Teknoloji geliştikçe insanoğlu yer altı sularını daha fazla kullanmaya başladı.
Teknoloji geliştikçe insanoğlu yer altı sularını daha fazla kullanmaya başladı. Yağış düzensizliği ise yer altı su depolarını beslemeye yetmiyor. Haliyle kuyuların su seviyesi sürekli düşüyor.
Pompalar her geçen gün yaygınlaştıkça sularını kovayla çeken insan sayısı azalıyor. Halen su kuyuları dünya nüfusunun yarısından fazlasına içme ve kullanma suyu sağlıyor. Aynı zamanda tarımsal sulamanın %40'ından fazlası yer altı sularından karşılanıyor.
40 ülkeyi kapsayan yer altı sularının araştırıldığı bir çalışma, su kaynaklarının hızla azaldığını, su seviyelerinin sürekli düştüğünü gösteriyor.
Araştırmacılar, verilerini dünya çapında 100'den fazla benzersiz veri tabanından yararlandıkları çalışmada yaklaşık 39 milyon adet halen çalışan kuyu kayıtlarından elde ettikleri sonuçları paylaşıyorlar.
Kuyuların %6 ila %20'sinin, su seviyeleri birkaç metre daha düşmeye devam ederse kuruma riski altında olduğu dikkati çekiyor. 1950 yılından 2015'e kadar belirli bir alandaki mevcut kuyularla karşılaştırıldığında yeni kuyuların derinliği teknolojiye bağlı olarak sürekli artıyor. Daha derinlerdeki su çekiliyor ve eski kuyuların suyu tükeniyor.
Bir milyondan fazla kuyunun yıl içerisindeki su seviyesi değişimleri 1 metre arasında bulunuyor.
Dünyanın birçok bölgesinde yeraltı suyu seviyeleri düşüyor. Buna bağlı olarak kuyulardan su çeken pompalar daha derine indiriliyor. Bazı kuyular yeniden derinleştiriliyor. Derinleştirme imkanı bulunmayan kuyular kapatılarak yenileri açılıyor.
Kuyuların derinliğinin artırılması, suyun bulunduğu akiferlerde dibe doğru gidildikçe, suyun kalitesi düşüyor, özellikle tuz içeriği artıyor.
Araştırma bulgularının hemen tamamı, dünyanın bütün bölgelerinde kuyu sularının azaldığına işaret ediyor. Azalmaya bağlı olarak su kalitesi düşüyor. İçme ve kullanma sularında kireç ve tuz içeriği artıyor.
Sanayi atıkları da yer altı sularının kalitesinin düşmesinde etkili oluyor. Sanayi çevrelerine yaklaştıkça yer altı sularında ağır metal ve sentetik kimyasal içeriği artıyor.
Eskiden köylerde evlerin avlularında kazma kürekle açılmış ve taş döşeli kuyular bulunuyordu. Tulumbanın bulunmadığı dönemlerde su kovalarla çekiliyor, avlu içindeki hayvanların da su ihtiyacı bu şekilde karşılanıyordu. Ağustos sonuna doğru sular azalıyor ve kuyuların temizliği de bu dönemde yapıyordu. Neticede bu kuyu suları içme, yemek pişirme ve temizlik için kullanılıyordu. Yine tarlalara giden yollar üzerinde insanların hayrına yaptığı serenli kuyular bulunuyordu. İnsanlar tarlada daha fazla zaman geçiriyor ve su ihtiyaçlarını bu kuyulardan sağlıyordu. Artık tarla ve bahçelerde çok zaman geçirilmiyor. Kuyular işlevlerini yitiriyorlar. Zaten birçoğunun suyu açılan artezyen kuyuları nedeniyle tikendi.
Orta ve güneydoğu Anadolu gibi kapalı havzalarda derin kuyulardan çekilen sulama suyu, su rezervlerini tüketmeye devam ediyor. Küresel ısınma ve kuraklık senaryoları, yer altı sularının daha dikkatli ve verimli bir şekilde kullanılmasını öngörüyor. Aksi halde içme ve kullanma suyu temininde sıkıntıların büyüyeceği görülüyor.