Tük siyasi hayatının kara bir lekesi.
Tük siyasi hayatının kara bir lekesi.
.
Demokrasinin müdahaleyle askıya alınıp, askeri yönetimin işbaşına gelmesiyle başlayan bir hayat.
.
Benim yaşımdakiler ve büyüklerim hepsini bilirler.
.
Peki neydi dertleri?
Neden böyle bir girişimde bulundular?
Ayrıca demokrasi kavramı içinde çözülmesi gerekenlerin, askerler tarafından çözülmeye çalışılması elbette kabul edilir değildi.
.
Hele ki mahkemelerde alınan kararlar neticesinde siyasilerin idam edilmesi gibi insanlık suçu işlenmesi, darbenin kabul edilemez bir sonucuydu.
.
Ne olmuştu peki?
Tarihe şöyle bir gezinti yapalım.
Atatürk’ün ölümünden sonra en büyük tehlike İkinci Dünya Savaşıydı.
Milli seferberlik ilan edildi gençler askere alındı, limanlar kapatıldı.
İsmet İnönü savaşa girmemek için elinden gelen bütün gayreti sarf ediyordu.
Olası bir savaşa karşı hazırlıklı olmak için tarım yapan köylüden üçte bir oranında harmanda tarım vergisi ve canlı hayvan alıp silo ve havralarda saklıyordu, fazla israf olmaması için memleket karne yöntemiyle idare ediliyordu…
Bu nedenle ekmek, zeytin, şeker gibi gıda maddeleri karneye bağlanmıştı.
Tabi bu yönetim şekli de CHP’nin hanesine olumsuz olarak yansıyor ve DP’nin ilerde bunu propaganda aracı olarak kullanmasına yol açıyordu...
Ekmek kuyruğundaki bir çocuğun kendisine “Bizi aç bıraktın, ekmeksiz bıraktın” sözüne karşı İsmet İnönü, “Evet sizi aç bıraktım, ekmeksiz bıraktım! Ama babasız bırakmadım” diye kendisine cevap verir... İkinci Dünya savaşı 1939-1945 yılları arasında altı sene boyunca devam eder, savaşan devletlerden yaklaşık 80 milyon insan ölür...
.
7 Ocak 1946’da CHP’den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Mehmet Fuat Köprülü ve Refik Koraltan gibi isimlerin de bulunduğu grup Demokrat Parti’yi kurarlar. İlk seçimlerde azınlıkta kalırlar ancak 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerde ezici bir çoğunlukla iktidara gelirler…
İlk icraatları Türkçe okunan ezanın, tekrar Arapça okunması olur.
.
Takiben;
Radyodan yayınlanan dini program yasakları kaldırılır,
Arap harfleriyle eğitimin yapılmasına izin verilir,
Halk evleri kapatılır,
Profesörlerin politika ile uğraşmaları kanunla engellenir,
Köy enstitüleri kapatılır,
Basını kontrol altına alan basın kanunu çıkarılır.
.
1954 genel seçimlerinden sonra Kırşehir’de beklenen oyu alamayan DP, Osman Bölükbaşı’nın buradan milletvekili seçilmesine kızarak Kırşehir’i il olmaktan çıkarıp ilçe yapar.
.
Yine Malatya’da oyların çoğunu CHP’nin alması üzerine Malatya’yı bölecek bir adım atılarak Adıyaman ili kurulur ve toprakların bir kısmını oraya verilir.
.
1949 yılında kurulan NATO’ya yapılan üyelik başvurusu kabul edilmeyince Amerika’yla iyi ilişkiler kurulur ve ABD’nin isteğiyle 1950 yılında Kore’ye asker gönderilir.
Karşılığında 1952 yılında NATO’ya üye olmamız sağlanır.
.
ABD’den Marshall yardımı alınır, borç para bulunur. CHP döneminde yapılmayan alt yapı çalışmaları; asfalt, yol, baraj yapımına hız verilir çiftçiye destek olunur.
.
CHP Isparta il kongresi polis tarafından basılarak dağıtılır ve CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek kürsüden indirilir.
.
5 Ağustos 1955’te Karadeniz gezisine çıkan Kasım Gülek’in gezisi iptal edilerek Sinop’ta tutuklanır ve İstanbul’a getirilerek nezareti alınır, yapılan yargılamalardan sonra bir yıl ceza verilir…
.
