Korona salgını aldı başını gidiyor.

Korona salgını aldı başını gidiyor. Vaka sayıları bir miktar azalsa da, azalış çok yavaş seyrediyor. Memleket aşılanıncaya kadar sürü bağışıklığı gerçekleşecek gibi görünüyor. İktidar sahipleri ve salgın uzmanları bir yıl önceki süreci unutmuş olmalılar ki, aynı film yeniden oynanmaya başladı.
Daha geçen sene salgının artmaya başladığı ve gerçek vaka sayılarının açıklanmadığı günlerde, Ramazan Bayramında sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Yine 65 yaş ve 20 yaş altı için de ilginç sokağa çıkma yasaklı saatler vardı. Eğitim de bir açık bir kapalı devam ediyordu. Bu arada yaklaşık 50 bin kişiye de karantina tedbirlerine uymadığı için ceza kesilmişti. Millet yasaklara ve kurallara uymakta güçlük çekiyordu.
Kurban Bayramında seyahat serbestliği de gelince millet adeta topluca bir yerlere yürümüştü. Sahiller lebalep dolmuş, adım atacak yer kalmamıştı. Erzurum’un, Rize’nin, Van’ın en ücra köylerinde korona vakalarına rastlanıyor, vakaların İstanbul’dan geldiğine işaret ediliyordu. Hem de istisnasız olarak büyük şehirlerden gelenler korona bulaştırıyordu.
Geçenlerde açıklanan korona yasakları için Tam Kapanma adı kondu. Nasıl bir tam kapanma anlayalım.
Kamu kurumları esnek mesaiye geçtiler. Gayet güzel. Zaten işler bir şekilde yürüyor. Çok iş de olmuyor aslında. Millet sokağa çıkamayacağı için devlet dairesine de pek uğramaz. İşlerini bir şekilde erteleyecektir nasıl olsa.
Zincir marketler açık. Açık oldukları saat aralığı daraltılmış olsa da, milletin zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için açık olacaklar. Korona bulaşmış birisi sepetini doldurduğu zaman birçok ürüne dokunmuş olacak. Bulaşma olasılığı artmış olacak. Ancak küçük esnaf kapalı. Bunlardan alışveriş olursa sanki bulaşma ihtimali daha mı yükselecek? Elbette hayır.
Daha bir sürü tedbir var ama hepsini saymaya gerek yok.
Tedbirleri duyan ne yaptı acaba? Aynı geçen sene Kurban Bayramında olduğu gibi, büyük şehirleri boşalttı. En çok vaka görülen iller içinde İstanbul hep önde geldi. İstanbul’un yarısı nerede şimdi? Türkiye’nin dört bir tarafında. Hem de bir gün içinde gidiverdi. Bozcaada feribot kuyruğu Geyikli’ye dayandı. Bodrum ve Marmaris’in girişleri tıkandı. Sabah saatlerinde İstanbul-Ankara yolu da tıkanmak üzereydi. Karadeniz bölgesi tarihinin en yoğun trafiğini yaşadı. Akdeniz sahilleri de çok farklı değildi.
Otel, motel, pansiyon, yazlık, kiralık yazlık neredeyse hepsi doldu. Gidenler alışveriş merkezlerine, marketlere hücum etti. Raflar adeta boşaldı. Yola çıkanların korona virüsü taşıyıp taşımadığı kontrol edildi mi? Mümkün değil. Hem hasta olup olmadığını, taşıyıcı olup olmadığını kim bilecek ki.
Netice itibariyle, iktidar partisinin kongreleri ve yüz yüze eğitim vaka sayısında memleketi dünya birinciliğine taşımıştı. Perşembe günü yaşananların etkileri bayram sonra ortaya çıkacak.
Bu uygulamalar aslında sürü bağışıklığı için bulunmaz taktikler. Allah sonumuzu hayır eylesin.