Sürekli yazarım, sizlerde okumaktan bıkmışsınızdır.
Sürekli yazarım, sizlerde okumaktan bıkmışsınızdır.
“Ben ekonomiden, paradan puldan anlamam”
Benim işim değil.
.
Para konusunda “Tok gözlü” olarak yetiştirildiğimden, 1 liram olsa kendimi zengin sanıyorum.
Öyle bir tabiiyetim var.
.
Son günlerde iktidar ve muhalefetin “Merkez Bankası rezervleri” konusundaki atışmalarını da anlamış değilim.
.
Bir tanesi “Hazine tam takır, kuru bakır” derken,
Diğeri “Hazinedeki parayı yiyecek insan bulamıyoruz” diyor neredeyse.
.
Kime inanalım peki?
Bunun bir belgesi,
Bilgisi yok mu?
.
CHP sözcüsü Faik Öztrak Merkez Yönetim Kurulu toplantısı sonrası
“Rakamlar benim değil;
Merkez Bankası’nın.
18 Şubat itibariyle, TCMB’nin net döviz rezervleri, eksi 600 milyon dolar.
Merkez Bankası’nın kasasında kendine ait döviz kalmamış. Yine 56 milyar dolarlık, SWAP yükümlülüklerini de dikkate alırsak, Şubat ortası itibariyle Merkez Bankası net rezervleri eksi 57 milyar dolara düşüyor” dedi.
.
Yani kasada para olmadığı gibi, 57 milyar dolar eksisi varmış.
.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan buna karşılık cevap verdi:
“Göreve geldiğimizde Merkez Bankası’nın 23,5 milyar dolar döviz rezervi vardı, şimdi 95 miyar dolar rezervimiz var. Ama bir rakam daha söyleyeceğim. Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervi 132 milyar dolara çıktı ondan sonra bir düşüşle 95’e indik. Biz yeniden 132’ye de çıkarız, 200’e de çıkarız” dedi.
.
Yani kasada 95 milyar dolar olduğunu iddia etti.
.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin salı günü yapılan grup toplantısında
“128 milyar doları senin talimatınla peşkeş çeken Merkez Bankası başkanını görevden niye aldın? Bu milletin Merkez Bankasında biriktirdiği128 milyar doları ne yaptın Erdoğan, kime verdin?” dedi.
.
Erdoğan cevap verdi:
“Ne diyorlar? Şu anda Merkez Bankası’nın döviz rezervi sıfırlandı… Bunlar sahtekâr!”
.
Ekonomi yazarı Murat Muratoğlu yazmış:
“Şu anda cebinde 1 doları olan birinin bile rezervi Merkez Bankası’ndan fazla…”
.
Vallahi benim var.
.
Bazen laf gelişi “Ne o lan! Sen devletten zengin misin?” denir ya?
Hah işte şu aşamada “Zenginim” demektir.
1 dolarım var çünkü…
.
Muratoğlu yazmış:
“Bizim de içerisinde bulunduğumuz gelişen ülkelerin borçluluk verileri açıklandı. Borçluluk oranı en fazla artan ülke Çin oldu.
İkinci kim?
Kâinatın kıskandığı Türkiye!”
.
“Merkez Bankası'nın döviz rezervinin sıfırlanabilmesi için 45 milyar dolara ihtiyaç var!
Girin internet sitesine bakın…
Ayna gibi oraya yazmışlar.
Sahtekâr mı Merkez Bankası’nda çalışanlar?”
.
“Yani durumumuz hiç yoktan kötü…
Sıfırı tükettik demek için bile bir yerlerden döviz gelmeli!”
.
Siyaset gerektiren hareketler bunlar.
Hiç kimse “Cepte, cepkende para yok” demez.
.
Zaten diyen de yok.
.
Ama şu iddia vahim.
Bundan üç ay kadar önce dünya çapında tanınan, güvenilen haber ajansı Reuters ilginç bir iddia öne attı.
Bir, iki, üç değil…
Tam dört kaynaktan doğrulattığı haber analizine göre:
“Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın eriyen rezervlerinden haberi yokmuş!”
.
Buradan yakmak isteyen buyursun.
.
Böyle bir şey olabilir mi?
Adam yalan mı söyleyecek?
Dört kaynaktan doğrulatmış.
.
Bu nasıl olur?
Şöyle olur:
“Hazinenin başında Damat varsa…”
Anladınız siz onu.
.
Konuyu toparlayalım:
Rezervin son durumu hakkında gelin el sıkışalım ve anlaşalım.
.
Merkez Bankası’nın sıfırlanması için 45 Milyar dolara ihtiyaç var.
Anlaştık mı?
***
HAYDİ GÖREV BAŞINA
Allah aşkına şu minnacık şehirde neyi yapamıyoruz?
Maske, mesafe, hijyen.
Bu kadar basit.
.
Tamam,
Özgür bir kentiz,
Barışın kentiyiz de,
Bu kadar da olmaz ki?
.
Yasak deniyorsa:
Yasak!
.
Çıkma sokağa,
Çıkarma…
.
Geçenlerde haftalık açıklamada virüsü artan şehirler arasında ilk 5’te ismimiz geçince “Üçbuçuk” olduk.
“Nasıl olur yahu?” demeye başladık, korkudan.
.
İlla başımıza mı gelmesi gerekiyordu yani?
.
Ama korkmayın.
