Bağımsız bir ülke olma yolunda ilk adımların atıldığı 1920’lerden bu yana en az üç nesil yaşadı Cumhuriyeti.

Bağımsız bir ülke olma yolunda ilk adımların atıldığı 1920’lerden bu yana en az üç nesil yaşadı Cumhuriyeti. Neredeyse bütün kuşaklarda hep bir çatışma yaşanmıştır. Ekseriyetle kılık kıyafet ve davranışlardan başlayan kuşaklar arası sürtüşmeler, otorite oluşturma çabaları derken, günümüzde iletişimin gücüyle önemli derecede azalmıştır.
Hemen bütün kuşaklar artık internet başta olmak üzere televizyon ve diğer iletişim kanallarından yararlanabilmekte ve günceli yakalayabilmektedir. Eskiye nazaran değişimler daha çabuk kabullenilmektedir ve yaygınlaşmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, cephelerde vatanın mücadelesi için gençliğin adeta tükenmesi, öksüz bir kuşağı ortaya çıkarmıştır. Yaşlı nine ve dedelerinin elinde büyüyen gençlik, tarım kesiminde kıtlıklara rağmen büyük mücadelelerle, emek gücüyle üretmiş ve geleceğini kurtarmıştır. Emeğe dayanan bir geçim sistemi, ikinci kuşakta yavaş olmakla birlikte makina ve aletlerle tanışmış, daha geniş alanları işlemek suretiyle ticari üretim yapmaya başlamıştır. Bu kuşak da emeğini sakınmayan, alın teriyle kazanabilmeyi becerebilen bir kuşaktır. Emeksiz yemek olmaz atasözü geçmiş zamanda adeta yaşam felsefesi olmuştur gençliğin.
Zaman içerisinde yaşamın teknolojik donanımlarının insanı her geçen gün sarması, tembellik ve ataleti artırmaya başlamıştır. Ders çalışmak bile artık yatar vaziyette mümkündür. Uzaktan eğitim halen yatar vaziyette devam etmektedir.
Gençlik teknolojiye o derece teslim olmuş durumdadır ki artık iki haneli dört işlemleri hesap makinasıyla yapmaktadır.
Tasarruf eskiden çok önemli olduğu halde, şimdiki gençliğin tanımadığı bir kavram. İhtiyaçlar ve isteklerini ayırmakta güçlük çekiyorlar. Tüketimle ilgili reklam ve toplumsal baskılar tasarruf duygusunu yok ediyor. Elektronik eşyayı yeni nesil çok hızlı tüketiyor. Bir cep telefonunun ömrü memlekette iki yılın altına inmiş görünüyor.
Değer yargıları hızla değişiyor gençliğin. Bilgi ve kültür birikimine dayalı insani değerler şekilsel donanımlara teslim oluyor. Görüntüye eskiden de önem verirdi gençlik. Saçları uzatma, İspanyol paça pantolon giyme gibi modayı takipte çok geri kalmazdı. Ancak kültürüne ve geleneklerine bağlı şekilleri bir kenara bırakmazdı. Memleket sorunlarına uzak durmazdı.
Gençlik özgün olabilmekte güçlük çekiyor. Bilişim çağı gençliği çok hızlı bir şekilde kendi sarmalı içine alıyor. Zamanlarının yarısı gerçek olmayan sanal alemde geçiyor. Kendi değerlerini muhafaza etmekte zorlanıyor.
Eğitim ve öğretimle ilgili çok daha geniş donanımlara sahip. Bilgiye ulaşmak, kendini ve toplumsal gelişimini ilerletmek için bütün Dünya elinin altında. Sadece doğru bilgilere ulaşmak ve doğruyu uygulamak kalıyor geriye. Bir konuyu öğrenmek için kütüphaneye gitmesi bile gerekmiyor. Bu nedenle zamanını iyi değerlendirdiği takdirde kısa zamanda çok daha geniş bilgi birikimine sahip olabiliyor. Ancak zaman kullanımında büyük kayıplar yaşıyor.
Gençlik kendi kültürünü, kendi gerçeğini öğrenmede ve yaşamada güçlük çekiyor. Kendini geliştirmede, ülkesinin geleceği için üretme ekseninde sorunlar yaşıyor. Elbette bütün bu olumsuzluklar kendinden kaynaklanmıyor. Ülke gençliğinin yarısından fazlası ülkesi dışında bir gelecek hayal ediyor. Oysa ülkesinin geleceği için hayaller kurması gerekiyor.