DP yönetiminde 811 gazeteci tutuklanır ve toplam 57 yıl ceza verilir.
.
Gazetecilerin itiraz ve savunma hakları kaldırılır ve onların itiraz etme hakları da alınır.
.
Gazeteciler cemiyeti geçici bir süre kapatılır..
.
1957 yılında Kırşehir milletvekili ve CMP genel başkanı Osman bölükbaşı tutuklanır ve nezarete atılır.
.
İstanbul’da 6-7 Eylül olayları “Atatürk’ün Selanik’teki evini bombaladılar” söylentileriyle başlar ve basına yansır. Peşinden oluşan infial ile Rum vatandaşlarımıza karşı organize saldırılar 1955 yılında gerçekleşir.
Saldırılarda işyerleri tahrip edilir.
Rum vatandaşlarımızın can güvenliği kalmaz, saldırılarda kimisi yaralanır… Olaylara sebebiyet veren ve yapanlar DP’ye göre de CHP’lilerdir.
Bu nedenle ülkenin selameti için CHP’nin kapatılması gereği de konuşulmaya başlanır.
.
1957 yılında Adnan Menderes‘in Adana’da yaptığı seçim konuşmasında:
İstanbul’u ikinci bir Mekke, Eyüpsultan Camisini de ikinci Kâbe yapacağı sözünü verir.
Ayrıca 15.000 cami yaptıklarını söyler.
.
Cemaatler ve tarikatlar oldukça memnundurlar. Zira CHP’den sonra gelen Demokrat Partiden istedikleri her şeyi fazlasıyla almışlardır…
.
Cemaat ve tarikatlar hükümetten her türlü maddi manevi desteği de görmektedirler...
.
Adnan Menderes bir konuşmasında meclise hitaben yapmış olduğu konuşmada “Siz isterseniz şeriati bile getirebilirsiniz.” der.
.
Cemaatler ve tarikatlarla sıkı ilişkileri olan Menderes içkiye karşı değildir, hatta 1957 yılında Çanakkale’de temelini attığı Şarap Fabrikasının açılışını yapmıştır.
.
Devletten sadece cemaatler ve tarikatlar nemalanmaz aynı zamanda iktidarı destekleyen gazeteciler, fikir adamları ve şairler de yararlanırdı...
Bunlardan biri de merhum Necip Fazıl Kısakürek’tir…
Örtülü ödenekten zamanın parasıyla 3000 lira yardım gördüğü söylenir…
.
9 Şubat 1957 tarihinde “9 subay” olayının faillerinden Samet Kuşçu adında bir binbaşı olayın duyulmasından korkarak Menderes ve DP’ye karşı askeri bir darbe hazırlıklarını yapıldığı ihbarında bulunur.
Açılan soruşturma sonucu diğer 8 subay beraat ederken ndense ihbarı yapan Samet kuşçu tutuklanır(!)
.
12 Ekim 1958’de CHP’ye karşı mücadele edecek vatan cepheleri DP tarafından kurulur ve bu guruba katılanların isimleri her gece radyolardan okunur. Toplum daha da ayrışmış, kamplaşmış ve kutuplaşmıştır.
.
Merkez bankasında para kalmadığı için İstanbul’daki devlete ait önemli arsalar ve malikânelerden yüzlerce binlercesi satılır. Yeterli olmadığı için de Cumhuriyet tarihinde ilk defa IMF’den borç para alınır
.
CHP Genel başkanı İsmet İnönü ve milletvekilleri DP İktidarından kurtulma yollarını ararlar...
Bu duruma çok sinirlenen Adnan Menderes 6 Eylül 1958’de yaptığı bir konuşmada “İdam sehpalarında can verenlerden ders alsalar ya...” şeklinde bir cümle sarf eder.
Bu oldukça talihsiz bir sözdür.
İnönü’nün cevabı gecikmez “Sehpalar kurulursa nasıl işleyeceğine kimse bilmez” diye sert bir cevap verir.
.
CHP Genel başkanı İsmet İnönü‘ye bu sözlerinden dolayı Mecliste 13 oturuma katılmama cezası verilir.
.
20 Şubat 1959 tarihinde İngiltere’ye giden Adnan Menderes’in uçağının düşmesi sonucu büyük bir kaza geçirir ve oradan sağ kurtulur…
Allah’ın bir lütfu olarak değerlendirilir ve Menderes “Evliya” mertebesinde karşılanır ve Eyüp Sultan’a ziyarete giderek dua edilir.
