Bir ülkede adalete güven bitmişse, insanın yaşama hakkı ve güvencesi kaybolmuş demektir.

Bir ülkede adalete güven bitmişse, insanın yaşama hakkı ve güvencesi kaybolmuş demektir. İnsanın huzur içinde uyuyamadığı, yaşayamadığı bir ülkede vatandaşın aidiyet duyguları kaybolur gider. Vatan millet Sakarya, Adapazarı’na döner.
Bir ülkenin geleceği gelişmiş insanına bağlıdır. Ülkenin istikbali eğitimli insanına bağlıdır. Ülkenin ve milletin refahı adaletin ve hukukun gücüne bağlıdır. Vicdanı iç muhakemesi güçlü karar vericilerine bağlıdır.
Gözümüzün önünde cereyan eden olayları muhakeme edemeyen milletin artık uyanması gerekiyor. Anadolu’yu boğaz köprüsüne çeviren ülkelerin insanları Avrupa ülkelerine neden kaçıyorlar bir değerlendirmeleri gerekiyor. Afganistan, Irak, Suriye hepsi Müslüman ülke. Adalet yok. İnsan hakları yok. Neden böyle? Emperyalistlerin desteklediği İslam’la, Müslümanlıkla alakası olmayan terörize edilmiş insanların yönettiği ülkeler. Bu ülkelerde adalet yok. İnsan hak ve hukukunun güvencesi yok. Gittikleri ülkeler atalarının savaştıkları milletlerin ülkeleri. Kâfir diye kötüledikleri ülkeler. Eşyanın tabiatına aykırı işler, uygulamalar saymakla bitmez. İnsanlar ülkelerinden ayrılmanın çocuklarına yaşanacak bir dünya hazırlamanın hesaplarını yapıyorlar.
Türkiye benzer bir tabloya hızla gidiyor. Zenginler başka ülkelerin vatandaşı oluyor. Yeni gelecekler için ülkeyi terk ediyorlar. Ülkesini terk etme eşiğine getiren duygular nasıl oluşuyor acaba?
Daha iyi eğitim? Daha fazla zengin olma hayali? Daha mutlu olma? Aslında bu gerekçelerin hiçbir anlamı yok. İnsan kendi ülkesinde eğitim ve zengin olmak için mutlaka bir yol bulur. Ancak ülkesinde adaletin terazisi kaymışsa, hiç kimseyi mutlu edemezsiniz. Devletine olan güveni tesis edemezsiniz. Ülkesi için çalışması ve üretmesi gerektiği duygusunu güçlendiremezsiniz.
Memlekette neler oluyor. İktidar partisi salgın tedbirlerine rağmen kongre yapıyor ama örgüt genel kurullarını salgın yayılmasın diye erteliyor. Sokaktaki vatandaşa binlerce lira ceza kesiliyor. Kongrelerde millet üst üste, maske mesafe hak getire ceza kesen yok.
Ne sağlık bakanı ne de bilim kurulu üyeleri kongrelerin salgın tedbirlerine uygun olmadığını, hastalığı daha da yaygınlaştıracağını söyleyemiyor. Yazıklar olsun.
Güvenlik güçleri gencin birine ceza kesmeye çalışıyor, delikanlı siyasi abilerinden yardım istiyor.
Sokakta genç kızları taciz ediyorlar. Tacizciler olaya müdahale eden ekipleri sürgüne göndermekle tehdit ediyor.
İktidar partisinin ileri gelenlere ayakçılık yapan bir genç burnuna uyuşturucu çekerken sosyal medyaya düşüyor. Tutuklanıyor. Çektiğim pudra şekeriydi diyor ve salınıveriyor. Arkadaşları gerçeği söylemese yeniden tutuklanmayacak.
Adam boşanmak üzere olduğu karısını öldürüyor. Daha önce karısını dövmekten tutuklandığı ve yatmadan salıverildiği ortaya çıkıyor.
Adalet her geçen gün batıyor. Her geçen gün daha da ucuzluyor. Batan geminin malları hesabı kararlar çıkıyor, uygulamalar yapılıyor. Kamu vicdanını rahatsız eden uygulamalar diz boyu.
Türkiye’nin bir an önce normalleşmesi gerekiyor. İnsanların hak yerini buldu demesi gerekiyor. Hukukun insan hakkının, yaşama hakkının yanında olduğunu herkesin hissetmesi gerekiyor. Yoksa gemisini kurtarmayı herkesin hesap ettiği bir ülke yaşanılmaz ülkedir.