Süleyman Soylu’nun siyasetini, duruşunu Doğruyol zamanında da pek sevmezdim.

Süleyman Soylu’nun siyasetini, duruşunu Doğruyol zamanında da pek sevmezdim.
Tercihim buydu.
.
DYP Genel Başkanı iken sürekli küfürlü muhalefetiyle AK Parti ve onun Genel Başkanına kullandığı üslup, partililerce destekleniyordu ve el üstünde tutuluyordu.
.
Yenilir, yutulur cinsten olmayan bu sataşmalar nedense unutuldu ve daha sonra AK Parti saflarında yer aldı.
.
Neydi bu söyledikleri?
.
“Bu ülkenin herkese çatan ve kaos yaratan bir Başbakanı var ki, akşam evine gittiğinde karısına ve çocuklarına boynu bükük kalan esnafın, çiftçinin yerine kendini koymuyor. Kendisi evindekilerin yüzüne nasıl bakıyor. AKP iktidarından önce işsizlik yüzde 6’ydı bugün 11.3’e çıktı. Başbakan at üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülke yönetmeyi de aynı şekilde beceremedi.”
.
“29 Mart yerel seçimlerinde halk AKP hükümetine sarı, DP ise kırmızı kart gösterecek. AKP hükümeti, yanlış ekonomi politikası sonucu bayramları da millete zehir etti. İnsanlarımız gülmeyi unuttu. Beceriksizlik ve yetersizlikle, Türkiye’yi krizle karşı karşıya bıraktılar. Paçalarından yolsuzluk akıyor. Türkiye’de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır.”
.
“Çeviriyorsun, boş geliyor. Bir daha çeviriyorsun, pas geliyor. Günlerdir, Filistin’de Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı acılar ciğerimize saplandı. Sen Olmert’le görüşüyorsun, ertesi gün bu katliamlar oluyor. Eğer Kırat iktidarda olsaydı, gök kubbe bu katliamı yapanların başına yıkılırdı. Önce çıktın, ‘Arabulucuyum' dedin, şimdi bölgedeki Müslüman ülkelerin kalbini almakla görevlendirildin. Ey Recep Tayyip Erdoğan! Boyun eğdin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü Tayip Erdoğan.”
.
“Yolsuzluklarla mücadele edeceğim diyen hükümet, Türkiye’yi yolsuzluk çukuru içine batırdı. Tüyü bitmemişin hakkını yedirmeyeceğim dediler. Her gün tüyü bitmemiş yetimin üzerinden siyaset yapıyorlar. Bu ülkeyi rant ülkesi yapmayacağım dedi sayın Başbakan, rantın babasını getirdi. Bunlar yarım doktor, yarım hoca.”
.
“Seçim sürecinde Türkiye’de çok manidar işler oluyor. AKP mensupları uzun zamandır genel başkanları ve başbakanlarını, Başbakan da kendisini padişah olarak görmek istiyor. Ülkemizde sadaka kültürü var. Türkiye’de 3 kişiden biri fukaralık sınırının altındadır. Eleştirilmesi gerekenler insanları bu duruma düşüren hükümettir.”
.
Daha sonra 12 Eylül referandumunda ülkeyi gezerek “Evet” oyu istedi.
.
Ve sonuç!
AK Parti’ye geçti ve demeci şu oldu:
.
“Allah şahittir ki bütün bedenim kan gölüne dönse de Erdoğan’dan ayrılmayacağım. Ben AK Parti’ye makam için gelmedim, kendi istikbali için gelen namerttir, alçaktır, namussuzdur. Bu ülkenin çok önemli bir noktasında bir karar alacağız. Ya bu ülke bu milletin olacak, ya da bu ülkeyi yıllardan beri derin devlete teslim edeceğiz. 17 Aralık darbesini hep beraber görmedik mi? Tayyip Erdoğan’ı çekelim sistemden, Kılıçdaroğlu mu mücadele verecek paralel yapıyla? Devlet Bahçeli mi mücadele verecek? Devlet Bahçeli’yi diz çökerttiler, milletvekillerinin kasetleri çıktı. Sesini çıkartmadı. Şimdi efeleniyor. En yakın çalışma arkadaşlarının kasetleri çıktı. Sesini çıkartmadı. Teslim oldular, birbirlerine saldırmazlık taktiği uyguladılar. Bugün eğer Türkiye Cumhuriyeti başbakanının, cumhurbaşkanımızın, enerji bakanımızın, bürokratlarımızın, diplomatların, işadamların telefonları dinleniyorsa bu ülkenin bir beka meselesidir. Nerede bu telefon kayıtları, kimin elinde? Bu uluslararası tezgâhın taşeronları paralel yapının kendisidir. Taşerondan başka bir şey değildir. Bu cesareti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dışında hiç kimse ortaya koyamaz. Herkesi kucaklamak kabahatse, en büyük kabahati işledi...”
.
Şimdi ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde İçişleri Bakanı.
.
Şahsen sevmesem de, makamı dolayısı ile saygı duyarım.
.
Bu vesile ile videolu açıklamaları ile gündeme gelen malum kişinin bakan hakkında yaptığı “Tasmalı” açıklaması bana dokunuyor.
Koskoca ülkenin İçişleri Bakanına böylesi bir tehdit, böylesine bir üslup, böylesi bir saldırıyı kabul etmem mümkün değil.
.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti İçişleri Bakanına kim olursa olsun böylesi bir söz söyleyemez.
.
Bu tüm ülkeye söylenmiş bir hakaret olarak alınmalıdır ve gereği acilen yapılmalıdır…
 
