar bulunuyor.
Suyun daha verimli kullanılması gerekiyor. Hemen her alanda su yönetim sistemlerinin oluşturulması zorunlu görünüyor. Tarımsal sulamada kısıtlı sulama sitemlerine geçilmesi gerekiyor. Kurağa daha dayanıklı bitki türleriyle üretim yapmak alınacak tedbirlerin başında geliyor. Ekim ve üretim sistemlerinin yeniden düzenlenmesinde yarar bulunuyor.
İçme ve kullanma suyu yönetiminde yerel yönetimlerin su tasarrufunu özendirecek tedbirlere ihtiyaç var. Elbette kullanıcıların eğitimi, kamu spotları, su israfını azaltacak uygulamalardır.