Dini siyaset veya dini siyasete alet etmek haramdır. Sadece namaz başta olmak üzere ibadetin yasaklandığı ülkelerde helaldir.
Dini siyaset veya dini siyasete alet etmek haramdır. Sadece namaz başta olmak üzere ibadetin yasaklandığı ülkelerde helaldir. Camilerinde ezanların okunduğu, namazların kılındığı ülkelerde dini siyaseti bütün alimler haram saymışlardır. Sadece dış mihrakların güdümünde olan ve yobaz olarak nitelenen guruplar dar’ül harp kavramına sığınarak helal sayarlar. Bunlar doğru dürüst ibadet de etmezler. Faiz başta olmak üzere dinin haram saydığı pek çok eylemi de helal sayarlar.
Bir şekilde cemaatlerde yetişmiş olanların siyaset sahnesinde din, sürekli malzemeleri oluyor. Oysa dinin siyasi arenaya çekilmesi basitleşmesine, değerinin azalmasına neden oluyor. Nitekim 19 yıllık AK Parti iktidarında, Anadolu’da İslamiyet en kötü zamanlarına doğru hızla ilerliyor. Gençlerde namaz kılma ve oruç tutma gibi ibadetlerin yerine getirilmesi dörtte birlere düştü.
Uzmanların çoğunla belirttiği gibi, Türkiye’de cemaatlerin ardında İngilizler başta olmak üzere emperyal güçlerin bulunması, ne yazık ki memlekette siyasal İslamcılığı hep ön plana çıkarmakta ve gerçek İslam’ın zarar görmesine neden olmaktadır.
İktidar sahipleri ilk zamanlarda seçim meydanlarında gürültü kopardığı konularla ilgili olarak bir eyleme geçmemiş, taahhütlerinin önemli bir kısmını ikinci dönemine ertelemiştir. Çünkü dini siyaset malzemesi yapacak başka bir parti yoktur. Bir yandan feto terör örgütünü de yanına almış, devlette ne kadar Atatürkçü ve Cumhuriyetçi personel varsa, ordumuz başta olmak üzere temizleme yoluna gitmiştir.
Netice itibariyle dini en önemli siyasi malzeme haline getiren iktidar, memlekette dinin zayıflamasına, gençlerde çöküşüne neden olmuştur.
Nasıl mı? Sokaktaki insanımız bunların dini demeye başlamıştır. Neden? Çünkü hep din üzerinden siyaset yapan iktidar, adeta dini kendi tapusuna geçirmiştir. Oysa din hiç kimsenin tapulu malı değildir. Üstelik uygulamaları din açısından kötü örnek olmuş, gençlerin dinden uzaklaşmasına, deizm gibi akımların artmasına neden olmuştur.
İktidar sahipleri din bezirgânlığı yaptıkça, akla, adalete, hukuka, insan haklarına aykırı uygulamaları da dine mal edilmiştir.
Vatandaş iktidar ve iktidar mensuplarının hemen bütün yalan, yolsuzluk, kayırmacılık, yasal olmayan neleri varsa dine yüklemeye başlamıştır. Çünkü din tüccarlığı yapan bir siyasi anlayışın, adil olmayan, adaletli olmayan bütün uygulamaları, rüşvetler, yolsuzluklar dinimize, İslamiyet’e yüklenmektedir.
Sokaktaki vatandaşımız, bunların dini derken, aslında boşuna konuşmuyor. Bu düşünce ve duruş farkında olmadan dine ve dindarlara olan saygıyı azaltıyor.
Aslında devlet idaresine dini bulaştırmak son derece yanlıştır. Laikliğin temel felsefesi de budur zaten. Hz. Ali’ye devletin dini nedir diye sormuşlar. Devletin dini adalettir, adaleti olmayan devlet dinsizdir diye cevap vermiş.
Devletin görevi adaleti tesis etmek, insan hak ve hukukunu korumaktır. Dinin üstüne binen iktidar sahiplerinin, adalet ve liyakatten uzak uygulamaları dine zarar vermeye devam ediyor. Farkındalar mı? Elbette. Neden böyle yapıyorlar acaba? Başka bir ideolojileri yok sanki.