Şu bilgisayar…

Şu bilgisayar…
Çıktığından beri arkasından koşturuyor insanları.
.
Hayatımızın bir parçası haline geldi.
İlim, bilim, meslek amaçlı kullanıldığında pek mesele yok.
Ama ya oyun?
.
Benim torunun olduğu gibi nice çocuk ebeveynleri “Oyun” kısmından şikâyetçi.
.
Sürekli olarak “Bırak şunu” demekten dilimizde tüy bitmişken, “Uzaktan Eğitim” kısmı canımıza ot tıkadı.
.
“Ne yapıyorsun oğlum?”
“Ders çalışıyorum anne..!”
.
Yalan!
Külliyeninden hem de.
.
Eh memlekette kürsülerden o kadar çok yalan söyleyen var ki,
Çocuk ne yapsın?
.
Oynanan oyunlar işe yarsa bari.
“Süper Mario, Yılan” gibi bizim çağımızın “Gözde” oyunları var onları tatmin etmiyor...
.
Nerede “Vurdulu, kırdılı” oyunlar var, onlar revaçta.
.
Bir de online bağlanıp, arkadaşlarıyla oynayınca çağırdığın “Yemeğe” bile gelmiyorlar.
.
Çağın hastalığı desem yeridir.
En azından günlük bir program yaparak belli saatlerde oynamasına izin vermişken, uzaktan eğitimle bilgisayarlar veya tabletler ayrılmaz bir parçaları oldu.
İyice bağımlı oldular.
.
Bundan gayrısı Allah’a kalmış bir şey.
.
Bu yazımı yazmamdaki asıl sebep,
Tablet veya bilgisayarda oynanan oyunların veletlere faydasının olması.
.
Evet yanlış okumadınız.
.
Biz hep zararından bahsederken yapılan yeni bir araştırmaya göre:
11 yaşında düzenli olarak video oyunu oynayan çocuklarda, üç yıl sonra depresif belirtilerin ortaya çıkma ihtimali daha düşük çıkmış.
.
“Yani rüyamda görsem inanmazdım” şeklindeki bir deyim buna uydu.
.
Psychological Medicine bülteninde yayımlanan çalışmada:
Sosyal medyada daha fazla zaman geçiren kızlarda ise daha depresif belirtilerin çıktığı görülmüş.
.
Bulgular hep beraber değerlendirildiğinde:
“Ekran başında farklı şekillerde zaman geçirmenin, genç insanların zihin sağlığını nasıl olumlu veya olumsuz şekilde etkileyebildiği ve ayrıca erkekler ile kızları farklı biçimde etkileyebileceği görülüyor.”
.
İşte durum bu.
Erkeler ve kızlar arasında bilgisayarın etkilemesi tamamen farklı.
Ebeveyn olarak dikkat edin…
 
***
VİRÜS, AŞI VE VİZE
2020’de tüm olumsuzlukları arkamızda bıraktık zannederken, meğer peşimizden geliyormuş hepsi.
.
Ufak ufak başladılar bile.
.
İşte örnek:
“Avrupa'yı etkisi altına alan çöl tozlarının hafta sonundan itibaren Türkiye'ye gelmesi bekleniyor.”
.
Bir siz eksiktiniz.
Kendi tozumuz yetmiyor, bir de el alemin çöl tozlarını yutacağız.
.
Peki gelince ne olacakmış?
.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları öğretim üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit:
“Çöl tozları nedeniyle virüsün daha fazla havada kaldığını belirterek maskeye daha fazla dikkat ederek dışarıda daha az kalınması gerektiğini” söyleyerek vatandaşa kapı ve pencereleri kapatmaları konusunda uyarıda bulunmuş.
.
Hay virüse be!
Desem faydası yok.
Önlem almak en iyisi.
Maske,
Mesafe,
Temizlik…
.
Ha,
Bir de aşı olabilirsek ne ala…
...
Diyelim aşıyı oldun.
İşin var,
AB’ye üye bir ülkeye gideceksin.
.
Schengen vizesi almak için başvurdun.
Sana “Aşı olduğuna dair belge” isteyecekler.
.
Sen de çıkardın “Çin aşısı” olduğuna dair TC Devletinin sana verdiği belgeyi ibraz ettin.
.
Yetkili sana dedi ki:
“Kusura bakmayın, Çin Aşısı olanlara AB’ye giriş vizesi vermiyoruz…”
.
O an dumur olsanız bile içinizden:
“Kendimi bozmayayım, galiba kamera şakası yapılıyor” dersiniz.
.
Zira;
Dünya Sağlık Örgütü’nün onay verdiği Çin Aşısı aslında geçerli.
Her hangi bir sıkıntı yok.
.
Ancak bu aşıyı üreten firma AB’ye başvurarak “Geçerlilik” belgesi almadığından dolayı, AB vize vermiyor.
Durum bu.
.
Avrupa Birliği yaz aylarında uygulanmak üzere “Aşı Pasaportu” konusunda anlaşmaya vardı.
.
AB içinde turizmde gelir kaybına uğrayan üyelerin bastırması ile pasaport turizm mevsimine yetişecek.
.
Böylece vize konusunda kolaylık sağlayacak olan pasaport sayesinde ülkeler turizmde rahat nefes alacak.
.
Elinoğlu böylesi tedbirler alırken biz ne yapacağız?
Bu sene “Turizm gelirlerinin artacağını” söyleyen siyasetçiler, bu konuda nasıl bir adım atmayı planlıyorlar acaba?
.
Zira turizmcilerimiz ve buna bağlı sektörler tek tek dükkân kapatıyorlar da…
 
