Yıllar önce Almanya’da Dışişleri Bakanlığına bağlı bir kurumda Almanca bilmeyen biri görevlendirilmişti.
Yıllar önce Almanya’da Dışişleri Bakanlığına bağlı bir kurumda Almanca bilmeyen biri görevlendirilmişti. Biraz dalga geçildi sonra unutuldu gitti. İşin ehline verilmesi konusunda sürekli hata yapan iktidar sahipleri, Türkiye’yi uluslararası arenada biçare hale getirmeye devam ediyorlar.
Diplomasiye inanmayan zihniyeti sevdalısı oldukları Arap alemi şaşırtmaya devam etse de akıllanmayacaklar belli ki. Filistin konusunda bile gol yemeye devam ediyorlar.
Türkiye uzun süredir dış ilişkilerde sorun yaşıyor. Bir dönem fetö terör örgütüne neredeyse teslim edilen diplomatik işler ne yazık ki bir türlü düzen tutmuyor.
Arap baharı olarak adlandırılan eylemlerde Türkiye çok ciddi hatalar yaptı. Kuzey Afrika ülkelerinde başlayan eylemlerde sürekli iki ara bir dere misali, taraflı davranan iktidar sahipleri bugün koca Akdeniz’de yalnız kaldı. Yarısı kalmış Libya ile bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama elle tutulur bir ilerleme yok.
Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi, bu ülkede iç karışıklığın sonu değildi. Kaldı ki Kaddafi, diktatör olsa da, Türkiye’nin sağlam müttefikleri arasındaydı.
Libya neredeyse ikiye bölündü. Biriyle antlaşma yapıldı. Mavi vatan önemli bir adımdı. Ancak Yunanistan diğeriyle antlaşma yaptı. Ardından Yunanistan Mısır ile ekonomik bölge antlaşması imzaladı ve alanımızı bir daha daralttı.
Mısır Müslüman bir ülke. Müttefik olması gerekir değil mi? Olmaz. Neden olmaz? Siz Mısır’ın iç işlerine müdahil olursanız elbette olmaz.
Suriye’de iç karışıklık çıktığında, Esed’in iki haftalık ömrü kaldı diye demeçler veren dış işleri yetkilileri, kanal kanal gezen fetocu uzmanlar ve onların güdümündeki iktidar sahipleri Esed’in hala ülkenin başında olduğunu görüyorlardır.
Yunanistan gibi NATO’da müttefikimiz olan ABD, güneyimizde ypg/pyd’ye binlerce tır dolusu silah yardımı yaptı. Ardından eğitim verip ordu kurdu. Bu süreç zarfında memleket yetkilileri heyt çekmekten başka bir şey yapmadılar. ABD ypg/pyd ile petrol antlaşması yaptı. Askerimiz ABD ve Rusya askeri birlikleriyle devriye atıyor.
Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirilen Barış Pınarı harekâtı Arap Birliği tarafından da kınandı.
Ege’de 18 adet ada Yunanlılar tarafından işgal edildi. Hatta bazılarına asker yerleştirildi. Topları da Türkiye’ye bakıyor. İktidar sahipleri 12 adalar meselesini konuşuyorlar. Bizim olan adalara Yunanistan nasıl yerleşir diye düşünmüyorlar.
Askeri gücünüz ne kadar fazla olursa olsun, dışişleriniz güçlü olmak zorundadır. Haklı olduğunuzu sağlıklı bir şekilde anlatmak zorundasınız.
Dışişlerinde sağlıklı bir yapınız yoksa ağzınızla kuş tutsanız eliniz ne iş yapar diye sorarlar. İktidar sahipleri Filistin’e Araplardan daha fazla ağlıyor. Bazı Arap ülkelerinin umurunda bile değil. Oysa İsrail tam bir insanlık suçu işliyor. Çoluk çocuk demeden insanların üzerine bomba yağdırıyor. İsrail’i neredeyse bütün Avrupa ülkeleri destekliyor. Halkının güvenliğini tesis etmek için mücadele verdiğine inanıyor. Nasıl izah etti ki, Bosna Hersek bile destekliyor.
Haklı olmak kadar, dışişlerinde güçlü ve etkin olmak zorunluluğu vardır. Turistik tesis çalışanları aşılı tatile Türkiye’ye gelin diyecek kadar aciz olan beyinler, memleketin kariyerini yerle bir etmeye devam ediyor.