***
BENDEN NE İSTEDİN?
Gelelim dün geceye.
.
Dolar 8.533 seviyelerinde.
.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında “Bugün Merkez Bankası başkanımla görüştüm. Faizleri düşürmemiz şart. Temmuz ağustos buraları bulacağız ki faiz düşmeye başlasın. Faiz yükünü biz yatırımların üzerinden kaldırırsak, maliyetlerin üzerinden kaldırırsak, ondan sonra maliyet enflasyonunu tetikleyen faiz olduğu için orada da bir rahatlama dönemine girmiş olacağız. Bütün mesele maliyet enflasyonundan faiz yükünü kaldırmaktır” dedi.
.
Ekonomiden anlamayan ve ekonomiyi medyadan takip eden biri olarak ben bile eşime dedim ki:
“Vallahi de billahi de dolar yarın tavan yapar…”
.
Cümle girişini doğru okudunuz aynı şöyle: “Ben bile…”
.
Ertesi günü ne oldu peki?
Ben haklı çıktım ve hepinizin bildiği üzere dolar 8.81 TL’ye fırlayarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü.
Kur hızlı yükselişin ardından 8.71’e seviyesine gerilerken, sabah saatlerinde 8.60 TL’den işlem görmeye başladı.
.
Neden böyle oldu?
Ona bakmak lazım.
.
Şimdi,
Adamın biri,
Dilinde kilit yok ki söylüyor işte ve diyor ki:
“İktidara yakın birisi bu açıklamaların öncesinde dolar alsa, açıklama sonrası satsa kaça para kazanır?”
.
Buyrun.
Münafık neler düşünüyor?
.
Peki;
Sayın Erdoğan yaptığı açıklamalarla doların bu tip bir hamle yapacağını bilmiyor mu?
Bilmiyorsa neden konuşuyor?
Biliyorsa neden konuşuyor?
.
Bunları sormak benim vatandaşlık görevim değil mi?
Ülkede satılan ürünlerin çoğunun dolara bağlı olduğunu düşünürsek, yükselen doların benim maaşımdan bir şeyler götürdüğünü bilecek kadar da ekonomiden anlarım.
.
Peki sorum şu:
Sayın Cumhurbaşkanım başkasını bilmem ama “Benden ne istedin?”
 
***
İDDİALAR, İDDİALAR, İDDİALAR…
Yurt dışında olup “Sizleri bir kamera, bir tripot ile düşüreceğim” diyen birinin öne sürdüğü iddialar yenilir, yutulur gibi değil.
.
Öyle ya, burası çadır devleti değil ki, iki tane iddia ile devrilsin.
.
Mecliste derhal “Araştırma komisyonu” kurulmalı ve bunlar araştırmalı. (Pardon böylesi bir önerge verilmişti de AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti.)
.
Savcılar derhal harekete geçmeli ve bu iddiaların yanlış olduğunu belgeleriyle kamuoyuna açıklamalı.
.
Mehmet Ağar ile ilgili iddiaları vardı.
Kimse ciddiye almadı.
Ama Ağar istifa etti.
Apar topar görevi bıraktı.
.
Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım ile ilgili iddialar vardı, kimse ciddiye almadı ama Binali Yıldırım anında cevap verdi.
Olmadı bir daha cevap verdi.
Venezuela’ya götürülen test kitlerinin ve maskelerin gümrükte izini bulamayanlara bu sefer gazeteci Abdülkadir Selvi cevap verdi:
“Uçakta yanlarına almışlar…”
.
Suriye’ye giden silahlar iddiasında bulunuldu.
Bu olay Davutoğlu’nu ilgilendiriyordu.
Ama o “Benim dönemimde değildi” diyerek açıklama yaptı.
.
Mecliste kim 10 bin dolar aldı hala açıklanmadı.
Bakan bunu doğruladı ve “İsmini savcıya söyleyeceğim” dedi.
Herhangi bir işlem yapılmadığına göre, meclisimizde hala rüşvet alan bir vekil var demektir.
 
***
ERKEN SEÇİM İSTENİR Mİ?
Demokrasilerde muhalefet her zaman erken seçim ister.
Bu normaldir.
.
Ülkemizde ise erken seçim isteyen muhalefete Bahçeli şöyle hitap ediyor:
“Kılıçdaroğlu ve diğer yandaşları bu operasyonların siyaset ayağıdır. Biden’ın dümen suyuna giren, kanlı teknesine binen Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin erken seçim isteği sahibinin sesidir. Türk milleti böylesi bir tuzağa düşmeyecektir. Oyun büyük, oyun sinsi, oyun karanlıktır.”
.
“CHP yönetiminin makam ve koltuk uğruna Türkiye’nin karşısına geçmesi zillet değil de nedir! CHP Genel Başkanı bir an önce seçime gidilmesi isteniyor. Belli ki acelesi var, ‘milletten korkulur mu?’ diye soruyor.”
.
“Sayın Kılıçdaroğlu, fazla heveslenme, fazla celallenme, fazla zorlama, fazla hesap hatası yapma, ülkemizin erken seçim diye bir gündemi yoktur, bunu da kiralık aklından sakın çıkarma. Demedi deme, adam sözü dinle.”
.
“İP’in başkanıyla birlikte emperyalizmin reklam yüzü olmaya özenme, Türk milletini ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışma. Cumhurun ve Cumhur İttifakı'nın ortak iradesi nettir, nitekim Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimi 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. Bugünden itibaren de seçimlere 754 gün kalmıştır.”
.
Ne hallere geldik ya Rabbim…