Dünyanın hemen her tarafında insan hareketleri alabildiğine devam ediyor.
Dünyanın hemen her tarafında insan hareketleri alabildiğine devam ediyor. Adaletin olmadığı ülkelerde adaletin ve insan haklarının korunduğu ülkelere, üstelik düşman yetiştikleri ülkelere kaçıyor, göç ediyorlar. Gelecek nesillerine yeni yaşam alanları oluşturmaya çalışıyorlar.
İnsanlar bazen savaş, bazen geçim, bazen geçimsizlik nedeniyle yerlerinden yurtlarından vazgeçiyorlar veya vazgeçiriliyorlar. Anadolu bu meyanda çok derin deneyimlere sahip bulunuyor.
Kurtuluş savaşından sonra Lozan antlaşmasına eklenen bir madde ile iki milyona yakın bir nüfus topraklarından başka yerlere, aslında yeni yurtlarına göç ettirilmiştir. Yapılan anlaşma sonucu, kaynaklara göre Anadolu’dan 1.250.000 Rum vatandaş Yunanistan’a, Selanik başta olmak üzere Yunanistan’dan 500.000 Müslüman Anadolu’ya göç ettirilmiştir.
Mübadele esnasında yaşananlar oldukça dramatiktir. İnsanların evlerinden, topraklarından ayrılması kolay değildir. Çok acılar yaşanmıştır. Bunları tarihi kayıtlarda görmek mümkündür.
Selanik’ten Türkiye’ye mübadele esnasında 180.000 Müslüman ve Türk göç etmiştir. Hepsi de evini barkını, çiftini çubuğunu, geleceğini bırakıp gelmiştir. Günümüzde bu şehirde hiç Türk yaşamadığı gibi, yaklaşık 475 sene Osmanlı hâkimiyetinde kalmış şehirde Türklere ait hiçbir kayıt da kalmamıştır. Eski bazı camiler ara sokaklarda yüksek binaların arasında bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutmuştur. Oysa tarihte Türk adıyla ilk devlet şimdi hiç Türkün bulunmadığı bu topraklarda kurulmuştur. Ancak 56 gün yaşamıştır. Yıllarca Türk toprağı olan Batı Trakya’da yapılan baskılarla Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya ve Ege adalarında yurtlarını bırakan yüz binlerce Türk Anadolu’da kendine yurt edinmeye çalışmıştır.
Anadolu’dan Yunanistan’a mübadelede yüz binlerce Rum göç etmiştir. Anadolu’daki bütün geleneklerini göreneklerini korumuşlardır. Kendileri Yunanlılarla aynı kökenden gelmelerine rağmen Türk olarak kabul görmüşlerdir. Haliyle Yunanistan’da yabancı muamelesi görmüşlerdir. Birinci nesil gayet güzel Türkçe konuşuyor. Başkent Atina’nın yarısını Anadolu’dan göç edenler oluşturuyor.
Mübadelenin bütün boyutlarıyla acılarını yaşayan bu topraklar, Suriye’den, Irak’tan, Afganistan’dan, Pakistan’dan, Afrika ülkelerinden kaçıp gelen insanlara refah kapısı olmaktadır. Hiç zorlama olmadan gelecek nesillere daha rahat yaşam koşulları temin etmek amacıyla yola çıkan binlerce çoluk çocuk, sahillerimizde yakalanıp kendi istekleriyle terk ettikleri topraklara geri gönderiliyorlar.
Selanik, memleketimizin kurucusu Atatürk’ün memleketi. Atatürk’ün bu güzide şehri ‘keşke misak-ı milli sınırlarımız içine alsaydık’ diye hayıflandığını herkes bilir. 180.000 Türkün göç ettirilmesiyle yerlerine gelen Anadolu Rumları, Güzel İzmir’e çok benzeyen bir şehir oluşturmuşlardır. Anadolu kökenli oldukları her hallerinden bellidir. Kemeraltı çarşıları bile neredeyse aynıdır. Bir nesil öncesi zaten Türkçe konuşuyordu.
Bugün Avrupa, yoğurdu, baklavayı, böreği Yunanlılara ait biliyor. Türk mutfağını sonradan tanıyanlar ancak gerçeği görebiliyor. Aslında Anadolu’dan göç eden Rumlar, işlerini yeniden kurmuşlar, Anadolu mutfağını ülkelerinde ve sonradan göçtükleri Avrupa ülkelerinde yaşatmışlar ve ticarileştirmişlerdir.