Cumhuriyet erdemli, gelişmiş toplumların en güzel yönetim biçimidir.
Cumhuriyet erdemli, gelişmiş toplumların en güzel yönetim biçimidir. Ahlakı güzel, insani değerleri yüksek insanların yaşadığı ülkelerde demokrasinin bütün güzellikleri yaşanır. Demokrasi bütün özellikleriyle işletildiği sürece, insanların huzur içinde yaşadığı bir yönetim şeklidir. Güçler ayrılığı ilkesi, insan hukukunun muhafazasında, insanın yarına olan güvencesinde adeta teminattır.
Demokrasinin temelinde insanların kendi yöneticilerini özgür iradeleriyle seçmeleri yatar. Ancak, seçim sistemine bakıldığında halkın kendi yöneticilerini gerçek anlamda seçemediği ortaya çıkar. Ülkemizde tam demokratik seçimler sadece iki defa uygulanmıştır. Bunun dışında halkın gerçek anlamda iradesinin yönetime yansıdığı bir seçim göstermek çok zordur. Ünlü düşünür Platon’a göre, demokrasinin tam anlamıyla uygulanabilmesi için, halkın kendi yöneticilerini gerçek anlamda seçebilmesi için, iyi yetişmiş, erdemli, eğitim seviyesi yüksek olması gerekir. Eğer bir ülkenin insanlarında eğitim ve yetişmişlik konusunda sıkıntı varsa, gerçek doğrularda insanlar çelişebiliyorlarsa, hukuk siyasileşmişse, demokrasi otokrasiye dönmüş demektir.
Siyasi fanatizmin yaygınlaştığı, hukuk ve bilim kurumlarının dahi en ince noktalarına kadar nüfuz ettiği bir ülkede, demokrasinin gerçek anlamda uygulandığını, insan hak ve hukukunun güvence altında olduğunu hiç kimse iddia edemez.
Üçüncü dünya ülkelerinde oy toplamasını bilen, sokak ağzı kuvvetli siyasi liderler, ne yazık ki halkın nabzına göre şerbet vermek suretiyle çok kolay iktidara gelebilmektedirler. Paranın ve haliyle medyanın da gücünü kullanarak çok geniş insan kitlelerini meydanlara toplayarak gövde gösterisi yaparlar ve siyasette adeta rüzgârı arkalarına alırlar. Halk, yevmiye ile oluşturulmuş kalabalıkları gördükçe havaya girer, yalana bile inanır. Aynı görüşte olmasa bile, doğru yolda olduklarını zanneder.
Türkiye’nin tam demokratik seçimleri yapabilmesi çok zor görünüyor. Adına demokrasi dense de demokrasinin yerlerde gezindiği artık bağırıyor. Parti liderlerinin etkin olduğu siyasi düzlemde, tam demokratik seçimin gerçekleşme ihtimali sürekli zayıflıyor.
Sağduyusu güçlü, eğitim seviyesi önemli değil ama erdemli bir milletin, hakkında zimmet, vergi kaçırma, vatana ihanet gibi suçlardan davası bulunanlar temsilcisi olabilir mi? Elbette olamaz. Mecliste davası olmayan vekil yok neredeyse. Seçim sistemi gerçek anlamda demokrasinin ilkelerine uygun olsa idi, aynı zamanda milletin sağduyusu güçlü olsa idi meclisteki vekiller seçilebilir miydi? Çoğu sokağa çıkamazdı.
İnsan hakları ve kamu vicdanı temelinde akıl almaz işler yapılan bir ülkede, adaletin dahi kamu vicdanını rahatlatmadığı gerçek demokrasiden söz etmek zordur.
Cumhuriyeti ve demokrasiyi geliştirecek olan da insandır. İnsan gelişmiş ise demokrasi de gelişir.
Türkiye’de ne yazık ki eğitim sürekli geriliyor. İnsanların muhakemesi zayıflıyor. Çalıyorlar ama iş yapıyorlar diye bir partiye oy verebiliyor.
Yandaş bir medya gurubu ülkenin yarısını terörist gösterebiliyor. Üstelik nemalandıkları iktidara tetikçilik de yapabiliyorlar. Hal böyle olunca insanların birbirine hoşgörüsü kalmıyor. İktidar sahipleri de azmettirici konuşmalar yapınca, çocuklara din ve ahlak öğreten öğretmenler silahla poz verebiliyor.