“Barajlar kurudu, Kuraklık başladı, Yağmur duası” derken...
“Barajlar kurudu,
Kuraklık başladı,
Yağmur duası” derken,
Önce yağmur fırtına,
Peşinden kar ve fırtına…
.
Baraj yüzde elli dolmuş,
Eh, iyi haber.
En azından bu seneyi kurtardık sayılır…
.
İşte bu Yaradan’ın bize bir uyarısıydı.
.
Önce kuruttu,
Sonra verdikçe, verdi…
.
Kuruttu derken:
“Sağladığım ekolojik düzeni bozarsanız, canınıza okurum” dedi.
.
Kime dedi?
Verimli arazilere,
Ormanlık alanlara,
Deniz ve göl kenarlarına,
Yerleşim merkezlerinin tam ortalarına
Enerji tesislerine izin verip,
Dengeleri bozan İktidara…
.
Uzun yıllardır yağmadığı için,
Çiftçimiz dâhil kar isteyen millet olduk.
İnşallah,
İktidar Res’lere, Jes’lere izin vermekten bıkar da, Allah bize mevsim normallerini yaşatır…
***
EMPATİSİ BİLE ZOR…
Daha sonraki yazılarımda da defalarca değineceğim konu ise şu:
13 Şehit…
.
İnsanlık duvara toslamış,
Gözler iyice kararmış,
İnsan öldürmekle fikirlerinin kabul edileceğini sanan bir vahşet tacirleri var karşımızda.
.
Empati yapın,
2015’ten beri tutsak olarak tutuluyorsunuz.
Ne olacağınızı bilmiyorsunuz.
Yüzünüze yemediğiniz hakaret,
Edilmeyen işkence kalmamış vücudunuzda.
Tam 6 yıl boyunca “Ha öldüm, ha öleceğim” korkusuyla uyanıyorsunuz. (Uyuyabiliyorsanız tabi)
.
Ağzından salyalar akan gözü dönmüş birinin iki dudağı arasında hayatınız.
.
Kendinizi savunma durumunuz yok,
Silahınız yok…
.
İşte o sabah geliyor birileri yanınıza;
“Kalkın” diyorlar belki de tekmeleyerek.
“Nereye gittiğinizi” soramıyorsunuz bile korkudan.
.
“Yatın” diyor,
Güçsüz ve
Savunmasız bu insanlara yapacağı infazın alçakça gururuyla.
.
Ateş ediyor kafalarına tek, tek…
Herkes sırayla ölüyor.
Siz sıranızı bekliyorsunuz…
Ne acı…
.
Şimdi,
Güttükleri sözde davanın inanılırlığı olabilir mi?
Bu işin siyaseti olabilir mi?
Bunu savunacak bir tane insan evladı olabilir mi?
Devlet kapısında ekmek yerken, kaba pislemek olabilir mi?
.
Yeter artık!
Pembe gözlüklerimizi çıkaralım.
.
Bu olay bir milattır,
Herkes gardını alsın…
.
Ancak,
Bu insanlar acaba kurtarılamaz mıydı?
Onu da önümüzdeki günlerde yazacağım.
***
ACİL’E TEŞEKKÜRLER…
Cuma günü üzerinize afiyet biraz üşütmüşüm.
Böbreklerden.
Haliyle oldukça sıkıntı yaşatıyor.
.
Devlet Hastanesi acil kliniğinde yapılan tahlil sonucu verilen ilaçlarla iyileşmeye, ayakta durmaya çalışıyorum.
.
O sebeple yazılarımda bir aksama olursa kusura bakmayın, elimden geldiğince yazmaya çalışacağım.
.
Bu arada acil servisteki personele, doktorlara buradan teşekkür etmek isterim, ilgilerinden dolayı.
Herkese aynı ilgi ile davranıyorlar, “Bravo” diyorum.
.
Bazılarınız “Zaten işleri bu” diyebilir.
Ama bu devirde bizim hastanelerimizde çalışanlarımız gibisini bulmak zor.
.
Ancak hastane yönetimine şunu demek istiyorum:
“Acil servis bekleme salonu çok soğuk, lütfen orayla ilgilenin. Karşılıklı iki kapı olması ile oluşan cereyan bu durumu yaratıyor olabilir.”