İşçinin ve emekçini bayramı 1 Mayıs artık resmi tatil ve milli bayramlar arasında yerini almış bulunuyor.
İşçinin ve emekçini bayramı 1 Mayıs artık resmi tatil ve milli bayramlar arasında yerini almış bulunuyor. Kanla, eylemle, gösteriyle, polisiye tedbirlerle anılan 1 Mayıs İşçi Bayramı gelecek yıllarda inşallah sevindiren, güzel etkinliklerle anılır.
Malum bu sene korona salgını ve karantina tedbirleri nedeniyle kısıtlı bir şekilde kutlanan işçi bayramı sessiz, zayıf etkinliklere sahne olacak.
Dünyanın hiçbir ülkesinde işçinin ve emekçinin gerçek anlamda emeğinin, alın terinin hakkı verilmediği için, işçi gösterileri genellikle sertliklerin, taşkınlıkların önlenmeye çalışıldığı eylemlerle anılır.
Bir mayıslar, işçinin, emekçinin bayramı oluncaya kadar hep olağan dışı gelişmelere sahne oldu ne yazık ki. Bu anlamda sürekli kullanıldı veya sabote edildi.
Ülkemizde örgütlerin yapıları incelendiğinde, özellikle tüzüklerinde çok anlamlı ve gerçekten üyelerinin haklarını savunmada, üyelerinin güç birliği temelinde ne kadar manidar ifadelerin yer aldığı görülür. Ancak sağduyulu üyelerin yönetimlerden hep uzak ve sessiz kalışı, örgütlerin amacı dışında kullanımına neden olmaktadır.
Bugün emeğiyle iş üreten kesimin sağcısı, solcusu, dincisi veya farklı siyasi görüşe mensup bireylerin ortak değerleri, ayrılığa neden olan değerlerinden çok daha fazladır. Buna rağmen, emekçileri temsil eden örgütlere baktığımızda bin parçaya bölünmüş durumdadır. Tek bir işçi örgütü yetmemiş, çok sayıda ve farklı temalarda örgütler ortaya çıkmıştır. Bir ana işçi örgütü varken, solcu çizgide bir örgüt güçlenirken, ardından sağ görüşlü emekçilerimiz de ayrı örgütlenme yoluna gitmişlerdir.
İşçi ile işvereni ayıran temel unsur paylaşımdır. Paylaşımın adilane yapılamaması, iş ortamlarının kurumsallaşmada ağır gidişi, gelişmişliğin tamamlanamaması, üçüncü dünya ülkelerinde sürekli sorun yaratmaktadır. Üstelik bu orantısız yapılar dış güçler tarafından sıklıkla kullanılınca iş-işçi-işveren üçgenini ateş çemberine çevirmektedir.
İşsizliğin yüksek oranlarda olduğu ülkemizde, potansiyel emek gücünün yüksekliği iş dünyası tarafından suiistimal edilebilmektedir. İşçilerin uzun süre aynı işyerinde çalışması, verimlilik açısından önemli olmakla birlikte, örgütlü yapının önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Dağınık sendikal yapı emekçinin haklarının verilmesinde engel olur iken, ikinci bir engel daha ortaya çıkmıştır. O da örgütsel yandaşlıktır.
Sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinde, çok yeni yapılanmalar ortaya çıkmaktadır. İş ve istihdam hizmet sektörüne kaymaktadır. Diğer yandan bilişim sektörü iş alanlarını sürekli işgal etmektedir.
Memlekette en büyük işveren devlettir. Temizlikten güvenliğe kadar hemen bütün hizmet sektörlerinde çalışanların tamamına yakını, tabiri caizse asgari ücrete talim etmektedir. Gelirler bir yerde hakça paylaşılmamaktadır. Eşit işe eşit ücret ekseninde en büyük adaletsizliği devlet yapmaktadır.
Kaynakların hakça paylaşılamadığı ülkemizde, bir mayıslar hep sıkıntılı kutlanmaktadır. İşçi-emekçi kardeşlerimizin siyasi odakların provokasyonlarından uzak, kendilerine özgün sorunların ardında özgün duruşlarıyla, işe ve emeğe özgün etkinliklerle bayramlarını kutlamaları daha değerli ve yapıcıdır. Bir yerde herkes emekçidir. Bayramımız kutlu olsun.