Ülkelerin eğitim ve kültür seviyeleri arttıkça, insani değerler de artıyor.
Ülkelerin eğitim ve kültür seviyeleri arttıkça, insani değerler de artıyor. Geçtiğimiz 8 Martta Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlenen etkinliklerde ve sosyal medyada hiç de arzu edilmeyen gelişmeler ortaya kondu.
Samsun’da bir adamın eski eşini çocuğunun önünde dövmesi, hastanelik etmesi de toplumun bir çöküş içinde olduğunu ayan beyan ortaya koydu.
Bakalım toplumda nelere şahit oluyoruz.
Çocuk okuldan morali bozuk geliyor. Anne ne olduğunu soruyor. Çocuk da arkadaşıyla tartıştığını söylüyor. Anne de elin armut mu taşlıyordu vursaydın gözünü üstüne diyerek çocuğuna sahip çıkmış oluyor.
Çocuk sokaktan üzgün dönüyor. Anne soruyor ne oldu diye. Çocuk da sokakta oynarken bir amcanı veya teyzenin kızdığını söylüyor. Anne de o mu doğurmuş seni, ben onların canına okurum diyerek çocuğuna sahip çıkmış oluyor. Oysa nedenini sorması gerekir.
Çocuk okuldan eve üzgün dönüyor. Anne ne olduğunu soruyor. Çocuk da arkadaşlarının kopya çektiğini ve yüksek not aldığını ve kendinin düşük not aldığını söylüyor. Anne sen de çekseydin elin armut mu taşıyordu diye çocuğunu güya teselli ediyor.
Çocuk neşeyle eve giriyor. Annesine arkadaşlarıyla birlikte otobüse binerken araya karıştığını ve bedavaya geldiğini söylüyor. Anne de aferin çocuğum işte böyle gözü açık, uyanık olacaksın diye çocuğunu destekliyor. Benzer bir davranışı İngiltere’de otobüse bedava bindiğini sosyal medyada paylaşan bir öğretim üyesi de yapmıştı ne yazık ki.
Bu örneklerden binlerce bulmak mümkün. Okullarda kopya çekmeyen öğrenci çok azaldı. Büyüğüne kafa tutan gençler çoğaldı. Haklı ve haksız ayrımı, suçu kabullenme gibi erdemli davranışlar ender görülür hale geldi.
Anne bir yerde toplumun aynasıdır. Bu anlamda annelerimize çok büyük yükler düşmektedir. Özellikle çocukların karakterlerinin oluştuğu dönemlerde annelerin topluma yararlı insan yetiştirmenin şuurunu duyumsamaları önemlidir.
Cezaevleri dolup taşıyor. Kadın cinayetlerinin faillerini anneler yetiştiriyor. Sabıkalıları sokakta gezdirenleri de anneler yetiştiriyor. Yargı sistemini geliştirenler de annelerin yetiştirdikleri. Bir yerde toplumun karakterini oluşturan yapının kökeninde annelerimiz görev yapıyor. Bu anlamda annelerimizin daha etkin olmaları hususunda ciddi politikaların geliştirilmesi gerekiyor.
Evlada can vermek, topluma can vermektir. Her anne bir candır. Toplumun canıdır. Toplum yükseliyorsa, değerlerini geliştiriyorsa, bu annelerin sayesindedir.
Japonya’yı ikinci dünya savaşından sonra dünya yıldızı yapan annelerdir. Anne eğitimine ağırlık veren Japonya, vatansever ve ahlaklı nesilleriyle dünyanın bir numarası haline gelmiştir.
Bugün yurtdışına eğitime gidip de, başarısız olan gençleri, vatanıma layık bir birey olamadım, memleketimin kaynaklarını heba ettim diye harakiri yaptıran duygu anne tarafından geliştirilmektedir.
Bir toplumu kalkındırmak, ahlakını iyileştirmek, insani değerlerini yükseltmek ancak anneler sayesinde gerçekleştirilebilir. Anne ve çocuk eğitimi evli ve evlilik eşiğindeki tüm gençlere verilmeli, hatta zorunlu hale getirilmelidir. Yoksa artan cinayet, hırsızlık, gasp, taciz ve benzeri suç vakalarının önüne geçme imkanı yoktur.