Kaç kere yazdım kim bilir?

Kaç kere yazdım kim bilir?
Yahu,
El insaf!
Şu marketlerin pisliğinden;
Bıktım.
Bıktık.
Bıkıyoruz.
.
Mahalleyi pislik götürüyor.
.
“Evini önünü temiz tut” diyen belediyeye şikâyet üzerine şikâyet ettim.
Ne oldu?
Eski tas, eski hamam.
.
Resmini çekerek Whatsapp hattına yolladığım yola yayılan pislikler daha kalkmadan, şimdide soğan kabukları mahalleyi sardı.
.
Rüzgârdan bir o yana, bir bu yana savrulan soğan kabuklarını gördükçe şekerim fırladı.
Ağzımdan dökülenlerin ise haddi hesabı yok.
.
Market çalışanlarını ikaz etsem de nafile.
“Tamam beyefendi” deyip geçiştiriyorlar.
Dışarıda görseniz hepsi “Çevreci” geçiniyordur mutlaka.
.
Mahalle girişinde bakkal var.
Her sabah dükkânın önünü sulayıp, süpürgesiyle saatlerce temizliyor.
Rüzgârdan yuvarlanan bir torba geçse dükkânının önünden, peşinden koşturup alıyor ve çöpe atıyor.
.
Medeniyetle gelen marketler ise tam tersi,
Bırakın temizliği, mahallemizi pisletiyor.
.
Şahsen “Ucuz alışveriş yapacağım” diye mahallem kirleneceğine, “Biraz pahalı alıp” mahallemin temiz olmasını isterim.
.
Haydi bakalım zabıtalar!
İş başına…
.
Önce ikaz edip, sonrasında kallavi bir ceza keserek yola getirin şunları.
Yapın görevinizi.
.
Rahmetli Ziya Paşanın dediği gibi;
“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir…”
Bunu hak ediyorlar çünkü…
 
***
KÖPRÜ VE PAZAR GİRİŞİ
Barbaros ile Cuma Pazarını bağlayan köprüyü bilmeyeniniz yoktur.
23 Nisan Köprüsü.
.
Bu köprünün yerinde eskiden yamuk, yumuk bir köprü vardı.
Aşırı yağışlardan dolayı Barajın kapaklarının açılmasıyla Sarıçay yatağını basan sular, günde en az 5 bin kişinin geçtiği bu eğreti köprüyü yerinden söktü.
.
Yerine mahallelinin uzun istekleri doğrultusunda Belediye, bu 23 Nisan köprüsünü yaptı.
.
Ancak yaparken genişliği konusunda bir hesap hatası yaptı.
.
Sebebi şuydu.
Eski köprüden sadece yayalar değil, motosikletler de geçiyordu.
.
Yeni yapılan köprü dar yapılınca ancak yayalara yetecek bu köprüden geçmeye kalkan motosikletlerin geçişi yasaklandı.
.
Ama elin oğlu dinler mi?
Köprü girişine asılmış minnacık bir “Motosiklet Giremez” levhasından korkacaklar mıydı sanıyorsunuz?
.
Yine şikâyetler neticesinde zaman zaman Cuma Pazarı zamanı trafik polisleri gelerek, bu köprüden geçen motosikletlere ceza yazmaya başladı.
.
Fayda etmedi.
Yani “Caydırıcılık görevi” işe yaramadı.
.
Şu anda yayadan çok motosiklet geçiyor köprüden.
Kaç defa kaza oldu, sinirler gerildi.
Ama nafile…
.
Çözüm baştan bulunmalı, köprü geniş yapılarak motosikletler için de bir geçiş sağlanmalıydı.
Olan oldu artık…
.
Ama yine bir çözüm var.
Köprü girişlerine bir tane kamera koyarak, plakalara ceza kesmek işin kısa yolu.
Korkutsanız bile yeter.
.
Gelelim diğer probleme.
.
Merkeze inmek için bu köprüden günde en az 5 bin defa geçiş yapan Barbaros’lular, Cuma Pazarını yolunu kullanıyorlar.
.
Köprü çıkışından pazara geçmek için kendileri için açılan minnacık bir açıklıktan geçmek zorundalar.
Çünkü sadece burada “Yaya geçiş noktası” için işaretlenmiş çizgiler var.
Hele pazar olduğunda birbirlerini eziyorlar sanki.
.
Pazar girişine geldiklerinde ise tam bir rezalet.
.
Zaten dar olan bölgeye (köprüden geçip gelen) motosikletler park edince ortalık panayır yerine dönüyor.
.
Şimdilerde o girişe konulan zabıta noktasına bu durumu ilettiğimde “Biz kaldırıma park eden taşıtlara karışamıyoruz, Trafik karışıyor” demez mi?
.
Aslında kanunen haklı.
Şehiriçi trafiği belediyelere devretmeyen kanun yapıcılar yüzünden bu karmaşa.
.
Ancak burası, yaya geçişini engelleyen motosikletlerin giremeyeceği bir şekilde yapılırsa problem kalkar ortadan.
Bu kadar basit.
.
Bu arada yağmur yağdığında göl olan girişe de bir çare bulmayı unutmayın.
.
Ben gelip geçerken gördüğüm sorunları dile getiriyorum.
Küçük ama insan kaynaklı rahatlatıcı tedbirler bunlar.
.
Merak ediyorum;
Bunları pazarda görev yapan zabıtalar görmüyor mu acaba?
Yoksa görüyorlar da yaptırım güçleri mi yok…
 