.
Uçak kazasından sonra Ali Bayat isimli bir vatandaş, Mersin’e giden Menderes’in önünde durarak bir elinde tuttuğu beş yaşındaki çocuğu, diğer elindeki bıçağı göstererek “Bu çocuk sana kurban olsun” diye bağırarak kurban etmek ister.
(Daha sonra Yassıada’da insafsızca idam edilen Menderes’in cellatlığını yapan adamın bu kişi olduğu iddia edilir.)
.
12 Nisan 1960 tarihinde darbe söylentileri yaydıkları ve darbenin kışkırtıcılığını yaptıkları iddiası ile CHP milletvekilleri hakkında (Demokrat Parti milletvekillerinden 15’erli gruplar halinde) tahkikat komisyonları kurulur ve geniş yetkilerle donatılır.
.
Yine Demokrat Parti’nin Trakya teşkilatını kuran Dr. Sezai Feray 27 Mayıs darbesinden 24 gün önce yani 3 Mayıs 1960 tarihinde darbe yapılacağını İstanbul Demokrat Parti il başkanı Kemal Aygün’e ve ayrıca belediye başkanlığına bildirir.
Ama ne hikmetse bu uyarılara karşı bir tedbir alınmaz…
.
Bu tip ihbarlar yüzünden Başbakan Menderes 2-3 defa Cumhurbaşkanı Celal Bayar’la görüşmeye gider ve askeri darbe çalışmalarının yapıldığını bu nedenle seçime gidilmesini veya istifa edilmesini teklif eder. Ama Celal Bayar karşı çıkarak görevine devam etmesini ister.
.
27 Mayıs’tan 4-5 gün önce İzmir’de açık hava toplantısı yapan Adnan Menderes’i 200.000 kişi karşılar ve konuşması sık sık alkışlanır.
Herkes ona hayrandır.
Ancak Menderes tutuklandığı zaman nedense hiç kimse caddelere çıkıp olayı protesto etmez, gösteriler düzenlemez...
.
26 Mayıs 1960 akşamı Menderes, Eskişehir Ticaret ve Sanayi Ticaret Odası’nda bulunanlara hitap ederken bir görevli, kendisine telefon geldiğini bildirir.
Arayan Refik Koraltan İstanbul Üniversitesi hocalarının bir sessiz yürüyüş yaptığını haber verir.
Menderes öfkeyle tekrar kürsüye çıkar ve hocalar için “Kara cüppe giymiş kuklalar! Bu memlekette milletin iradesine karşı gelmek isteyenlerin haddini mutlaka bildirmek lazımdır.” der ve sonrasında istirahate çekilir.
Bir süre sonra uyandırıldı.
Darbe olmuştur. Duyduklarına inanamaz.
İlk şoku atlatınca durumu Eskişehir valisiyle görüşür ve Kütahya’ya hareket eder. Kütahya’da karşısında kendisini tutuklamak üzere Binbaşı Muhsin Batur’u bulur.
.
Ordu yönetimi ele geçirmiştir.
Ancak ihtilalcilerin içinde en üst kademeden başta genelkurmay başkanı olmak üzere kuvvet komutanları yoktur.
Cuntanın en güçlü adamlarından biri Tümgeneral Cemal Madanoğludur.
.
Milli Birlik Komitesi‘nde yer alan kişilerden birisi de Alparslan Türkeş’tir.
Alparslan Türkeş ihtilalin güçlü kişilerinden biridir. 27 Mayıs günü yapılan ihtilalin radyodan Türk milletine duyurulması işini de bizzat kendisi üstlenir ve yapar.
.
Darbe ve sonrasında kurulan mahkeme ile Demokrat Parti’nin genel başkanı Adnan Menderes dahil pek çok milletvekili ve zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar yargılanır.
.
Adil olmayan bir mahkeme sonucunda:
Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamına karar verilir.
.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın idam kararı yaş haddinden ömür boyu hapse mahkûm edilir ve Kayseri cezaevine gönderilir.
.
Diğer üçünün infazları Eylül 1961 yılında yapılır…
.
Günümüzde “Demokrasi şehidi” olarak anılırlar.
Ama can bedenden çıkmıştır bir kere…
Yazık olmuştur.