Bugün pazar. Benim tatil günüm. Ama hastalığım ufakta olsa hala beni terk etmedi.

Bugün pazar.
Benim tatil günüm.
Ama hastalığım ufakta olsa hala beni terk etmedi.
.
Eh yaşlılık tabi.
İnsan yaşlanınca hastalığı da geç atıyor üzerinden.
.
Bugün için sizlere hafta içi notlar almıştım önce onlarla başlayayım istedim ki:
Şu Koronalı günlerde gülümsemeyle başlayın gazeteye…
.
Geçen uzunca bir video seyrettim sosyal medyada.
İçinde birçok kısa videolar var.
Bazılarını seyrederken kahkaha attım.
İşte o videolardan aldığım notlar:

İzmir’de sabaha karşı mahallenin birine yapılan baskınla torbacılar yakalanmış.
Polis birçok kişiyi gözaltına almış.
Bir tanesini de ters kelepçe yapmış götürürken sokakta yaşlı bir kadın yakalanan genci görünce, onu götüren polise bağırarak soruyor:
“Ağabey ne zaman bırakacaksınız, bugün benim eve parke döşeyecekti...”

Sokak röportajı yapılıyor.
Yaşlıca bir adama muhabir uzatıyor mikrofonu:
-“Yeni gelen Nesil’e ne diyeceksiniz?”
Adam anında cevaplıyor:
-“Gelmesinler...!”

Karneler alınmış, muhabir okul önünde çocuklarla röportaj yapıyor.
Çocuğun birine soruyor:
-“Karne nasıl?”
-“İyi olacaktı ama o hoca var ya, bana takmış. 95 alacaktım, 65 vermiş.”
-“Neden peki?"
-“Bana ‘kopya çekmişsin’ dedi.”
-“Çektin mi peki”
-“Yalan yok, çektim ağabey...”

Kadın muhabir adama soruyor:
-“Mutluluğun formülü nedir sizce?”
Adam kadına şöyle bir ters ters bakıyor ve azıcık doğulu şivesiyle:
-“Ne mutluğu anlamadım ki?”
Kadın ısrarcı illa laf alacak ağzından.
Biraz daha açarak tekrarlıyor sorusunu:
-“Mutlu olmanın formülü nedir?”
Adam cevaplayıp cevaplamamakta tereddüt ediyor, kızıyor belli.
Sonra diyor ki:
-“Onu benimle karı bilir… Sen ne bilecen ki?”

Sosyal medya paylaşımı:
“Kocam zurnacı. Salgın nedeniyle düğünlere gidemiyor evde çalıyor. Artık bıktım ne yapmalıyım?”

Bir de en çok güldüğüm karikatür vardı.
Sosyal medyada paylaşılmış.
Adam kendi kendine konuşuyor:
“Hani aşının yan etkisi yoktu? Daha ilk dozda uzaya çıktık, ikinci dozu düşünemiyorum…”

Eh Pazar olur da fıkra olmaz mı?
.
İşte sizleri neşelendirecek fıkralar:
İki kadın sohbet ederken:
“Kocam nasıl dağınık biri anlatamam…” demiş biri, “Aldığı bir şeyi hiçbir zaman yerine koymaz, ben de sürekli arkasında dolaşıp dağıttıklarını toplarım…”
“Ben buna fırsat vermemek için ilk evlendiğimiz gün kocamı karşıma alıp 'Her aldığın tabağı ve bardağı kullandıktan hemen sonra yıkayıp yerine koyacaksın' diye iyice tembih ettim…” demiş ikincisi...
“İşe yaradı mı bari?”
“Bilmem? O günden beri eve gelmedi!”
 
***
Adam 25. evlilik yıldönümünde karısı ile birlikte ilk gecelerini geçirdikleri oteli arayıp odayı ayırtmış... Akşam yemeğinden sonra otele gitmişler, resepsiyon görevlisi otel idaresinin hazırladığı bir jestle aynı ücretle balayı süitine yerleştirmek üzere onlarla yukarı çıkmış.
Odanın kapısını açınca:
“Bir yanlışlık olmalı…” demiş adam hafif bozularak, “Bu bizim kaldığımız oda değil... Balayı süiti…”
Yaptıkları jestin anlaşılmamasına sinirlenmiş resepsiyon görevlisi, “Yanlışlık falan yok!” demiş, “Ben şimdi sizi balo salonuna götürsem bu illa dans edeceksiniz anlamına gelmiyor ki?”
 
***
Amir sormuş:
-“Sanığı sorguladınız mı?”
-“Evet efendim…”
-“İtiraf etti mi?”
-“Hayır efendim…”
-“Ona sürekli aynı soruları sorun, sürekli suçlayın, bunaltın, anlamsız şeylere kafanızı takıp sinirlenin.. Çin işkencesi yapın…”
-“İşe yaramaz efendim…”
-“Neden?”
-“Adam evli efendim…”
 
***
Hatalı olduğu zaman hatasını kabul eden erkek “Bilge”dir...
Hatasızken hatasını kabul eden erkek ise gerçek bir “Koca”dır…
.
İyi tatiller efendim…