Gerçekten Yazılmış Bir Mektuptur Temel Fıkrası Değildir!
Gerçekten Yazılmış Bir Mektuptur Temel Fıkrası Değildir!
.
Trabzonlu Temel Ağa’nın sevgili torunu Eda’ya verilen ödev ile başı derttedir. Eskişehir’e göç eden arkadaşı Niyazi’ye başına gelenleri yazar:
“Niyazicuğum. Hani benim küçük torun var ya. Geçen akşam, geturdi ödevini önüme koydi.
Bi yandan da ağlay.
Zaten dertlerini hep bağa açar.
.
Dedu ki; ‘Habunlari anliyamadum. O yüzden da yapamayrum. Yarun öğretmen beni dövecek.’
.
Dedum ki; ‘Ağlama uşağum, bunun içun ögretmen adam dövmez. Simdi oni çözeruk.’
.
Ama ne mümkün Niyazi kardaşum:
.
Soru dediğu aynen şöyle:
Bi tirenlan, bi otobos ayni istasyondan kalkmişlar.
Tiren otobostan üçte bir daha hızli gidiy.
Otobos iki yerde onbeşer dakka istirahat vermiştur.
Tiren da bi yerde durmiş, 20 dakka su almiş.
Otobos saatte 60 kilometre gidiymiş.
Tiren 5 saat sonra gideceğu yere varmuş.
Otobos ise ne vakit sonra oraya varacakmuş.
Oğraştum yapamadum.
.
Usak aglayi.
.
Derken bubasi geldi.
O da çözemedi.
Diyrum oga ki, ‘Damat, senun taniduğun tahsilli bi otobos şofori var ise oğa soralim, belki o bilebilur.’
Yahutta sabah olsun ben uşağu soforler cemiyetine götüreyum.
Onlar arasunda belki tirenle yaruş etmiş bi şofor vardur da bize nasihat verur.
.
Ha, biz bi yandan da uşağa tireni tarif ediyruk.
Tiren görmemuş ki....
.
Ne anasi görmis, ne bubasi.
Ben da bi tek askerlukte Erzurum’dan Sivas’a gittiydum.
.
Neysa kardaşum, o gece çok kizdum. Diyeceksun ki niye?
Uşak daha incir ağacindan duti ayiramayi.
Mezgiti gosteriyrum, hamsi diyi…
.
Efendum, yumurtanun fabrikada yapilduğuni sanayi.
Biz gelduk ta araba yariştiriyruk.
.
Yani efendi;
Otobos saatinda varsa ne olur?
Geç varsa ne olur?
Gurbetten yolci mi bekliysun?
.
Eger varacaği saat onemliysa, edersun yazihaneye bi telefon, derler sağa otobosun ineceği zamani…
.
Bu kadarluk mesele içun sabiyi subyani niye telef edeysun?
.
Uşakçuklarda şarki yok, türki yok, oyun yok.
Dayamişler matamatuği.
.
Ayiptur yahu, ayiptur...
***
Adamın biri sabah saat 10’a doğru bir elinde, içinde inek pisliği olan bir tenekeyle kafeye gelmiş,
-"Bana bir çay..." diye seslenmiş,
-"Şimdi geliyor efendim..." demiş garson ve çayı getirmiş...
Çayı bir yudumda içmiş adam, almış eline pislik dolu tenekeyi başlamış kafenin her tarafına serpmeye ve çekmiş gitmiş...
Ertesi sabah yaklaşık yine aynı saatlerde tekrar elinde pislik dolu tenekeyle gelip yine
-"Bana bir çay...!" demesiyle,
-"Hop...! Bir dakika bakalım..." demiş onu görür görmez tanıyan garson, "Dünden beri senin pisliğini temizlemeye çalışıyoruz... Neden öyle yaptın ki?"
-"Merak edilecek bir şey yok..." demiş adam "Üst düzey yöneticilik için hazırlanıyorum... Sistem aynı... Gel, çayını iç, etrafa bok at, millet senin yaptığını temizlemeye çalışırken tüm gün ortadan kaybol!"