Yeni gelen bilgiye göre iyiyiz…
.
Bilim Kurulu üyesi tek tek anlattı:
“İşte normalleşmeye yakın iller…”
.
Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, 15-21 Şubat tarihlerini kapsayan her 100 bin nüfusta görülen vakaların yer aldığı haritada “Düşük riskli” görülen 5 ilin yanında normalleşmeye yakın diğer illeri de değerlendirdi.
İlhan, Ankara ile birlikte Eskişehir, Adana, Mersin, Hatay, Antalya, İzmir, “Çanakkale” gibi illerin de iyi durumda olduğunu söyledi.
.
İşte bu kadar…
.
Dikkat edince,
Uyarılara kulak verince,
Maskeye,
Mesafeye,
Hijyen’e de uyunca oluyormuş.
.
Bu açıklama ile özgürlüğümüze kapı açılıyor demektir.
.
Ne denmişti?
Vakaların azaldığı bölgelerde lokanta, kafe ve kahve gibi işletmeler açılabilecek.
.
Şimdi asıl görev bize düşüyor.
Bundan böyle “Oto kontrollü” olacağız.
Birbirimizi takip edeceğiz,
Uymayanları uyaracağız.
.
Eğer özgür olmak istiyorsak,
İnsan gibi yaşamak istiyorsak,
Esnafımıza nefes aldırmak istiyorsak,
Hatta örnek olmak istiyorsak
Bunları yapmalıyız.
.
Haydi görev başına…
***
ILIK SÜT
Adamın birine telefon ihtiyacı hâsıl olmuş.
Tahminim:
“Şu Pandemi günlerinde dükkân dükkân gezeceğime, İnternetten alıvereyim” demiş.
.
Veya
“Alacağım model telefon mağazalarda oldukça pahalı, şu İnternet sitesinde ucuz, alıvereyim” demiş.
.
Yapmış alışverişini.
6 bin 300 lirayı sitenin hesabına geçmiş.
.
Ertesi günü gelecek olan “Gıcır telefonun” hayalini kurarken, kapısı çalmış.
Kargocu paketini getirmiş.
.
Adam heyecanla açmış.
Ne görsün?
.
1 paket bisküvi.
.
İçinde 10 tane bisküvi olsa:
Tanesi 630 liradan bisküvi.
.
Hemen kargocunun peşinden gidip yakalamış ve tutanak filan, yasal işlem başlatılmış.
.
İnşallah dolandırıcı bulunur da adam parasına kavuşur.
Yoksa üzerine “Soğuk bir su” içmek zorunda kalacak.
.
Ama hazır bisküvi varken,
Ilık bir süt içse daha iyi olacak gibi…
***
HEPİMİZİN MARKASIDIR
Bir süre önce süt kazanına giren işçilerin görüntüleri milleti ayağa kaldırmıştı.
.
Sonrasında salça kazanına giren işçi görüntüleri üzerine tuz, biber olmuştu.
.
İnsanlarımızın hijyene olan ilgisi ile (hele şu virüs günlerinde artınca) özel bir hassasiyet gelişti.
.
İşte böylesi günler yaşanırken sosyal medyaya Dardanel ile ilgili bir video düştü.
.
Bu videoda, tonbalıklarının paketlenme aşamasında elle işlem yapıldığı görülürken, çalışanların maske ve siperlik taktığı halde eldiven takmadığı dikkat çekti.
.
Vatandaşlar işin özünü bilmediklerinden ve hassas oldukları bu konu için güvendikleri firmaya tepki gösterdiler.
.
Onlar için “Güvenin yıkılmasıydı” bu.
Aldatıldıklarını hissettiler.
.
Eşim dolayısı ile işin içinde olan biri olarak tartışmaların oldukça “Basit ve ucuz” olduğunu anladım.
Zira işin prosedürü böyleydi…
.
(İşin başka tarafı o işletmeye bırakın telefonu, metal bir parçanın bile girmesinin mümkün olmadığı durumda nasıl gerçekleşti? Kim yaptı? Neden yaptı?)
.
Nitekim Dardanel bir açıklama yaptı:
“Plastik eldivenlerin konserve üretim süreçlerinde kullanılmaması tüm dünyada gıda otoriteleri tarafından kabul edilen bir uygulamadır.”
.
“Plastik eldivenlerin kolay yırtılabilir ve parçalanabilir bir malzeme olmasından dolayı son üründe yabancı madde bulaşı riski oluşturduğu bir gerçektir.”
.
“Tüm çalışanlarımız el hijyeni konusunda çok önemli uygulamalardan geçmekte, ulusal ve uluslararası mevzuatlara göre ciddi şekilde kontrol edilmektedir.”
.
“Ayrıca tuz, zeytinyağı ve balığın dışında hiçbir katkı malzemesi bulunmayan bu ürünlerimiz, tuzun eşit bir şekilde dağılması için deniz tuzu ve su (salamura) kullanılmaktadır. Videoda gösterilen üretim kısmı bizde ve dünyada butik olarak tamamen ‘el yapımı’ yapılmaktadır.”
.
Çanakkaleliler olarak:
Çanakkale’mizin markası olan Dardanel’in ucuz bir sosyal medya linçi ile değersizleştirilmesine karşı çıkmalıyız.
.
Oradaki emeğin, bir video ile yok olmasına seyirci kalmamalıyız.
.
O bir markadır.
Çanakkale markasıdır…