Hemen bütün türlerde genetik çeşitlilik arttıkça stres koşullarına dayanıklılık artmaktadır.
Hemen bütün türlerde genetik çeşitlilik arttıkça stres koşullarına dayanıklılık artmaktadır. Bununla birlikte bazı türlerde safiyet ve verimlik ön planda tutulmakta, ancak hastalık, zararlı ve diğer fiziksel etmenlere karşı daha fazla mücadele edilmektedir. Konvansiyonel tarımda gelinen noktada, kullanılan çeşitlerde genetik çeşitlilik azalmış, ancak ürün almak için kullanılan sentetik kimyasal sayısı önemli derecede artmıştır.
Hayvansal üretimde akrabalık çok önemli sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle kan tazelemek için başka sürülerden koç ve teke alınmaktadır. Suni tohumlamanın yaygın olduğu sığırcılıkta da, tohumlama kaynaklarına dikkat edilmektedir.
Bilim insanları, bal arısı kraliçelerinin diğer sosyal böceklerden farklı olarak birçok farklı erkekle çiftleşmesinin daha sağlıklı koloniler oluşturduğunu belirtiyorlar. Sosyal böceklerin hemen tamamında tek erkekle çiftleşme gerçekleşirken, bal arısı kraliçelerinin farklı özelliklere sahip erkeklerle çiftleşmesinin stres koşullarına toleransı artırdığına dikkati çekiyorlar.
Erkek arılarda genetik farklılığın önemini test etmek için yapılan bir araştırmada, suni tohumlamam metodu kullanılarak, çiftleşmemiş ana arılar, tek bir erkek arı ve 15 farklı erkek arı spermalarıyla döllenmiş ve koloni performansları takip edilmiştir. Farklı erkek arı spermalarıyla döllenen kraliçelerin oluşturduğu kolonilerde, diğer kolonilere göre çok daha fazla yararlı bakteri ve çok daha az patojen mikrobu gözlenmiş.
Bal arıları, çiftleşme yoluyla genetik çeşitliliği artırarak, yararlı mikroorganizmalardan yararlanıyor gibi görünüyor. Aynı zamanda zararlı mikroorganizmalara karşı da dayanıklılık gösteriyor.
Amerika’da yaygın olan arı ölümlerinin sebebi olarak bundan 10 yıl önce genetik çeşitliliğin azalması gösterilmişti. Haksız da değiller. ABD’de üç adet ana üretim merkezi, tüm arıcıların ana arı ihtiyacını karşılıyordu ve 500 binden fazla ana arı üretiyorlardı. Bu süreç genetik çeşitliliği azaltmış ve stres koşullarına dayanıklılığı bitirmişti. Her ne kadar varroa zararlısı, mevsim değişikliği, ılıman kışlar koloni çöküşlerinde etkili olsa da, genetik çeşitliliğin azalması da patojenlere ve diğer stres koşullarına dayanıklılığı düşürüyor.
Arılıkta akrabalığın artması, genetik farklılığın azalması stres koşullarına toleransı azaltmaktadır. Arılığın bulunduğu bölgede yeni kraliçelerin akraba erkeklerle çiftleşme ihtimalini artırmaktadır. Bu nedenle arılıklarda akrabalığı azaltmanın yolları aranmalıdır.
Arıcılar genellikle, kendi ana arılarını üretme yoluna gitmektedirler. Dolayısıyla beğendikleri bir koloninin ana arısına ait yumurtalardan larva transferi yaparak oluşturdukları ana yüksüklerini bölmelere vermek suretiyle yeni koloni oluşturuyorlar. Neticede yeni kraliçelerin hemen hepsi aynı anadan geliyor ve bir sene sonra çiftleşmede görev alan erkeklerin akraba olma ihtimali yükseliyor.
Bölmeler yapıldıktan sonra arılığa uzak bir bölgeye götürülmesi akrabalığın azaltılmasında önemli rol oynuyor. Burada analar aynı anadan bile olsa, yeni anaların yakın çevredeki kolonilerde bulunan erkeklerle çiftleşme ihtimali yükselmektedir.
Ana arının melez olması hırçınlığı artırıyor. Bunu bütün arıcılar dillendiriyor. Ancak bilinen bir gerçek daha var. O da bu hırçın kovanların daha dayanıklı ve verimli olduğu.