***
NEREYE GİDİYORUZ?
Haberler önümüze geldikçe şaşırıyoruz.
Ve “Nereye gidiyoruz?” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.
.
Haber şu:
“Bursa’nın Osmangazi ilçesine bağlı İstiklal mahallesinde kimliği belirlenemeyen 5 genç oyun parkına zarar verdi.”
.
Bir vatandaşın bu olayı görüntüleyerek sosyal medyada yayınladığı gençler, uzun uğraşlar sonucu çocuk parkına ait oyuncağı yerinden sallaya sallaya söktüler.
.
Görüntülerde 4-5 kişi oldukları belli olan gençler, yaklaşık 16-17 yaşlarında.
Kıyafetlerinden orta halli oldukları anlaşılıyor.
.
Bu olayı sosyologlar, toplum bilimciler araştırmalı.
Bizim gençliğimiz ile karşılaştırdığımızda, böyle bir şey yapmak aklımıza bile gelmezdi.
“Devlet Malı” düşüncesi ile hareket ederdik.
.
Zaten çağın gereği sosyal ağlara takılmış gençlerimizin, şimdilerde Pandemi ile evlere tıkılmasıyla nasıl bir ruh halinde olduklarını da gösteriyor bence.
.
Ellerinin altındaki bilgisayar, tablet ve telefonlarla ulaşamadıkları bilgi, haber yok.
.
Dönüp baktığınızda günlük haberlerde bir tane de içaçıcı bir metin yok.
Kavga, gürültü, saçmalama, küfür, şiddet reyting yapıyor.
.
Ayrıca oynadıkları oyunlarda şiddet unsurunun ön planda olması gençlerimizin geldiği noktayı açıklıyor.
.
Yoksa,
Küçücük çocukların oynadığı bir parktan ne isteyebilirler ki?
Beyinlerine işlenen şiddetin bu yaştaki yansıması bu kadarsa, ileride ne olur bilemem?
.
Ebeveynler dikkatli olmalı…
Ancak, bu ortamda (ortalık yangın yerindeyken) çocuk yetiştirmenin zorluklarıyla baş başa kalmanın psikolojisini de dibine kadar yaşadıklarını da unutmamak gerekiyor...
.
Bu haberi okuduktan sonra peşinden şu haber geldi.
İki olay arasında benzerlik kurduğumdan hemen yazmak istedim.
.
Haber şuydu:
“Ayılar kış uykusundan uyanır uyanmaz arı kovanlarını parçaladı…”
.
Eee?
Bizim gençler de havayı güzel bulunca uzun bir zaman sonra dışarı çıktılar ve;
“Gidip çocuk parkına oyuncak parçaladılar.”
Ne farkları var?
.
Fark olmaz mı?
Biri insan,
Diğeri Ayı…
.
Haber şöyle devam ediyor:
“Hasan Kaplan adlı üreticinin 7 arı kovanını parçalayan ayı, binlerce arının da telef olmasına neden oldu.”
.
Hasan Kaplan şunları söyledi:
“Ne yapacağımı şaşırdım. Zararım en az 10 bin lira. Artık ayıların bize zarar vermesinden endişe ediyoruz. Bu konuda Tedbirler almaya çalışıyoruz. Haliyle yetersiz kalıyor. Bu konuda mağdur durumdayız. Kovanlara saldıran ayı sayısını tam bilmiyorum” dedi.
.
Parkın sökülmesi olayından sonra ise belediye yetkilisi de buna benzer bir açıklama yapacaktır sanırım…