Bugünlerde Merkez Bankasının kasasında bulunması gereken 128 milyar doların ne olduğuna dair tartışmalar gündemi oluşturuyor.

Bugünlerde Merkez Bankasının kasasında bulunması gereken 128 milyar doların ne olduğuna dair tartışmalar gündemi oluşturuyor. Gerçekten açıklamalar kamu vicdanını rahatlatmıyor. Eksilerde olduğuna dair şaibeler dahi var.
Daha önce de Özel Tüketim Vergisi olarak toplanan 32 milyar doların akıbeti sorgulanmıştı ve iktidar sahipleri duble yol yaptık deyip geçiştirmişti. Oysa bu para depremzedeler için toplanmıştı ve 99 depreminde mağdur olan aileler için kullanılacaktı.
Kamuda nasıl bir israf olduğu artık kanıksanıyor. Saltanattan taviz verilmez, itibarda tasarruf olmaz gibi deyimler geliştirildi üstelik bir de. Yuh demek geçiyor insanın içinden. Mevki ve makam sahiplerinin araçlarının yaktığı mazotlar da cabası. Yaz kış makam sahipleri binmeden yarım saat önce çalıştırılıp ısıtılan veya soğutulan makam araçlarının haybeye mazot yaktığını herkes görüyordur.
İtibarda tasarruf olmaz diyen zihniyetin devleti nasıl zayıflattığını artık sağır sultan bile biliyor. Makam araçları ile ezik yetişmiş idareciler caka satmaya devam ediyor. Oysa ekonomik kriz avazı çıktığı kadar bağırıyor. Bir yandan da kifayetsiz muhterisler israfın dibine vuruyor.
Kayyum olarak atanan belediye başkanları şatafatlı makam odaları döşetiyor. İstanbul valisinin makam odası 3 milyon liraya döşendi. Artık oda mı döşendi, devlete mi döşendi belli değil. Millete döşendiği kesin
Bazen al birini vur ötekine diye bir tabir kullanılır. Vali itibarını deri koltuklarla artırırken aynı ilin belediyesi de mobilyalarla şatafatına şatafat ekleyiveriyor.
Kitlere yönetim kurulu üyesi olarak atanıp da dört beş maaş birden alanlar adeta kurumları şahsi çıkarları için kullanıyorlar. Esnafın, çiftçinin, milletin salgın nedeniyle geçim sıkıntısı içinde yüzdüğü bir dönemde 50 bin lira, 100 bin lira gibi aylıkları kendilerine huzur hakkı görenlerin bu memleketi sevdiği söylenemez. Açık bir şekilde kamu kaynaklarını talan ediyorlar.
Makam arabaları alımları hala gündemdeki önemini koruyor. İsrafın bini bir para. Güya kamuda tasarrufa gidilecekti. Ne yazık ki milletten alınan yetkiler kötüye kullanılıyor.
Cumhurbaşkanı makam araçlarını sürekli yeniliyor. Bakanlar, genel müdürler araba yarışı yapıyor. Alınan araçların hiçbiri yerli üretim değil.
Memlekette makam aracı sayısı 150 bine doğru gidiyor. Neredeyse anasından müdür doğmayan yok. AB ülkelerinde makam arabası sayısı 2 bini geçmiyor.
Adam olmak, vatanını sevmek mi iyidir, adam sansınlar mı iyidir anlamak zor. Nasrettin Hoca ‘ye kürküm ye’ derken itibarın şekilde olduğunu ne güzel özetlemiş.
Mevki ve makam sahipleri vatana ve millete daha iyi hizmet etmenin felsefesiyle hareket etmelidir. Oysa kendi zevk ve sefaları için ellerinden geleni yapıyorlar. Yap işlet devret modeliyle yaptırılan işler, devletin kasasını eritmeye devam ediyor. Üstelik yaptırılan otoyol, tünel ve köprülerden pahalı olduğu için herkes yararlanamıyor. Buna karşın devlete fark ödetilerek zarara uğratılıyor.