Normal toplumlarda yalakalık diye bir kavram yoktur.
Normal toplumlarda yalakalık diye bir kavram yoktur. Anlamazlar da zaten. Ancak az gelişmiş ülkelerde meslek haline gelmiştir ne yazık ki.
Milletin aynası seçtikleridir aslında. Hani deveye demişler boynun eğri diye de nerem doğru ki deyivermiş. Doğrunun kıymeti azaldıkça artıyor ama bu kadar da yamukluk olmamalı bir toplumda. Yanlışlar doğruyu geçmeye başladıysa tehlike çanları çalıyor demektir. Birbirini sürekli yağlayan bir kesimin idarede hakim olması ise memleketi daha kötü gelişmelerin beklediğini de haber vermektedir.
Padişahlar öyle kibirli yetişirlermiş ki, sarayda birçoğunun resmi dalkavukları olurmuş. Gerçi bütün görevliler yerlere kadar eğilerek reverans yapmak ve güzel sözler söylemek suretiyle padişahın egosunu şişirmekte kusur etmezmiş. Ama bunlar bile yetmiyor olmalı ki yalakalağın zirvesine çıkmış insanlara da ihtiyaç duyuluyor. Günümüzde de çok farklı durumlar yok aslında. En iyi yalakalar zirveye çıkabiliyor bazı alanlarda. Liyakat ve yetenekler bir kenara konabiliyor.
Padişahın biri patlıcanı çok severmiş. Konu patlıcan ve patlıcan da Amerika’nın keşfinden sonra geldiğine göre gerileme devri padişahlarından biri olsa gerek.
Patlıcanın adı geçse dalkavuğu patlıcanı uçururmuş. Padişah patlıcan musakkanın ismini ansa, dalkavuk aman efendim ağzımın suyu akıyor diye başlarmış patlıcanı methetmeye. Padişah imam bayıldı dese, patlıcan milli yemeklerin başına oturtulurmuş. Gel zaman git zaman padişah patlıcandan tih demiş. Dalkavuk durur mu! Aman padişahım patlıcanı memlekette yasaklayalım deyivermiş ama bunu fark eden diğer dalkavuk dayanamamış. Padişahın olmadığı bir zamanda esas dalkavuğu sıkıştırmış, patlıcanı yere göğe sığdıramıyordun, kış günü patlıcan yarattırıyordun, ne oldu da şimdi kötülüyorsun deyince. Dalkavuk hemen cevabı yapıştırmış. Ben padişahın dalkavuğuyum, patlıcanın değil deyivermiş.
Zamanlar mekânlar değişiyor ama insanlar çok fazla değişmiyor. Aman efendimler yağmur gibi yağarken, aman efendimciler çığ gibi büyüyor. Haliyle doğrular da değişiyor. Güç kimin yanında duruyorsa, doğru onun dediği yerde duruyor. Kendi iç dinamikleriyle aynı yerde olan insan sayısı öyle azaldı ki, anlamak mümkün değil.
Yalakalığın, dalkavukluğun sağladığı çıkarlar, dürüstlüğün sağladığı faydaların üzerine çıktığı yerde memleketin batması kaçınılmazdır. Ünlü düşünür Montesquie böyle diyor.
Milletin söyledikleri ile yaptıklarının örtüşmediği yerler o kadar artmaya başladı ki. Ardından küfür ettikleri şahsiyetlerle aynı çizgide duranların yanında methiyelerini dizmeye çalışan insanlar her geçen gün çoğalıyor.
Siyaset sahnesinde gariplikler diz boyunu aştı. Yalakalar yalakalık yaptıkları adamların yönünü bile çevirebiliyorlar. Dün kara olan adamlar bugün kıymete binebiliyor.
Aman efendimle insanlar bir yerlere varabilir. İnsanlar birbirine yıkama yağlama yaparken bir yerlere çıkabilirler. Yıkama yağlama ile varılan yerler gerçek yerler değildir. Gömlek bol gelir. İçindekinin küçük olduğu ancak o zaman fark edilir. Ama bedelini devlet ve millet öder.