Küresel ısınma doğal hayatı sürekli değiştiriyor.
Küresel ısınma doğal hayatı sürekli değiştiriyor. Bazı türler bir şekilde kaybolurken, bazı türler sıcağa dayanıklı yeni bireyleriyle hayatta kalmayı başarıyor.
Son 200 yılda araştırmacılar, türlerin ve ekosistemlerin küresel dağılımını anlamak için yaptıkları çalışmalarda yeni bireylerin eskilerinden farklı genetik yapıya sahip olduklarını gözlemlediler.
Gen bankalarından gelen verilerin değerlendirildiği araştırmada iklim değişimine bağlı olarak arazi kullanımında da önemli değişiklikler meydana geldiği görünüyor. Tropikal ormanlar tarım arazisine dönüştürülmesi durumunda memelilerde genetik farklılık daha belirgin bir şekilde ortaya çıkacak.
Sıcaklık artışı ve arazi kullanım değişiklikleri gibi küresel değişime karşı savunmasızlığı daha iyi tahmin etmenin yolunu açıyor.
Kuzey İskandinavya, iklim değişikliğinden ağır bir şekilde etkilenecek görünüyor. Ancak arazi kullanımında bir değişiklik görünmüyor. Buna karşın tropikal bölgelerde arazi kullanımı önemli değişiklikler gösteriyor.
İskandinavya'daki genetik çeşitlilik geçmişte olduğu gibi tropikal bölgelere göre çok daha fakir. İklim değişiminden kutup ayılarının etkilenmesi, eskisine göre kış uykusunun kısalması, üreme problemlerine yol açıyor. Nüfusları azalıyor. Ekosistemleri olumsuz etkiliyor.
Gelecek yıllarda bilim insanları, bitkiler, mantarlar ve topraklarda, nehirlerde ve okyanuslarda yaşayan hayvanlar da dahil olmak üzere diğer birçok yaşam biçiminin küresel genetik çeşitliliğin değişeceğini tahmin ediyor.
Amfibiler, kuşlar ve sürüngenler için genetik çeşitliliğin haritalanması çalışmaları devam ediyor. Bitkiler, böcekler ve mantarlar için genetik haritalama çalışmaları yeni başlıyor. Yapılacak gen haritalarıyla, canlıların nasıl bir değişim göstereceği anlaşılmış olacak. Gelecek on yıl içinde binlerce türün genetik haritası çıkarılacak ve izleyen yıllarda genetik farklılıklar daha iyi ortaya konacak. Bunun için gen kaynakları koruma merkezleri ve yerel çeşit ve ırklar önemli bir potansiyel oluşturuyor.
Kültürü yapılan bitki ve hayvan türlerinde genetik farklılıklar kolayca izlenebiliyor. Yüksek verim ve kalite ekseninde büyük değişimler ve ilerlemeler olduğu bir gerçek. Buna karşın genetik ilerlemeler küresel iklim değişimlerine toleransı düşürüyor. Stres koşullarına dayanıklılık çok düşük düzeylerde görünüyor.
Sıcağa ve kurağa dayanıklılık yönünden genetik ilerlemeler oldukça yetersiz düzeylerde. Oysa yeni çalışmalarda stres koşullarına dayanıklılık yönünden de çalışmalar yapılması gerekiyor.
Doğal ekosistemlerdeki türlerde meydana gelen genetik değişimlerin de bir yandan izlenmesi tarımsal üretimde arazi kullanım yöntemlerine ışık tutacak gibi görünüyor.
Küresel ısınma hayatın her alanını etkiliyor. Bitkisel ve hayvansal üretimde sürekli olarak yeni hastalık ve zararlılar ortaya çıkıyor. Üretim maliyetleri sürekli artıyor. Bu sorunların önüne geçmede doğal ortamlardaki canlıların takibi, genetik haritalarının çıkarılması önem arz ediyor. Netice itibariyle yerel çeşit ve ırkların yeniden üretime alınmasında yarar görünüyor.