***
BİZ NEREDEYİZ?
Saros neresi?
Canımız, ciğerimiz olan yer.
.
Denizi ve tertemiz havası ile her türlü turizmin yapıldığı müthiş bir yer.
.
Ama
Türk siyasetçilerin bu tip yerlere olan antipatisi sebebi ile güzelim Saros heba edilecek gibi gözüküyor.
.
BOTAŞ’ın Saros Körfezi’ne FSRU (yüzer LNG depolama ve gazlaştırma ünitesi) doğal gaz limanı yapma girişimi ortalığı ayağa kaldırdı.
.
ÇED raporları havada uçuştu,
Bilim adamlarının aksine görüş bildirmesine rağmen ÇED raporu olumluya çevrildi.
.
Fakat ikincisi yayınlanan bilirkişi raporunda projeye verilen ÇED olumlu kararının eksik ve yetersiz olduğu belirtildi.
.
Bilirkişi raporunda tespit edilen olumsuzluklar şunlarmış:
*Bilirkişi raporuyla liman ve boru hattı projesinin İnşaat, Ziraat, Jeoloji ve Hidrojeoloji, Biyoloji ve Orman bilimlerine birçok yönden aykırı olduğu, ÇED raporunda temel alınan verilerin eski ve eksik ve yetersiz olduğu,
*Raporun yapılması gerekli birçok değerlendirmeyi ve modelleme çalışmasını içermediği, Bern sözleşmesine aykırı olduğu, doğal ve yaban hayatının, orman ekosisteminin tehlike altına gireceği, toprakların kimyasal ve fiziksel analizlerinin yapılmadığı,
*Endemik türlerin ve kesinlikle korunması gereken ve korunma için öncelikli türlerin ÇED raporunda belirtilmediği, Orman Botaniği ve Orman Ekolojisi uzmanlarına inceleme yaptırılmadığı, dip tarama ve dolgu işlemindeki önlemlerin yeterli olmadığı,
*Binlerce ağacın sökülmesinin orman ekosistemine zarar vereceği, proje alanının anayasal koruma altındaki yanan ve gençleştirmeye ayrılan ormanlık alan olduğu, meydana gelecek çevresel sorunlara mühendislik çözümlerinin sunulmadığı, proje alanının Yüksek Tehlikeli Deprem Bölgesinde yer aldığı kesin olarak kanıtlanmıştır.
.
Şu haliyle Edirneliler ve Keşanlılar “Saros’u Koruma” adına ayaklanmış vaziyette.
.
Bu arada BOTAŞ yetkilileri sitelerinden “Çevreye Büyük Katkı” konulu bir bildiri yayınladılar, özeti şöyle:
“BOTAŞ tarafından SAROS Körfezi’nde gerçekleştirilecek FSRU Gemi İskelesi Projesi ile hem doğal gaz iletim sistemine hem de çevreye büyük bir katkı sağlanacak.
.
Çevre konusundaki hassasiyeti ve özverili çalışmaları ile BOTAŞ dünyanın en prestijli uluslararası çevre ödüllerinden olan Yeşil Dünya Ödülleri’nde, 4 ayrı dalda ödüle layık görüldü.
.
Proje güzergâhı üzerinde tespit edilen 7.591 ağaçtan yaklaşık 5.000 ağacın taşınmaya uygun olduğunun Orman İşletme Müdürlüğü tarafından belirlenmesinin ardından bu ağaçlar en uygun yöntemle taşınmaya başlandı.
.
BOTAŞ, Saros FSRU Projesi kapsamında Orman Genel Müdürlüğü ile yaptığı protokol çerçevesinde Proje güzergâhı olan; Keşan Orman İşletme Müdürlüğü Saros Şefliği, Çamköy Şefliği, Koru Dağı Şefliği sorumluluk sınırları içerisine 100 bin adet orman fidanının dikilmesi çalışmalarına başlandı ve ilk fidanlar toprakla buluşturuldu.
.
BOTAŞ faaliyet sürdürdüğü tüm bölgelerde ülkemizin havasını temizleyerek değiştirmeye devam edecektir.”